150
Erhan Öner’e göre yıllık üretim kapasitesi
600 bin tonun üzerinde olan Akgübre’nin
alınması, bazı kesimlerin kafasında soru
işaretlerine yol açmıştı. Akgübre, tek ba-
şına Türkiye’deki CAN üretiminin yüzde
40’ını gerçekleştiriyor ve toplam gübre pa-
zarının yüzde 14’ünü elinde bulunduruyor-
du. Daha önce pazarın yüzde 15’ine sahip
olan Toros, Akgübre’nin de katılmasıyla
pazar payını yaklaşık yüzde 30 düzeyine
çıkarmıştı. Erhan Öner’e göre Toros gru-
bu, bu üretimi rahatlıkla satışa dönüştü-
rebilecek bir dağıtım ve pazarlama gücüne
sahipti; çünkü firma, Akdeniz Gübre’nin
kapasitesi kadar bir malı zaten ithal yoluy-
la temin ederek piyasaya satıyordu. Şimdi
tek değişen şey, malın kaynağıydı. Eskiden
Romanya’dan ve Libya’dan temin edilen
gübre, bundan böyle Toros’un kendi tesis-
lerinde üretilecekti.
Akdeniz Gübre’nin satın alınması, hiç kuş-
kusuz Toros Gübre’yi pazar lideri yapma-
sı kadar, şirket yönetiminin kendine olan
güvenini artırması ve firma çalışanlarını
motive etmesi bakımından da çok önemli
bir gelişmeydi. Çünkü Toros Gübre, ken-
disinden daha büyük bir kuruluşu satın
alarak kârlılık ve verimlilik bakımından
rakiplerinden daha üstün olduğunu kanıt-
lamıştı. Toros’un Akdeniz Gübre’yi satın
almasından sonra sağlanan ilerlemeler de,
bu farkın bir göstergesiydi. Bir Akgübre ça-
lışanı olan ve bugün Toros Tarım Mersin
İşletmesi genel müdür yardımcısı olarak
aynı tesiste görevine devam eden Necat
Haksal’a göre, birleşmeden önce, 1988 yı-
lında yaşanan ve 11,5 ay süren grevin yol
açtığı çözülme, tesisin Toros yönetimine
geçmesinden sonra hızla düzelmiş ve firma
yeniden üretkenliğini kazanmıştı.
Ben grevlere dengenin bozulması anla-
mında bakıyorum. Türkiye’nin o zaman-
lar içinde bulunduğu şartlar, gerek eko-
nomik ve gerek sosyal çalkantılar, bize de
böyle bir pay verdi. Yani o da bir denge
bozukluğu idi. Akdeniz Gübre’de maale-
sef ortakları bir gelecek görmediler ki,
elden çıkarmayı düşündüler. Bu şekilde
bir çöküş yaşandı. Büyük hisseler Toros’ta
toplanınca, Toros fabrikasının müdürü
Mehmet Baykal Bey Mersin’e geldi. Onun
gelmesinden sonra işte o bozulan denge-
ler tekrar kuruldu. Yeniden düzenli duru-
ma geldi şirket ve inanılmaz üretim yaptı.
Zaten üretim potansiyeli vardı, her taraf
yepyeniydi; dolayısıyla tek ihtiyacı çalış-
tırılmaktı. Toros çalıştırdı, çok da güzel
üretim yaptı.
oros Gübre’de çok grev ol-
madı, ama bir tanesi çok önemliy-
di; o da terminalde çalışan işçilerin
yaptığı grevdi. Aslında üretimde
değil, iskelede çalışan işçilerimiz
sendika temsilcisi bir arkadaşımı-
zın dolduruşuna geldiler. O kişi,
işçileri kanunsuz bir greve sürük-
ledi. 295 kişi gelip kapının önünde
gösteri yaptı. İşe girmeyince ka-
nunen haksız duruma düştüler. Bu
olaya çok üzüldük; bizim için hiç
istemediğimiz bir işçi hareketiydi
o. Bizim işimiz, durmayacak bir
işti. Gemiler geliyor, boşaltılması
lazımdı. Başka çözümlerle işi sür-
dürmeye çalıştık, ama o arkadaş-
larımıza da yazık oldu. İşlerine son
vermek zorunda kaldık. Bu hiç de
Tekfen’in sevdiği bir tarz değil. O
yüzden bizde grev pek olmaz, biz
işçimizle çok iyi geçiniriz. Toplu
iş sözleşmelerimize de çok riayet
ederiz. Sendikalar çok takdir eder-
ler bizi o açıdan; “Keşke sizin gibi
olsa herkes işçisine karşı” derler.
T
Esin Mete
oros Gübre, faaliyete geçtiği
1981 yılından itibaren hemen her
yıl, İstanbul Sanayi Odası tara-
fından ilan edilen Türkiye’nin en
büyük kuruluşları listesinde ilk
100 içerisinde yer aldı. 1982’de
ciro bazında 10.279.040 TL ile
48’inci sırada yer alan firma, 2005
yılında 390.921.959 YTL ile genel
sıralamada 73’üncü, özel sektör
kuruluşları arasında ise 65’inci
sırada bulunuyordu. Firma 2003
yılında 77’nci sırada yer alarak
sektörün en büyük şirketi unvanını
kazanmıştı. Aynı yıl diğer gübre
fabrikalarından İgsaş 138, Bağfaş
211, Gemlik Gübre Fabrikası 269,
Gübre Fabrikaları 273, Tügsaş
Samsun 323 ve Ege Gübre 464
no’lu s›ralarda bulunuyordu.
13
T
Bizde grev pek olmaz, biz işçimizle çok iyi geçiniriz.
Toplu iş sözleşmelerimize de çok riayet ederiz.