58
Paranın nasıl kullanılacağını belirlemek
için ise, önce her üye kendi ülkesinde ya-
pılacak tesislerin projelerini hazırlayarak
NATO’ya gönderiyordu. İlk onayın ardın-
dan bu projelere ait masraf tahminleri
yapılarak yine NATO’nun onayına sunu-
luyordu. Genellikle bu projeler müşterek
NATO işi olduğundan genel fondan karşı-
lanıyordu; bu nedenle işlemlerin tamam-
lanmasından önce ihale safhasına geçilme-
si mümkün olmuyordu. Söz konusu işlerin
ihalelerine, NATO üyesi olan her ülke baş-
vurabiliyordu. İnşaatlara ilişkin masraflar,
üye devletlerin iştirakleri oranında, ilgili
devletin merkez bankasına belli bir prog-
ram çerçevesinde yatırılıyordu.
Söz konusu yasa, Türkiye’de büyük mü-
teahhitliğin gelişmesinde son derece kri-
tik bir öneme sahipti. Çünkü o günlerde
devlet bütçesinden altyapı yatırımlarına
ayrılan paylarla karşılaştırıldığında hiç de
küçümsenmeyecek büyüklükte olan NATO
yardımlarının kullanılmasını kolaylaştıra-
cak maddeler içeriyordu. Öncelikle yasa,
Türkiye’de yapılması kararlaştırılan tüm
inşaat ve tesislerin devlet ihale kanununa
tabi olmadan, Bakanlar Kurulu’nca tespit
edilecek esaslar çerçevesinde yaptırılması-
na olanak sağlıyordu. Böylece projeler kısa
zamanda hayata geçirilebiliyor, ayrıca en
ucuz teklifi verme şartı aranmadığından
müteahhit firmalara cazip bir çalışma alanı
yaratılıyordu.
Projelerin ödeneği gelinceye kadar yapıla-
cak masrafların devletin çeşitli kurumları
tarafından avans olarak karşılanmasına
imkân sağlanması, tahsisatın gecikmesin-
den kaynaklanabilecek yavaşlıkları gün-
dem dışında bırakıyordu. İnşa edilecek
tesislerin maliyetlerini artıracak vergi ve
harçlardan kısmen ya da tamamen mua-
fiyet sağlanması da Bakanlar Kurulu’nun
yetkisine bırakılmıştı. Kısaca hükümet,
NATO eliyle Türkiye’de yapılacak tesis-
leri şiddetle istiyor ve bu tesislerin yerli
yabancı müteahhit firmalarca hızla yapıl-
masına olanak sağlıyordu. Bu, yıllardan
beri finansman sıkıntısı çeken ve büyüme-
si yatırıma ayrılan bütçelerle sınırlı olan
Türk müteahhitleri için müthiş bir fırsattı.
Enfrastrüktür Programı Türkiye’ye altya-
pı yatırımları konusunda önemli bir katkı
sağlarken, paranın dış kaynaklı olması ne-
deniyle de büyük bir döviz girdisi söz ko-
nusuydu.
15
Para musluklarının açık olması,
Türk müteahhitlerine pek de alışık olma-
dıkları bir bolluk yaşatıyordu.
Enfrastrüktür Programı’nın önemli bir
başka faydası da, Türk mühendis ve mü-
teahhitlerine uluslararası projelerde de-
neyim kazanma fırsatı sunmasıydı. Daha
önce bu büyüklükteki inşaat işleriyle pek
tanışma fırsatı bulamayan Türk müteah-
hitlerinin deneyim ve donanımları NATO
projeleri için yeterli olmadığından, söz
konusu projelerin –dolayısıyla kazancın–
çoğu yabancı müteahhitlik firmalarına gi-
diyordu. Ancak her şeye rağmen bu firma-
lara taşeronluk hizmeti veren Türk müte-
ahhitlerinin de ciddi bir fayda sağladıkları
ortadaydı.
Necati Akçağlılar’a göre NATO işleri sa-
yesinde kendileri “proje yapmak, onların
tesislerini yaptırmak, ihaleye açmak, o iha-
leleri kıymetlendirmek, inşaatlarının mu-
kavelelerini yapmak ve yapılan işleri kont-
rol etmek” gibi konularda epey bilgi sahibi
olmuşlardı.
16
Şarık Tara’ya göre de, 1950
yılına kadar sadece “250 litrelik bir beton-
yerle el arabasını” bilen Türk müteahhidi,
dünya teknolojisini en iyi şekilde kullanan
yabancı şirketlerin yanında “bir dozer, bir
finisher
, bir greyder, bir
scraper
, vs’nin ne
olduğunu” öğrenmişti.
17