180
Mis Süt ile tam olarak o sıkıntıların içe-
risine düştük. Örneğin süt depolamak için
özel tanklar vardır. Sütü soğuturken çı-
kan ısı ile su kaynatır yanında, o sıcak su
ile boşalan güğümler yıkanır. Çok ekono-
mik, çünkü ayrıca su ısıtmak zorunda kal-
mazsınız. Bunu getirmek istedik Mis Süt’e,
Sanayi Bakanlığı dedi ki, “Getiremezsi-
niz!” Oysa süt sağma makinesine müsa-
ade ediliyor. Biz de bu tankları getirebil-
mek için ihtiyacımız olmadığı halde süt
sağma makineleri almak zorunda kaldık.
Bunlar, istemeyerek de olsa, ilerlemenin
önünü kesen sıkıntılar. Enerji krizi de bir
felaket. “Kamyon yola çıktı, içinde şu ka-
dar peynir var” diyorlar, kamyon ortada
yok! Arıyoruz soruyoruz, telefon da ede-
miyoruz, çünkü o zaman telefon sistemi de
bozuk. Kamyon bir yerde kalmış, benzini
de bitmiş, içindekiler bozulmuş. Bunları
yaşıyor sanayici.
Fabrikanın üretime başladığı mart ayında
yapılan devalüasyon hayat pahalılığını iyi-
ce kamçılamış, fiyatlar önüne geçilemez bir
şekilde artmaya başlamıştı. Pahalılıktan en
çok etkilenen ürünlerden biri de süt ve süt
ürünleriydi. Örneğin şubatta 50 liraya sa-
tılan beyaz peynirin fiyatı martta 80 lira-
ya çıkmış, nisanda da diğer süt ürünlerine
yüksek oranda zam yapılmıştı.
1
Fabrikanın piyasaya sürdüğü ilk ürün,
UHT tekniğiyle sterilize edilmiş uzun
ömürlü içme sütüydü. Bundan kısa süre
sonra peynir ve tereyağı gibi ürünler de
piyasaya sürülmüştü. Kuruluş, tüm eko-
nomik olumsuzluklara rağmen faaliyete
geçtiği ilk yılın ardından 1979’da 1 milyon
lira kâr elde etmeyi başarmış, bu kârını
1981 yılında 3,8 milyon liraya kadar yük-
seltmişti. 1982 yılında Mis Süt’ün yüzde 60
hissesi Toros Gübre ve Kimya Endüstrisi
A.Ş. tarafından satın alınarak şirket Tarım
Grubu’na bağlanmıştı.
Firmanın bu olumlu gidişinde, hiç kuşku-
suz 1980’den sonra uygulanmaya başlayan
istikrar önlemlerinin ve 24 Ocak Kararları
ile gündeme gelen ihracat seferberliğinin
de önemli rolü olmuştu. O sıralarda Mis
Süt’te koordinatör olarak çalışan Cemil
Atkay’ın girişimleriyle başlayan peynir ih-
racatı kısa sürede önemli miktarlara ulaş-
mış, böylece, bir bakıma 1981’de kurulacak
olan Tekfen Dış Ticaret A.Ş.’nin de temel-
leri atılmıştı. Nihat Gökyiğit’e göre o gün-
lerde ihracat yapmak çok prestijli, ama bir
o kadar da zor bir işti.
İhracata yeni başladığımız zamanlardı,
İran’dan bir Azeri geldi buraya. İran’ın en
büyük peynir tüccarıydı. Danimarka’dan
ürkiye’de 24 Ocak Kararları
ile gündeme gelen ihracat sefer-
berliği, Mis Süt’ün de aralarında
olduğu birçok firmaya yeni ufuklar
kazandırdı. Ortadoğu ülkelerine
peynir satmakla başlayan ihracat
operasyonu firmanın cirosuna
önemli bir katkı sağladığı gibi, 1981
yılında kurulan Tekfen Dış Ticaret
A.Ş.’nin de temelini oluşturdu.
Ancak Mis Süt, ihracat kavramıyla
yeni tanışan tüm Türk firmaları
gibi, bu dönemde deneyim eksikli-
ğinden kaynaklanan birçok zorluğa
göğüs germek zorunda kaldı.
T
hracatta beklenmedik birçok
büyük sıkıntı yaşadık. Mesela yine
İran için bir TIR’a tereyağı koy-
duk gönderdik. Burada gümrükçü
muayene etti, kapıyı kilitledi. TIR
hududa kadar gitti, ama oradaki
gümrükçü geçiş izni vermedi. 1937
yılından kalma “Tereyağı ve katır
ihracatı yasaktır” diye bir madde
bulmuş bir yerden, kimse bilmi-
yor. Meğer zamanında öyle bir
yasa çıkmış, ama iptal edilmemiş.
Soğutmaya da mecbursun yağı;
dedik ki herhalde geçirmeyecek,
Erzurum’a kadar getirdik gerisin
geri. Ben Özal’a gittim, o zaman
başbakan yardımcısı idi, kararlar
oradan çıkıyordu. “Ne olacak bu
böyle?” dedim, “Siz bir çare bulun,
geçirin” dedi. Neticede o tereyağı
gerisin geriye Gönen’e döndü. Dış
ticarette bir şeyi mutlaka yaparak
görmek lazım geliyor; yani nazari
olarak hiçbir şey yapılamıyor.
İ
Nihat Gökyiğit