163
dilinden düşmedi. Ondan sonra bir kere
daha geldiler. O senelerde böyle bir şey
yoktu Türkiye’de. Herkes hayran kaldı
Türkiye’ye. 550 kişi geldi; o zaman için
büyük rakamdı bu.
1973 yılında Irak ve Türk hükümetleri ara-
sında imzalanan Ham Petrol Boru Hattı
Anlaşması, o güne kadar dış ilişkileriyle,
donanımıyla,
know-how
yatırımlarıyla ve
insan kaynaklarıyla, tüm hazırlıklarını bu
yönde yapan Tekfen için bir bakıma yıllar-
dır beklediği bir fırsatı gündeme getirmiş-
ti. Ancak projenin büyüklüğü, Tekfen’in
tek başına üstlenebileceği sınırların çok
ötesindeydi. Bu nedenle ihaleye bir Ame-
rikalı ve Fransız grupla birlikte girilmesine
karar verildi. Ne var ki o günlerde mey-
dana gelen ani bir kur değişikliği, teklifin
diğer yabancı firmaların teklifleri karşısın-
da dezavantajlı duruma düşmesine neden
oldu.
Tekfen’in ihale sonucunda projenin ana
müteahhitleri arasında yer bulamamış ol-
ması, yine de söz konusu projeden büyük
bir gelir elde etmesine engel olmadı. Tek-
fen, ana müteahhitlerden Alman Mannes-
mann-Rohrbau A.G.’nin taşeronu olarak
boru hattının Türkiye’de kalan 84 ve 70
km’lik iki ayrı parçasının yapımını üstle-
nirken, yine aynı müteahhitten Ceyhan’da-
ki tank çiftliğinin saha tesviyesi işini de al-
dı. Bunun dışında Fransız CMP firmasıyla
ortak olarak Ceyhan’daki tank sahası inşa-
atını, Hollandalı OCC-Ballast konsorsiyu-
mu
5
ile ortak olarak da deniz terminalinin
inşaatını gerçekleştirdi. Söz konusu işlerin
toplam tutarı yaklaşık 190 milyon dolardı.
Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı, Tekfen’in
o zamana kadar gerçekleştirdiği en önemli
genişleme hamlesiydi. Şirket bu proje sa-
yesinde cirosunu katlamış, makine parkını
geliştirmiş ve sonraki yıllarda hızla büyü-
mesine katkıda bulunacak şekilde kendini
yenileme, geliştirme olanağı bulmuştu.
Örneğin 1974 yılında TİTAŞ bünyesinde
kurulan ve boru hatlarının sağlıklı bir şe-
kilde test edilebilmesi için boru içerisinde
ekfen hep zor işler yaptığı için,
işi yaparken o teknolojiye sahip bir
ortakla çalışmanız lazım. Necati
Bey, bu tür ortaklıklara çok yatkın
bir kişidir. Bizim teşkilatımızda
genelde arkadaşlarımız hep tek ba-
şına olmak isterler, beraber çalış-
mayı arzu etmezler. Ama örneğin
siz hiç boru hattı yapmadıysanız,
yanınıza bir ortak almaya mecbur-
sunuz. Necati Bey de her ihaleye
girdiğinde, yahut bir iş aldığında,
o münasebeti devam ettirmiş. Bir
ortak aldığınızda o ortağın ilkin
proje müdürüyle tanışıyorsunuz,
sonra yukarı doğru gidiyorsunuz.
Ayrıca derneklere giriyorsunuz,
onların senede bir iki kez toplan-
tıları oluyor, o toplantıda müteah-
hitleri görüyorsunuz. Eğer sosyal
tarafınız biraz güçlüyse, arkadaşlık-
lar kuruyorsunuz. Necati Bey işte
o arkadaşlıkları her zaman devam
ettirdi; yani sadece işi düştüğünde
aramadı insanları. Aradı, konuştu,
her zaman ilişkiyi sıcak tuttu. Bunu
bir sektörde yaptığınız zaman za-
ten gerisi gelir. Şunu itiraf edeyim,
Necati Bey’in yaptığını şu anda
hiçbirimiz yapamıyoruz. O ayrı bir
beceri. Bugün de Saipem ile konu-
şuyoruz, ama Necati Bey Saipem’in
en üst yetkilisiyle konuşurdu. Belki
değişen şartlar da etkili bunda;
o şirketler de çok büyüdü, en
tepeye ulaşmak artık daha zor.
T
Erhan Öner
abancı meslektaşlarıyla ile-
tişim kurma ve ilişkilerini sıcak
tutma becerisi, Necati Akçağlılar’a
müteahhitlik çevrelerinde dünya
çapında bir tanınırlık kazandır-
mıştı. Akçağlılar, boru hattı mü-
teahhitlerinin en önemli meslek
kuruluşu olan IPLOCA’da da
1976 yılında başkanlık yapmıştı.
Y
Necati Bey arkadaşlıklarını her zaman devam ettirdi. Aradı, konuştu, her
zaman ilişkiyi sıcak tuttu. Bunu yaptığınız zaman zaten gerisi gelir.