57
Türkiye’nin ve Yunanistan’ın NATO’ya üye
olarak davet edilmesini kararlaştırdı. Bu
karar Türkiye’de büyük bir sevinçle karşı-
landı. Katı bir muhalefet sergileyen CHP
bile, hükümeti kutlayarak “Bu eser ulusal
politikanın sağladığı ulusal bir eserdir”
diyordu.
11
Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü
ise, hükümet olarak duydukları sevinci, DP
Kongresi’nde yaptığı bir konuşmada şöyle
dile getiriyordu:
Atlantik Paktı ... sadece askeri ve siyasi
bir topluluk değil, bir medeniyet toplu-
luğu, bir kültür topluluğu, bir demokrat
milletler topluluğudur... Memleketin ve
milletin emniyetini sağlayacak böyle bir
neticenin elde edilmesinden dolayı ne ka-
dar memnun olsak yeridir...
12
Bu sözler, NATO üyeliğinin Türkiye açısın-
dan basit bir askeri savunma antlaşması
olmanın ötesinde anlamlar ifade ettiğini
açıkça gösteriyordu. Çünkü Türk devlet
adamları için NATO üyeliği, aynı zaman-
da Türkiye’nin yüzyıllardır Batı dünyası ile
bütünleşme yolunda sürdürdüğü çabaların
son halkasıydı. Ülkenin medeniyet yolun-
da attığı bir adımdı; demokratik düzenin
garantisiydi. NATO aynı zamanda, kalkın-
ma hamlesinin en önemli araçlarından biri
olacaktı. Çünkü Türkiye, NATO sayesinde
birçok altyapı yatırımı için önemli bir kay-
nak yaratacaktı.
NATO uzmanları tarafından, Türkiye’nin
üyeliğini takip eden dönemde “Enfrastrük-
tür Programı” adı altında bir yapılanma
planı oluşturulmuş, NATO’nun ortak sa-
vunma sistemi için Türkiye’de inşa edilme-
si gerekli görülen tesis ve haberleşme sis-
temleri belirlenerek bir bütçe ve takvime
bağlanmıştı. Örneğin, NATO Konseyi’nin
24 Nisan 1953 tarihinde kabul ettiği “Enf-
rastrüktür Hava Savunma İnşaat Planı”na
göre Türkiye’deki havaalanları ve askeri
tesisler için üç buçuk yıl zarfında 900 mil-
yon dolar harcanacak, bu masrafın yüzde
43’ü ABD, yüzde 14’ü Fransa ve yüzde 11’i
İngiltere tarafından karşılanacaktı. Tür-
kiye ise bu harcamalara yüzde 2 oranında
katılacaktı.
13
Bu dış kaynağın bürokratik engellere takıl-
madan hızla devreye alınması ve yatırıma
dönüşmesi için Demokrat Parti hükümeti
tarafından 2 Temmuz 1953 tarihinde “Ku-
zey Atlantik Antlaşması Teşkilatı Müş-
terek Enfrastrüktür Programı Gereğince
Türkiye’de Yapılacak İnşa ve Tesis İşlerine
Dair Kanun” çıkartılmıştı. Yasanın Türkiye
Millet Meclisi’nde kabul edilmesinden bir
gün sonra Dışişleri Bakanı Fuad Köprü-
lü, yasa ve Türkiye’deki NATO yatırımları
hakkında Meclis’te bazı açıklamalarda bu-
lunmuştu.
Buna göre, üye olan her ülke için, öncelik-
le NATO’nun o ülkede kuracağı inşaat ve
tesislerin finansmanına yönelik müşterek
hazırlanmış bir program oluşturuluyordu.
“NATO Müşterek Enfrastrüktür Programı”
adı verilen bu plana göre, hava meydanla-
rı, akaryakıt depo ve boruları, haberleşme
tesisleri ve harp karargâhları inşası için ge-
reken para, üye ülkelerin katılımıyla oluş-
turulan ortak bir bütçeden karşılanıyordu.
Türkiye NATO’ya geç girdiği için enfrast-
rüktürün 4. dilim programından yararlan-
maktaydı. Bu dilim toplam 142.670.000
sterlinden oluşmaktaydı ve Türkiye’ye bu
dilim içinden 24.390.000 sterlinlik bir pay
tahsis edilmişti. Buna karşılık Türkiye’nin
iştirak payı, mali imkânları göz önünde
bulundurularak 4.428.312 sterlin ola-
rak belirlenmişti. Fuad Köprülü’ye göre,
Türkiye’ye tahsis edilen paranın nerelere
harcanacağına projelerin önem sırası-
na göre karar veriliyordu. Örneğin hava
meydanları birincil öneme sahipti ve bu
karar NATO uzmanlarıyla birlikte alınmış-
tı.
14
Gelen para özellikle hava meydanları,
akaryakıt tesisleri ve hava kuvvetlerinin
modern uçaklarla donatılması için kulla-
nılmaktaydı.