174
Deniz Terminali’nin bağlantı tesislerini de
Tekfen inşa edecekti. Verilen teklifin tutarı
504,6 milyon dolardı. Tekfen’in bu bedel
içindeki payı ise 87,8 milyon dolardı.
Biz böylece rüştümüzü ispatlamış olduk. O
nedenle diyorum, Irak-Türkiye boru hat-
tı en önemli işlerimizden biridir diye. Biz
Saipem ile koltuğumuzu eşit paylaşmasak
da, bu proje sayesinde koltuğun ucuna
ilişmiş olduk.
İhaleyi kazanan Saipem-Tekfen-Kutlutaş
konsorsiyumu, çalışmaya 1985 Kasım’ında
başladı. Proje ilerledikçe Tekfen’in katkı-
ları açıkça hissedilir hale geldi. Ekibin işe
verdiği önem, çalışma disiplini ve yöne-
tim becerisi, projenin kesintisiz ve hızla
ilerlemesini sağlıyordu. Süre çok kısıtlı
ran-Irak savaşı devam ediyordu.
Bu arada Irak petrol bakanının yerine
yeni petrol bakanı geçti. Eski petrol
bakanı bir gece ne olduysa Saddam’ın
gadrine uğradı, yerine İssam el-Çe-
lebi geldi. İssam Bey de makamında
son derece kuvvetli ve ürkütücü bir
insandı. Yanına desturla girilirdi. Sa-
vaşta oldukları için onlar pek dışarı
çıkmazlardı, koordinasyon toplantıları
için sık sık biz Bağdat’a giderdik.
Ama bir gün haber aldık ki Ankara’ya
gelmiş birdenbire. Bize “Sizi yarın
bakan çağırıyor” dediler. Gittik
Ankara’ya, hiç unutmuyorum bir
bayram arifesiydi. Biz fevkalade en-
dişeliyiz, yetişebilecek miyiz, yetişe-
meyecek miyiz? Fırça mı yiyeceğiz, ne
yapacaklar? Ama Saipem’in durumu
bizden daha felaket. Biz hem Irak’ta
çalışıyoruz, hem de Türkiye’de boru
hattında ve iskelede. İssam Bey ile ilk
defa tanışıyoruz; ciddi, asık suratlı,
heybetli bir adam. “Beyler” dedi, “geç
kalıyorsunuz diye nutuk atmayacağım
size. Ama biz savaştayız. Her gün
yüzlerce insanımız ölüyor. Her varil
petrole ihtiyacımız var. İşi bitirme
tarihini 90 gün geriye alıyorum.”
Biz birbirimize bakıyoruz. Saipem
genel müdür muavinini göndermiş,
o dedi ki, “Sayın bakanım, mümkün
değil bu.” “Erken tamamlama primi
vereceğim” dedi bakan. Bunun üze-
rine Saipem, “Mesele değil, yaparız o
zaman” dedi. Onlar sıyırdılar. Bizim-
kilerden hiç ses seda çıkmıyor. Ben
de şantiyelere göre rapor tutuyorum.
O raporlara göre bu işin bitmeyeceği
belli. Olacak gibi değil. Ben dedim ki,
“Mümkün değil bu, olmayacak duaya
amin diyorsunuz.” “Niye?” diye sordu,
sebebini açıkladım: “Daha fazla adam
lazım, ekipman lazım.” “Al o zaman!”
dedi. Biz, İssam el-Çelebi ile karşılıklı
atışmaya başladık. O sırada Necati
Bey vurdu bacağıma alttan. Ben de
sustum bu sefer. Necati Bey gayet
politik olarak “Elimizden gelenin en
iyisini yapacağız” dedi. Bakan da “Ben
sizden elinizden geleni istemiyorum,
fevkini istiyorum. Ayrıca sizden biz-
zat günlük rapor istiyorum” dedi.
Çıktık toplantıdan, millet gitti, biz
sarhoş gibiyiz, bakıyoruz birbirimize.
Dedim ki “Samim’e haber vermek
lazım herhalde.” Öncelikle Samim’i
aradık, hemen dönsün o gece diye.
Samim çıldırdı bunu duyunca. “Nasıl
söz verirsiniz, imkânı var mı, mümkün
değil bu, imkânı yok, ben yapmıyorum
kim yapmak istiyorsa yapsın” diye
bağırıp çağırdı. Biraz sakinleştikten
sonra, “Bir bakalım, nereden ne
bulabiliriz” dedim. Yurtdışındaki şir-
ketlere teleks göndermeye başladık,
“Makineniz var mı, kaça kiralarsınız,
kaç güne getirirsiniz?” diye. Ve o
şekilde acilen bir şeyler topladık.
Ben Çelebi’ye teleks göndermeye
başladım önce her gün. Detaylı, tam
bir rapor. Sonra haftalık hale döndü
bu. Çelebi de bana cevap yazıyor.
Yani biz onunla teleks arkadaşı olduk
bir bakıma. “Ben geliyorum, Habur
sınır kapısından beni karşılayın” diyor,
ben Botaş’ın kırmızı Fargo pikabının
direksiyonunda, yanımda Çelebi, boru
hattını geziyoruz. İssam Bey böyle
günü gününe takip etti projeyi.
Sonunda biz zamanından önce işi
bitirdiğimiz gibi, bizimle dalga geçen
Saipem’in Irak sınırındaki işine de
yardım ettik boru hattını bitirmesi
için. İçimin yağları eridi o zaman.
Bunun güzel olan tarafı biz işi bi-
tirdik, hem rüştümüzü ispat ettik,
hem de kendimize olan güvenimiz
yerine geldi. Ayrıca Saipem bizi adam
yerine koymaya başladı. Toplantıya
gittiğimiz zaman havaalanına araba
göndermeye başladılar bizim için.
Akşam yemeğe götürdüler. Bunlar
normalde hiç yapmadıkları şeyler.
SCOP’la da keza aynı şekilde.
İ
Murat Gigin
Biz zamanından önce işi bitirdiğimiz gibi, bizimle dalga geçen Saipem’in
işine de yardım ettik bitirmesi için. İçimin yağları eridi o zaman.