Table of Contents Table of Contents
Previous Page  71 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 71 / 285 Next Page
Page Background

70

Diğer yandan, Türkiye sofistike inşaat

projelerinde işçi olarak çalışacak nitelikli

işgücünden yoksundu. 1950 yılında inşaat

sektörünün problemlerini dile getiren bir

mühendis, “İnşaat işçisinin bugünkü hali

ne kendilerini, ne de müteahhidi memnun

edecek durumdadır” saptamasını yaptık-

tan sonra sözlerine şöyle devam ediyordu:

İşçi bulmak isteyenler bu sınıfın oturduğu

kahvelere müracaat etmek zorundadır.

Hangi işi kimin yaptığı, ücret bakımın-

dan değerinin ne olduğu, işçinin sanat

seviyesi, bilgisi ve mesleki ahlakı belli

değildir. İşveren bu hususları öğrenmek

için soruşturma yapmaya mecburdur.

Alacağı netice de muhatabının bilgisine,

iyi veya kötü niyetine göre değişir ve her

zaman da sahih (açık) değildir...

8

Görüldüğü gibi, Feyyaz Berker ve Nihat

Gökyiğit 1957’de inşaat sektörüne girmeye

karar verdiklerinde, yeni kurdukları Tek-

fen için yolların dikensiz olduğunu söyle-

mek pek de mümkün değildi. Üstelik Tür-

kiye giderek ağırlaşan ekonomik sorunlar-

la mücadele halindeydi. Kore Savaşı’nın

getirdiği iktisadi canlanma sona ermişti.

Dünyadaki hammadde ve tahıl talebinin

düşmesi nedeniyle ihracat azalmış, buna

karşılık ithalatta gözle görülür bir artış

meydana gelmişti. Ödemeler dengesinde-

ki açık giderek büyümekteydi. Dış borçla-

rın ödemesinde sorunlar yaşanıyordu. Bu

olumsuz tablo karşısında hükümetin yeni

dış borç bulmak için gösterdiği gayretler

ise çoğu zaman sonuçsuz kalıyordu.

Bu sorunlar ilerleyen yıllarda daha da bü-

yüyecek ve Menderes hükümeti 3 Ağustos

1958’de bir istikrar programını devreye

sokmak zorunda kalacaktı. Hemen ardın-

dan Türk lirasının değeri dolar karşısında

radikal bir şekilde düşürülecek, bununla

birlikte fiyatlar hızla artarken döviz sıkın-

tısı baş gösterecekti. Döviz bulunamadı-

ğı için yurtdışından mal getirilememesi,

özellikle makine ve yedek parça yönünden

tümüyle dışa bağımlı olan inşaat sektörün-

de ciddi sorunlara yol açacak, pek çok şan-

tiyede işler durma noktasına gelecekti. En

basitinden, otomobil lastiği bile karabor-

saya düşecekti. Hatta bir müteahhit, sade-

ce ihaleyi kazanan kişinin normal piyasa

fiyatına yılda iki kez lastik alabileceği ilan

edildiği için, PTT’nin posta taşıma ihalesi-

ne girip zararına teklif verecekti.

9

Bu ortam, ilk inşaat projesini alma konu-

sunda Tekfen’in işini bir miktar zorlaştı-

rırken, bir bakıma ilginç bir şekilde fayda

da sağlayacaktı. Çünkü Tekfen’in –kuru-

luşundan yaklaşık bir yıl sonra– 1958’de

imzaladığı ilk sözleşme İngiliz poundu

üzerinden yapılmıştı ve 8 Ağustos’ta açık-

lanan yaklaşık yüzde 300’lük devalüasyon

bir anda proje bedelinin TL bazında üçe

katlanmasını sağlayacaktı. Nihat Gökyiğit,

müteahhitlik yolundaki ilk işlerinde böyle

bir durumla karşı karşıya kalmalarını “en

büyük şansları” olarak nitelendiriyor:

Bir inşaat işi çıktı; dokuz tane hava mey-

danında banket stabilizasyonu yapacak-

tık. Çok teknik bir iş olduğu için herkes

korkuyordu. Pistin iki kenarında emniyet

şeridi işi söz konusuydu. Neticede biz bu

işi çok iyi bir fiyatla aldık. İşin sahibi Ha-