175
olduğundan, ekipler oldukça sıkışık bir
program içinde çalışmak zorundaydı. Bu
hızlı çalışma temposu, ne yazık ki proje sü-
resince bazı kazaları da beraberinde geti-
recek ve yedi çalışanın hayatını yitirmesine
neden olacaktı. Buna rağmen Bağdat yöne-
timi, İran’la devam eden savaşın bunaltıcı
baskısı nedeniyle, projenin bitmesine az
bir zaman kala teslim süresinin daha da kı-
saltılmasını talep edecek, Tekfen’e de yine
bir mucizeyi gerçekleştirmek kalacaktı. Sa-
mim Anıl’a göre bu mucize, aynı zamanda
Tekfen için Irak’ın kapısını açan anahtar
olacaktı:
Boru hattını yaparken, Irak’ın İran’la sa-
vaşı nedeniyle çok sıkıntıda olduğu günler
yaşanıyordu. Bu nedenle hattın planlanan
zamandan daha önce bitirilmesi talebinde
bulundular. Ceyhan ve Ankara’da Irak
Petrol Bakanı İssam el-Çelebi ile toplan-
tılar yapıldı. Ben şantiyedeydim, devamlı
olarak neler konuşulduğunun, neler gö-
rüşüldüğünün bilgisini almaya çalışıyor-
dum. Çünkü bu durum doğrudan benim
programımı etkiliyordu. Sonuçta prog-
ramın öne çekilmesi istendi. Necati Bey’in
vermiş olduğu söze istinaden daha erken
bitirebilmek için arazide çalışan ekipler
geceleri çalıştıkları yerde yattılar; kampa
dahi gelmediler. Gece birkaç saat uykuy-
la bir ay durmaksızın çalıştılar. Ve biz o
projeyi bitirmemiz gereken tarihten önce
bitirdik. Bu bize Irak kapısını açtı. İssam
Çelebi’nin o anda petrol bakanlığındaki
görevi, Tekfen ile olan ilişkileri, Tekfen’in
Irak’ta çok daha ciddi birtakım değerlen-
dirmelere tabi olmasına imkân tanıdı.
ecati Bey ve Günay Bey ge-
nelde ilk önce iskeleyi, tankları,
ondan sonra da boru hattını ziya-
ret ediyorlardı. Tabii, bizim böyle
patron ziyaretinden kaçmamız çok
kolaydı. O sırada boru hattının
dağ kısmını yapıyorduk. Onların
geleceğini haber alınca savuşu-
yorduk şantiyeden. Yine bir gün
Günay Bey’in geleceğini öğrenince,
“Gavurdağı’na gidiyorum bakma-
ya” deyip atladım arabaya, gittim.
Necdet şantiyede kaldı, çünkü o
ova kısmına bakıyordu. Kendimce
bir hesap yaptım, “Günay Bey
gelir, akşam uçağına yetişmek için
altı buçuk, yedide gider” diye. Saat
yediye doğru şantiyeye döndüm;
şantiye binasına girdim. Benim oda
kapısı açık. Necdet benim masa-
da, ama çok ciddi oturuyor. Ben
kapıdan girdim, “Gitti mi?” diye
sordum Necdet’e. O sırada arka-
dan kapı itildi, Günay Bey, “Hayır
gitmedim, buradayım!” dedi.
Tabii, ben onun üzerine, “Aman
efendim, sizi göremeyeceğim diye
sordum” diye vaziyeti idare ettim.
N
Ülkü Tatlıdil
Bizim patron ziyaretinden kaçmamız çok kolaydı. Boru hattının dağ kısmını
yapıyorduk. Onların geleceğini haber alınca savuşuyorduk şantiyeden.
ekfen’in Irak-Türkiye Petrol
Boru Hattı’ndaki sorumlulukla-
rını proje süresindeki kısalmaya
rağmen başarılı bir şekilde ta-
mamlaması kendine olan güve-
nini yerine getirdiği gibi, hem
Iraklı yetkililerin, hem de ortağı
Saipem’in gözündeki saygınlığının
artmasına da önemli katkı sağladı.
Tekfen bu projeden sonra Irak’ta
birçok önemli işe imza attı.
T