56
rinin muhalefeti nedeniyle sonuçsuz kaldı.
Bir süredir Türkiye ile ilişkilerini sıkılaştı-
ran ABD ise, kamuoyunun tepkisinden çe-
kindiği için, bu sıralarda kendisi için hayati
önem taşımayan Türkiye ve Yunanistan’ın
NATO’ya alınması konusunda fazla ısrar-
cı davranmadı. Oysa bu konu, çokpartili
yaşama geçişin arifesindeki Türkiye’de en
önemli gündem konularından biri haline
gelmişti. Hatta DP liderleri Türkiye’nin
NATO’ya girmesini demokratikleşme yo-
lunda çok önemli bir adım olarak görüyor
ve seçimmeydanlarında kitlelere Türkiye’yi
NATO’ya sokmaya söz veriyordu.
10
Gerçekten de DP, 14 Mayıs 1950’de 27
yıllık CHP iktidarına son verdikten sonra
bu sözünü yerine getirmek için yoğun bir
çaba içine girdi. Bu sırada Sovyetler Birli-
ği tarafından desteklenen Kuzey Kore’nin
Güney Kore’ye saldırması, DP’ye tam ara-
dığı fırsatı verdi. Kore Savaşı, Batı dünyası
tarafından Sovyetler Birliği’nin yayılmacı
politikasının bir sonucu olarak görülmüş
ve Birleşmiş Milletler’i harekete geçirmişti.
Türk hükümeti, BM’nin üyelerine yaptı-
ğı yardım çağrısına aynı gün içinde cevap
vererek 4500 kişilik bir kuvveti Kore’ye
göndereceğini açıkladı. Bu, Türkiye’nin
Batılılarla aynı safta olduğunu gösterme-
yi hedefleyen tümüyle politik bir karardı.
Gerçekten de Kore Savaşı’na katılan Türk
birliklerinin burada gösterdiği yararlık Ba-
tı dünyası tarafından takdirle karşılanacak
ve özellikle ABD’nin Türkiye’nin NATO
üyeliği konusundaki bakışını değiştirme-
sinde etkili olacaktı.
Nihayet, uzun süren görüşmeler, çekişme-
ler ve pazarlıklar sonucunda NATO Bakan-
lar Konseyi, 15-20 Eylül 1951 tarihleri ara-
sında Ottawa’da yapılan 7. toplantısında,
uzey Atlantik ülkelerinin sa-
vunma ve güvenlik örgütlenmesi
olan NATO’nun 1949 yılında
kurulmasından sonra, Türk devlet
adamlarının bu örgüte dahil olmak
üzere gösterdikleri ısrarlı çaba
nihayet 1951 Eylül’ünde sonuç
verdi ve Türkiye, Yunanistan’la
birlikte NATO’ya davet edildi.
Türkiye’nin NATO’ya kabulü
Ankara’da bir bayram havasının
esmesine yol açtı. Türk yetkili-
lerinin 18 Şubat 1952’de ilk kez
NATO’nun Lizbon’daki toplan-
tısına katılması büyük bir coş-
kuyla karşılandı. Meclis’te yapılan
konuşmalarda, “Tarihte ilk kez
eşit hakla bir ittifaka girdik” den-
mekteydi. Dışişleri Bakanı Fatin
Rüştü Zorlu, Lizbon’da yaptığı
konuşmada NATO delegelerine,
“Karşınızda büyük bir istekle ve
kayıtsız şartsız işbirliği zihniyetiyle
hareket etmeyi ilke edinen bir
Türkiye bulacaksınız” diyordu.
Adnan Menderes ise Türk-
Amerikan ilişkilerini “ölümsüz
dostluk” olarak nitelendiriyordu.
Ancak Menderes’in bu sözlerine
ABD Dışişleri Bakanı John Fus-
ter Dulles’ın verdiği cevap, son
derece düşündürücü ve adeta bir
ders niteliğindeydi: “Amerika’nın
dostu yok, çıkarları vardır.”
9
Türkiye’nin NATO üyesi
olmasına tepkiler
K