187
devredilmesiyle, Tekfen’in süt serüveni de
sona erecekti.
Nihat Gökyiğit, süt sektöründe rekabetin
artık dayanması güç bir noktaya geldiği
ve birbiri ardına gelen ekonomik krizlerin
birçok işletme gibi Tekfen’i de kârlı olma-
yan işlerden çıkmaya zorladığı bir dönem-
de Mis Süt’ü bırakmanın çok zor, ama kaçı-
nılmaz bir karar olduğunu söylüyor:
Son ekonomik krizde biraz dağılmıştık ve
esas işimiz inşaat olduğu için onu merkez
olarak gördük. O arada tabii çok büyük
duygusallık ile yarattığımız Mis Süt’ten
çıkmamız ve ampul imalatını durdurma-
mız söz konusuydu. Mis Süt’te çok emeğim
olmuştu, adeta bir yavrum gibiydi. Bunun
için ben biraz mukavemet ettim kendi içi-
mizde, ama tabii sonunda karara iştirak
ettim. “Artık duygusal davranmayalım,
esas işimize dönelim” dedik. Ondan evvel
yeni işler geldiği zaman, hemen “Bunu
nasıl yaparız?” diye düşünmeye başlıyor-
duk. Şimdi ise diyoruz ki, “Bizden sonra
bu müessese nasıl yaşar?” Bu düşünce
meşgul ediyor bizi daha çok.
Feyyaz Berker ise, Mis Süt’ten çıkılması-
nı doğru ve zamanlaması iyi yapılmış bir
hamle olarak görüyor:
Onu da en iyi fiyattan, en iyi zamanda
sattık bana göre. Tabii neyin iyi zamanda
satıldığı, neyin iyi zamanda yapıldığı ara-
dan bir süre geçtikten sonra anlaşılıyor;
o gün tam anlamıyorsunuz. Bir işadamı
karar verirken duygusal davranmaz, işi-
ni akılla kurar. Zamanında kurmalı ve
zamanında satabilmelidir. Teknoloji o
kadar süratle değişmeye başladı ki, bu de-
ğişimle birlikte verimlilik gibi mefhumlar
Türkiye’de yeni yeni anlaşılıyor. Bir sene
içinde, yaptığınız iş demode olabiliyor.
Büyük emeklerle kurulan Mis Süt’ün 2000
yılında Nestlé’ye devredilmesi, Erhan
Öner’e göre, üzücü bir gelişmeydi. Ancak
ondan daha üzücü olanı, sıfırdan yaratıl-
mış Mis Süt markasının, 2003 yılında te-
sisleri ve markayı Nestle’den satın alan Da-
none tarafından tümüyle yok edilmesiydi.
Bu gelişme, aynı zamanda tuhaf bir ironiyi
de içinde barındırıyordu:
Ne rastlantıdır ki, Mis Süt’e bir ortak
aradığımız zaman, oluşturduğumuz kısa
listede kafamıza en fazla yatan Danone,
ikincisi Nestlé idi. Her ikisi ile de görüş-
meleri sürdürdük, ama gönlümüz hep
Danone’den tarafa idi. Çünkü Danone
şahıs işletmesinden büyüyerek gelmiş bir
firma. Halbuki Nestlé,
“corporate”
olarak
büyümüş bir şirket. DolayısıylaDanone ile
kafalarımızın daha iyi uyuşacağını düşü-
nüyorduk. Fakat iş fiyat meselesine geldi-
ğinde, Danone’nin verdiği fiyat Nestlé’nin
yarısı çıktı. O yüzden Danone’ye dedik ki,
“Kusura bakma. Biz seninle devam ede-
meyiz bu şartlarda. Çünkü, tespit edilen
değer çok düşük.” Ve biz Nestlé ile anlaş-
tık. İşte, biz Nestlé ile yollarımızı ayırıp
bütün hisselerimizi devrettikten sonra,
onlar da bu işten çıkmaya ve Mis Süt’ü
Danone’ye satmaya karar verdiler. Yani,
eninde sonunda, fabrika Danone’ye gitti.