182
Tekfen Dış Ticaret A.Ş.
24 Ocak 1980’de DPT Müsteşarı Turgut Özal tarafından hazırla-
nan ve Başbakan Demirel tarafından açıklanan ekonomik istikrar
programı, Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcını ifade ediyor-
du. Yıllardan beri izlenen popülist ekonomi politikaları nedeniyle
özellikle 1977’den sonra son derece kötü bir seyir izleyen Türkiye
ekonomisi, iktisadi işleyiş mekanizmalarında köklü değişiklik-
ler yapılmasını gerektiriyordu. Ancak 1977-1980 yılları arasında
işbaşına gelen hiçbir hükümet bu değişiklikleri yapacak cesareti
gösterememişti; herkes sığ tedbirlerle günü kurtarma gayretine
girişmişti.
Oysa 24 Ocak Kararları, iki boyutta radikal değişiklikler öneri-
yordu. Bunların birincisi ihracata yönelik bir gelişme stratejisini
başlatmak, ikincisi ise liberalleşme yoluyla
dışa yönelik gelişmeyi sürdürülebilir hale
getirmekti. Her koşulda, yeni program eko-
nominin kurtuluşunu Türk iş dünyasının
dışa açılmasında ve global ekonomi ile bü-
tünleşmesinde görmekteydi. Turgut Özal’ın
başbakan olmasından sonra da kararlı bir
biçimde sürdürülen bu politika, 1980’li yıl-
larda Türkiye’de gerçek bir ihracat patlama-
sına yol açacak ve ihracat teşviklerinden ya-
rarlanmak isteyen Türk sanayicisini başarılı
bir şekilde bu alana yönlendirecekti.
Tekfen bünyesinde bu gelişmelere ilk ayak
uyduran şirket, ürünleri itibariyle ihracata
yatkın bir yapısı olan Mis Süt olacaktı. İran’a
peynir göndermekle başlayan ihracat faa-
liyetleri, o sıralarda Mis Süt’te koordinatör
olarak çalışan Cemil Atkay’ın girişimleriyle
giderek genişleyecek ve 1981 yılında önemli
bir hacme ulaşacaktı. Bunun üzerine, Tekfen
dışında başka firmaların ürünlerini de yurtdışına pazarlamak ve
bu sayede yüksek ihracat yapan kuruluşlara sağlanan ek teşvik-
lerden yararlanmak üzere 1981 yılının Ağustos ayında Tekfen Dış
Ticaret A.Ş. kurulacak ve şirketin başına da, Nihat Gökyiğit’e göre
Mis Süt’te bu alandaki başarısını kanıtlamış olan Cemil Atkay ge-
tirilecekti:
İhracata beyaz peynir ile başladık, fakat o sıralarda bir ihracat
dalgası başladı. İhracat bir onur getiriyordu insanlara. Bir za-
manlar sanayicilik yapmak büyük bir hizmet olarak görülürdü;
çok makbul bir insandı sanayici. Sonra ihracat bunun yerini al-
maya başladı. Büyük teşvikler de geldi Özal zamanında. Hatta
dedi ki Özal, “Döviz getir de bana, hangi fiyattan ne istersen sat,
beni ilgilendirmez.” İşte o arada naylon ihracatçılar ortaya çıktı.
Özal’ın bu teşviki çok cesurcaydı, ama bazı sıkıntılar da doğur-
du. O devirde biz de hemen ihracat şirketini kurduk, başına da
Cemil Atkay’ı getirdik. Baktık ki peyniri güzel satıyor, her şeyi
satabileceğini düşündük. Dolayısıyla Cemil, Mis Süt’ün koordi-
natörlüğünden Tekfen Dış Ticaret’in müdürlüğüne geçti.
Tekfen Dış Ticaret, 1981’de kurulduktan sonra ilk tam faaliyet yılı
olan 1982’de 22 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi ve bundan
sonraki yıllarda hızlı bir büyüme trendi sergileyerek 1987’de 380
milyon dolarlık ihracatla Türkiye’nin ihracat şampiyonu oldu.
Bu sırada firma 50’ye yakın ülkede faaliyet gösteriyor, 11 ülkede
daimi ofis bulunduruyor, pek çok farklı sektörde üretim yapan
200’ün üzerinde Türk sanayi kuruluşunun yurtdışındaki tem-
silciliğini yapıyordu. İhracatı gerçekleştirilen ürünler ampulden
gübreye, demir-çelik ürünlerinden elektrik kablolarına, tahıl-
dan baharata, tekstil ürünlerinden deterjana
kadar büyük bir çeşitlilik gösteriyordu. Bu
dönemde ihracat yapılan ülkelerin başında
Suudi Arabistan, Yemen, Kuveyt, İran, Mı-
sır, Libya, Irak, Cezayir, Yugoslavya, Fransa,
İngiltere, İsviçre, ABD ve Sovyetler Birliği
geliyordu. Ancak 1991’de Körfez Savaşı’nın
patlak vermesi ve hemen ardından Sovyetler
Birliği’nin dağılmasıyla, dış ticaretin ağırlığı
Ortadoğu ülkelerinden Uzakdoğu’ya ve Orta
Asya’ya kayacaktı.
Tekfen Dış Ticaret A.Ş.’nin sadece 6 yıl gibi
kısa bir zamanda bu başarıya ulaşması elbet-
te kolay olmamıştı. Şirkete 1982 yılında tatbi-
kat şefi olarak katılan Mete Paksoylu’ya göre,
ihracat seferberliğinin yeni başladığı o yıl-
larda, devletin kendisi de dahil olmak üzere,
Türkiye’de nasıl ihracat yapılacağını henüz
kimse tam anlamıyla bilmiyordu:
İhracatta bilinmeyen çok şey vardı. İhracat, mevzuat bilinmi-
yordu. Tabii ki bunun getirdiği ciddi zorluklar vardı. Bizler ihra-
catı yaparak öğrenirken, devlette, gümrükte de herkes aynı şe-
kilde öğreniyordu; çünkü bir uygulama gerekiyordu. Bu uygu-
lamanın arkasında da bir ciddiyet olması gerekiyordu. Ama bir
yandan da ihracat seferberliği vardı, ihracat yoğun bir biçimde
teşvik ediliyordu. Hatta devletin verdiği birtakım sübvansiyon-
lar, vergi iadeleri, barajları geçmenin verdiği avantajlar yıllar
geçtikten sonra çok daha büyük avantajlara dönüştürüldü.
Tekfen Dış Ticaret A.Ş.’nin en önemli avantajlarından biri, devlet
tarafından “dış ticaret sermaye şirketi” haline getirilmesine izin
verilen dört firmadan biri olmasıydı:
Dış ticaret yapan şirket sayısı azdı. Daha sonra da bunlardan
bazıları sermaye şirketlerine dönüştü. Şirket sayısı dörde indi.