Table of Contents Table of Contents
Previous Page  68 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 68 / 285 Next Page
Page Background

67

Nihat Gökyiğit daha çok arazide çalışıyor-

du. Feyyaz Berker ise raporları yazıyor,

temasları kuruyordu. Yaptıkları işlerden

müşteriler memnundu; bu yüzden belirli

bir iş akışı oluşmuştu. Parasal imkânların

artmasıyla birlikte yavaş yavaş bir ekip

kurmaya başlamışlardı. Ama tasarruf dü-

şüncesi halen ön plandaydı. O yüzden ilk

sekreterlerini işe alırken, “Öyle birini alsak

ki, hem muhasebe yapsa hem sekreterlik

yapsa” diye düşünmüşlerdi.

Feyyaz Berker ve Nihat Gökyiğit ikilisi işe

danışmanlık hizmetleriyle başlamış olsa-

lar bile, akıllarında esas olarak bir inşaat

şirketi kurmak vardı. Ancak bunun için ne

yeterli sermayeye, ne de makine parkına

sahiptiler. FN bir bakıma, devlet görevlisi

olarak çalışan iki arkadaşın, kişisel giri-

şimcilik yolunda attıkları ilk adımdı. Fazla

sermaye gerektirmeyen bu girişim saye-

sinde özel sektörü ve piyasayı tanıma fırsa-

tı bulmuşlar, ayrıca yerli ve yabancı birçok

firmayla ilişkilerini geliştirme imkânına

sahip olmuşlardı. Devlet görevinde ça-

lıştıkları sırada ilişki içinde bulundukla-

rı Metcalfe-Hamilton & Grove, Williams

Brothers ve Veziroğlu İnşaat gibi büyük

firmalar müşterileri olmuş ve bu da onlara

iyi bir referans sağlamıştı.

Ama artık kaplarına sığmıyorlardı. Sadece

danışmanlık yaparak gelebilecekleri nokta

onları tatmin etmekten uzaktı. Öte yan-

dan NATO işlerinin halen devam etmekte

olduğu Türkiye, inşaatçılar için büyük ve

bakir bir pazardı ve bu pazarda yapacak

çok iş vardı. Böylece Feyyaz Berker ve Ni-

hat Gökyiğit, danışmanlık hizmetlerinin

yanında 1957 yılında inşaat işine girme-

ye karar vererek Tekfen İnşaat Limited

Şirketi’ni kurdular.

Ana sözleşmesine göre şirketin iştigal ko-

nuları “ithalat, ihracat, her nevi inşaat,

taahhüt işleri, fabrika, imalathane vesaire

tesisleri kurmak ve işletmek, mümessillik

ve komisyonculuk” işleriydi. Şirketin 50

bin liralık sermayesi iki ortak tarafından

eşit şekilde paylaşılmıştı. Sermayenin yarı-

sı nakden ödenmiş, diğer yarısının ise 1957

yılı sonuna kadar ödenmesi taahhüt edil-

mişti. Nihat Gökyiğit, şirketin kuruluşunu

çok acele gerçekleştirdiklerini, hatta ismi-

ni dahi hiç düşünmediklerini söylüyor:

Biz biraz aceleciyiz; yavaş işimiz hiç

yoktu. Şirketin kuruluşunu da çok acele

yaptık; hatta ismini hiç düşünmemiştik.

Teknolojiden “Tek”, fenden de “fen” olmak

üzere, Tekfen dedik. Bir isim babası yok-

tu; bu ismi konuşarak bulduk.

Tekfen’in kurulduğu 1957 yılında Tür-

kiye’de inşaat sektöründeki hareketlilik

1950’li yılların ilk yarısındaki kadar yoğun

olmasa da devam etmekteydi. NATO pro-

jelerinin bir kısmı tamamlanmıştı, ama

inşaatı henüz bitmemiş olanların sayısı az

değildi. Hükümetin altyapı yatırımları ise

bütçedeki darlık nedeniyle bir miktar azal-

mış olmakla birlikte halen sürüyordu. Do-

layısıyla müteahhitler sektördeki canlılığın

avantajlarına sahiptiler.

Diğer yandan 1950’li yıllarda cazip bir

görünüm sergileyen inşaat sektörünün

irçok iş aldık ama ilk aldığımız

iş ilginçti. Yine NATO müteahhidi

olan bir Veziroğlu firması vardı,

o bizi tanırdı. Kalite kontrolü

yapıyor ve müteahhitlerin yaptığı

işin kalitesini biz tayin ediyorduk.

Prensipte yapılması gerekse de,

o zaman böyle bir uygulama pek

yoktu. Bayındırlık Bakanlığı’nda bir

dairede kalite kontrolü yapılıyor,

parası ödeniyor, iş bitiyordu; kalite

kontrolü diye bir anlayış yoktu.

Veziroğlu bunun ne demek oldu-

ğunu çok iyi anladığı için, Mende-

res zamanında İstanbul’da aldığı yol

işine bizi davet etti. “Gelin. Ben

kaliteli iş yaparsam paramı zama-

nında alırım. Yapamazsam bana pa-

ra vermeyecekler. Dolayısıyla size

yüzde şu kadar istihkakımdan para

vereceğim” dedi. Türkiye’de hiçbir

müteahhit istihkakından para ayırıp

kendini garantiye almak için böyle

bir şey yapmaz. Kaliteli iş yapmak

için, bize gerekirse işi durdurma

yetkisi verdi. Hava meydanlarının

mühendisleri bile işi durduramazdı;

ama Veziroğlu bizi şahsen sever

ve işimize güvenirdi. Onun bu

teklifine çok sevindik tabii; bizim

için çok teşvik edici bir teklifti.

Kalite kontrolünde asfalt kon-

trolü, beton kontrolü ve toprak

sıkışma kontrolü yapıyorduk.

Bir laboratuvar kurduk. Ama o

zaman, bir kümes şeklinde ku-

rulmuş alanlardı bunlar. Sermaye

yoktu. Ailemizden aldığımız 5-10

kuruşla yaptık bunları. Ama işin

esprisi itibariyle çok heyecan veri-

ciydi bizim için. Oradan aldığımız

parayla bu işin nasıl yapıldığını

öğrendik. Bir inşaat işinin kâğıt

üzerinde olduğu gibi gerçekleş-

mediğini, inşaat makinelerinin,

işçi-işveren ilişkilerinin, sendikanın

söz konusu olduğunu gördük.

B

Feyyaz Berker

Bir laboratuvar kurduk. Ama o zaman, kümes şeklinde kurulmuş alanlardı

bunlar. Sermaye yoktu. Ailemizden aldığımız 5-10 kuruşla yaptık bunları.