Table of Contents Table of Contents
Previous Page  62 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 62 / 285 Next Page
Page Background

61

ürkiye’de çokpartili düze-

nin başlangıcı kabul edilen 14

Mayıs 1950 seçimlerinin galibi

Adnan Menderes, kendisinden

önceki CHP iktidarının tersine

planlı gelişme anlayışını tümüyle

reddediyor, ülke ekonomisinin

dayanağının özel sermaye ol-

ması gerektiğini öne sürüyordu.

Menderes, 1954’te Trabzon’da

yaptığı bir konuşmada planlamacı

yaklaşıma şöyle karşı çıkıyordu:

Sanayi kurmak mutlaka bir plan işi

imiş. Sanayi için lazım olan serma-

yenin bulunmasını ancak esaslı bir

program, bir plan kolaylaştırırmış.

Görüyorsunuz. Hâlâ totaliter iktisa-

diyattan, totaliter memleketlerdeki

beş yıllık planlardan bahsetmek-

tedirler. Acaba Avrupa sanayii,

büyük Amerika ekonomisi de beş

yıllık planlarla mı kuruldu?

22

Menderes’in sloganı, “Her ma-

hallede bir milyoner yaratmak”tı.

Bu, belki fazlaca iddialı bir söy-

lemdi, ama Türkiye’nin önde

gelen işadamı ve zenginlerinin bu

dönemde doğduğu da bir ger-

çektir. 1950 kuşağı, 1920’lerde

ortaya çıkıp 1940’larda yok olan

küçük bir girişimci grubu bir yana

bırakılacak olursa, cumhuriyetin

ilk “müteşebbis” kuşağıydı.

23

DP’nin görüşlerini, Devlet Bakanı

Cemil Bengü de şöyle açıklıyordu:

Devlet her şeye el atamaz. Devlet

her şeyi yapamaz, devlet her şeyin

altından kalkamaz. Fakat vatandaş-

lar kendi nefislerine, kendi teşebbüs-

lerine, kendi iktisadi kabiliyetlerine

inandıkları ve iş hayatının bin bir

çeşit iş sahasına atıldıkları takdirde

memleket çok şey kazanır…

24

Demokrat Parti’nin özel

girişimciliğe bakışı

T

gerekiyordu. Böylece askeri tesisler inşa

etmenin yanında Türkiye’de ilk kez yakıt

tankları, boru hatları ve pompa istasyonla-

rı alanında bir uzmanlık oluşuyordu.

Bayındırlık Bakanlığı o günlerde hummalı

bir çalışma içindeydi. Birbiri ardına proje-

ler oluşturuluyor, ihaleler açılıyor, şantiye-

ler kuruluyor, yapılan işlerin kontrolü için

yurdun dört bir tarafına mühendisler, mü-

fettişler gönderiliyordu. Bu işlerin altından

kalkabilecek yetişmiş eleman sıkıntısı ise

had safhadaydı. Öte yandan hükümetin

karayolları, su işleri ve liman yapımı gibi

alanlarda giriştiği projeler de mühendis

açığının büyümesine neden olmuştu. Ba-

kanlık, gerek kendi bünyesindeki, gerekse

müteahhitlerine bağlı çalışan mühendis-

leri Amerika’ya staja göndererek eleman

açığını gidermeye çalışmaktaydı.

Bu denli yoğun bir program üstlenen Ba-

yındırlık Bakanlığı, işlerin üstesinden ge-

lebilmek için kendi içinde birkaç kez ya-

pılanmaya gitmek zorunda kalmıştı. 1950

yılında Karayolları Genel Müdürlüğü, 1953

yılında da Devlet Su İşleri Umum Müdür-

lüğü kurularak örgüt genişletilmiş, orga-

nizasyon yapısı ise çoğunlukla ABD’deki

benzer kuruluşlar model alınarak belir-

lenmişti. Hava meydanlarından sorumlu

olan Hava Meydanları Bürosu da bu orga-

nizasyon değişikliği ile birlikte 1954 yılında

Hava Meydanları İnşaatı Müdürlüğü hali-

ne getirilmiş, ardından 1956 yılında Hava

Meydanları ve Akaryakıt Tesisleri İnşaatı

Reisliği’ne dönüştürülmüştü.

Görüldüğü gibi, Feyyaz Berker, Nihat Gök-

yiğit ve Necati Akçağlılar’ın Türkiye’ye

dönüp meslek hayatına atıldıkları 1950’li

yılların başı ile, Tekfen’in çekirdeği olan

Feyyaz-Nihat Müşavir Mühendislik şirke-

tinin kurulduğu 1956 yılı arasındaki dö-

nem, Türkiye’nin hem siyasi, hem askeri,

hem de ekonomik bakımdan büyük bir dö-

nüşüm içinde bulunduğu yıllardı. Bu yıllar

içinde üç arkadaş müthiş yoğun bir çalışma

temposu içinde yurdun değişik yerlerinde

hem ciddi bir şantiye tecrübesi edinmiş-

ler, hem ihale ve proje süreçleri hakkında

bilgilerini artırmışlar, hem de gerek devlet

mekanizması içinde, gerek yabancı müte-

ahhitlik firmalarıyla yakın ilişkiler kurarak

önemli bir çevre edinmişlerdi.

Şimdi sıra, bu deneyimlerini, liberal bir

ekonomi anlayışının hâkim olduğu ve iş

olanaklarının önceki yıllarla karşılaştırı-

lamayacak kadar genişlediği bir ortamda,

özel girişimcilik çerçevesi içinde başarılı

bir şekilde kullanmaktaydı.