Table of Contents Table of Contents
Previous Page  146 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 146 / 285 Next Page
Page Background

145

rika daha yapalım” dedik. Böylece Toros

1986 senesinde ikinci fabrikasını açtı. Bu

arada altyapısını epeyce genişletti.

1986 başlarında tamamlanan 1. Tevsi çalış-

malarıyla birlikte Toros’un üretim ve tor-

balama kapasitesi iki katına çıktı. Ayrıca

kompoze gübre ve mono amonyum fosfat

(MAP) yanında diamonyum fosfat üretimi-

ne de başlandı. I. Tevsi projesi sonucunda

döviz açısından önem taşıyan terminal fa-

aliyetleri genişledi, terminal hizmetlerinin

kapsamına katı dökme ürünler, sıvı ürün-

ler ve petrol ürünleri de dahil edildi. Daha

önce katı ve sıvı olmak üzere toplam 60 bin

ton olan depolama kapasitesi büyük ölçüde

artırıldı.

Zamanlama mükemmel yapılmış, kapasi-

tesini önemli ölçüde artıran Toros, liberas-

yon sürecine hayli hazırlıklı ve donanımlı

olarak girmişti. 1986’da gübre sektöründe

yaşanan gelişmelerin rüzgârını da başarı-

lı bir şekilde arkasına alan firma bununla

yetinmeyecek, 1987 yılı başlarında 2. Tevsi

projesini uygulamaya koyacaktı. İki aşa-

malı olarak planlanan bu projenin birinci

aşamasında çeşitli limanlara seyyar torba-

lama tesisleri kurulacak, ikinci aşamasında

ise aynı anda 5 adet geminin yanaşmasına

izin veren ikinci bir iskele inşa edilerek bu

iskelenin arkasında büyük bir depolama

alanı oluşturulacaktı.

TORBA FABRİKASI

Aynı döneme ait, Toros Gübre’yi de yakın-

dan ilgilendiren çok önemli gelişmelerden

biri de, 1986’da Adana’daki torba fabrika-

sının satın alınmasıydı. Erhan Öner’e göre

Toros Gübre’nin torba ihtiyacını karşılaya-

cak bir tesis kurma düşüncesi başından be-

ri hep vardı; fakat yapılan fizibiliteler böyle

bir yatırımın ekonomik olmadığını göster-

diğinden bu düşünce o güne kadar hep er-

telenmişti. Ama 1986 yılında, görmezden

gelinemeyecek bir fırsat ortaya çıktı:

1986’da bana bir torba fabrikası gezdir-

diler, hakikaten pırıl pırıl bir fabrikaydı.

Gayet güzel çalışıyordu, sahibi de Mustafa

Bey adında bir müteahhitti. Çok memnun

kalmıştım. Aradan altı ay kadar geçtikten

sonra bir arkadaşım telefon etti; satılık

bir tesis olduğunu, benim ilgilenebileceği-

ir Türk müteahhit Irak’ta iş

yapıyor, ancak harp nedeniyle

hükümet para ödeyemiyor. Diyor

ki, “Ben sana ham petrol vereyim.”

Müteahhit, Arap-Türk Bankası’yla

çalıştığı için gidip danışıyor ban-

kaya. Bankanın genel müdürü de

benim iyi tanıdığım bir Libyalı. “Sen

git Erhan Bey’le konuş, o sana yar-

dımcı olabilir” diyor. Bu müteahhit

arkadaş bana geldi, ne yapılabile-

ceğini sordu. “Sana bizim sahada

tank yapalım, getir petrolünü ora-

ya koy, oradan da ihraç edersin”

dedim. Pratik bir işadamı idi. “Şart-

ları nedir?” dedi. Oturduk, hesap

kitap yaptık, “Peki” dedi, “ne

zaman bitirirsiniz?” “Üç ay sonra

sen petrolü getir, sana tank veririz,

altıncı aya kadar da hepsi biter”

dedik, inanmadı. Bizde projeler

hazır olduğu için hemen bir takım

projeyi çektirdik, ertesi gün gön-

derdik sahaya. O kişi bir hafta son-

ra sahaya gidip bir bakıyor, göz-

lerine inanamıyor. Bizim ekipler

temeli kazmışlar, beton dökmek

üzereler. Adam telefon etti, dedi

ki, “Ben inanmamıştım size. Fakat,

görünce çok memnun oldum.”

Biz böylece terminal işine başladık.

Ondan sonra o gitti, başkası geldi.

Gelen petrolü depoladık, oradan

ihraç ettik. Ve bu müthiş bir gelir

kaynağı oldu. O gelirle birinci güb-

re fabrikasından sonra ikinci gübre

fabrikasını yaptık. Birinci tanklar-

dan sonra, ikinci, üçüncü, dördün-

cü dönem tanklar yaptık. Bir yığın

tank! Ondan sonra dedik ki, “Çok

daha büyük bir şey yapmak istiyo-

ruz. Bir terminal projesi.” Onu da

yaptık. 1985-1986 senelerinde, bu-

günkü kadar para pul yokken, bu-

günkü kadar ciro yokken, 65 mil-

yon dolarlık yatırım projesine imza

attık. Böyle bir proje bugün benim

önüme gelse, “Buna onay verir

misiniz” deseler, tereddüt ederim.

B

Erhan Öner

oros Terminali’nin Doğu

Akdeniz’in önemli yükleme-bo-

şaltma tesislerinden biri haline

geldiği 1980’li yıllarda,

Milliyet

gazetesinde yayımlanan bir yazı-

da, Toros liman tesislerinin hem

coğrafi konumu, hem sunulan

hizmetlerin yeterliliği bakımından

ileride kurulması düşünülen “ser-

best bölge” alternatifleri arasında

çok uygun bir seçenek olduğu

belirtiliyordu. Yazara göre İsken-

derun Körfezi Ortadoğu ülkeleri

açısından mükemmel bir çıkış

kapısı olduğu kadar, Toros Ter-

minali de Türkiye için büyük bir

potansiyel oluşturacak olan dona-

nımlı, muafiyet ve imtiyazları geniş,

altyapısı güçlü ve iyi hizmet sunan

serbest ticaret bölgeleri için o

kadar mükemmel bir alternatifti.

13

Bu öngörünün haklılığı, Eylül

1998’de Toros Adana Yumurtalık

Serbest Bölgesi Kurucu ve İşle-

ticisi A.Ş.’nin (TAYSEB) faaliyete

geçmesiyle açık bir şekilde ortaya

çıktı. Toros Terminali’nin bulun-

duğu bölgede kurulan Yumurtalık

Serbest Bölgesi, Türkiye’nin it-

halat ve ihracatına açılan yeni bir

kapı olarak görülüyor. YSB’de,

4,5 milyon metrekarelik bölüm

kullanıma açılmış durumda. An-

cak, bölge için rezerv edilmiş,

kamulaştırılması yapılmış 40

milyon metrekarelik kullanım

alanı daha mevcut bulunuyor.

Toros Adana Yumurtalık

Serbest Bölgesi (TAYSEB)

T

1985-1986 senelerinde, bugünkü kadar para pul yokken,

65 milyon dolarlık yatırım projesine imza attık.