168
Tüpraş tarafından 1976’da Kırıkkale’de ya-
pımına başlanan rafinerinin bir boru hat-
tıyla Ceyhan’a bağlanması projesi 1980’le-
rin başında gündeme gelmiş ve zaten o sı-
rada rafinerinin tank çiftliğini inşa etmekte
olan Tekfen doğal olarak bu işe de talip
olmuştu. Projenin sahibi olan Botaş, yeni
bir yaklaşımla, inşaatı üstlenecek olan mü-
teahhit firmanın finansman çözümünü de
beraberinde getirmesini istemişti. Bunun
üzerine Tekfen, Toros Gübre’nin de kredi-
sini temin eden Arap İspanyol Bankası’yla
anlaşmış, ancak ihaleyi kaybetmişti. Elden
kaçtığı düşünülen işin tekrar dönmesi ise,
Erhan Öner’e göre, Necati Akçağlılar’ın ıs-
rarlı çabaları sayesinde olmuştu:
Kırıkkale boru hattı Necati Bey’in işe ina-
nışının çok güzel bir örneğidir. O zaman-
lar Türkiye’de çok büyük mali kriz yaşa-
nıyordu, bu nedenle proje için dış kredi
bulmamız gerekiyordu. Çünkü bu hattı
yapacak müteahhide krediyi de getirmesi
söylenmişti. Biz bir teklif getirdik, başka-
ları da getirdi. İhalede rakibimizin yeter-
siz bir kredi mektubu getirdiğini biliyor-
duk, ama en düşük fiyatı teklif ettiği için
ihaleyi ona verdiler. Biz kaybettik, kay-
bedince de dağıldık. Ama Necati Bey, işin
peşini bırakmamamızı, onların bu işi ya-
pamayacaklarını söylüyordu bize. İşi baş-
ka bir müteahhit almış olmasına rağmen,
biz elimizdeki krediyi canlı tutabilmek için
iki sene uğraştık. O dönemde, AresBank
adlı bir bankayla çalışıyorduk. İki sene
Necati Bey bize o krediyi canlı tutturdu.
Gerçekten de bir, bir buçuk yıl sonra di-
ğer müteahhit krediyi getiremedi ve ihale
iptal oldu. Yeniden ihaleye çıktığında, iki
sene sonra o işi aldık ve Ceyhan-Kırıkkale
hattını yaptık.
Botaş’la sözleşmesi Mayıs 1983’te imzala-
nan 24 inç çapındaki ve 457 km uzunlu-
ğundaki Yumurtalık-Kırıkkale Ham Pet-
rol Boru Hattı, Tekfen açısından derslerle
dolu bir projeydi. Bu proje ile Tekfen, ilk
defa büyük bir boru hattı işini tek başına,
hem de mühendislik, tedarik ve inşaat iş-
lerinin tümünü kapsayacak bir şekilde üst-
lenmişti. Bu bakımdan proje son derece
öğretici ve geliştiriciydi. Diğer yandan işin
zorluk derecesi ve mühendislik gerekleri
başlangıçta yeterince iyi değerlendirileme-
diği için, rekabet baskısının da etkisiyle,
Tekfen’in ikinci ihalede verdiği 57,5 mil-
yon dolarlık teklif rakiplerin çok altında
kalmıştı. Bu da, Ahmet İpekçi’ye göre, pro-
jenin dar bir bütçe ve az kârlılıkla yapılma-
sını gerektirmişti:
0’li yılların başında nafta parça-
lama fabrikası o zaman yaptığımız
tek büyük iş diyebilirim. Pektim ile
olan bir işimiz bu. Habire İzmir’e,
Ankara’ya gidip geliyoruz. O sırada
finansman müdürlüğü yapan bir ar-
kadaşımız vardı, Tahsin Sağışman.
Şimdi Rabobank Türkiye ofisinin
genel müdürüdür Tahsin Bey. Hiç
unutmuyorum, 10 milyon liralık bir
çek gelmişti Petkim’den. B Blok’ta,
şimdi halihazırda mali işlerin bulun-
duğu koridorda bir bağrışma oldu.
Ben de odamdan dışarı çıktım ne
oluyor diye. Sonra Tahsin beni
gördü, dedi ki, “Ağabey, yahu 10
milyon lira aldık!” Tabii bugüne
endekslerseniz bugünün 10 milyon
lirası değil. Çok daha büyük bir
paradır. O zamanlar, dolar diyelim
35 liraydı. Demek ki 300 bin dolar
kadar bir para. Bu bizim için çok
büyük bir paraydı. Sadece bizim
için değil, diğer inşaat şirketleri
için de çok büyük bir paraydı.
Türkiye’deki inşaat şirketlerinin
büyüklükleri, hacimleri buydu. Biz
o günün büyük inşaat şirketlerin-
den biriydik; iyiydik, muteberdik.
Ona rağmen 10 milyon lira bizim
için çok büyük bir paraydı. Ve o
para geldiği zaman şapkalar havaya
fırladı. 80-90 arası dönem, bence
Tekfen İnşaat ve Tesisat’ın haki-
katen sınıf atladığı bir dönemdir.
8
Ahmet İpekçi
irinci ve ikinci Irak boru hattı
projeleri arasında Tekfen’in ger-
çekleştirdiği 457 km’lik Yumurta-
lık-Kırıkkale Petrol Boru Hattı, şir-
ketin ilk EPC projesi olması bakı-
mından ayrıcalıklı bir yere sahipti.
Yanda şantiyeyi denetleyen Necati
Akçağlılar (sağda), Naim Özkazanç
(ortada) ve Ömer Sunman (solda).
B
Mali işlerin bulunduğu koridorda bir bağrışma oldu. Odamdan çıktım ne
oluyor diye. Tahsin beni gördü, dedi ki, “Ağabey, yahu 10 milyon lira aldık!”