141
la büyümesine katkı sağlayacak iki önemli
gelişme olmuştu. Bunların birincisi, ön-
celikle firmanın üre ihtiyacını temin ede-
cek bir kuru yük gemisi satın almak üzere
Toros Uluslararası Nakliyat ve Denizcilik
A.Ş.’nin kurulması, ikincisi ise fabrika
bünyesinde çiftçiler için toprağa ve ürüne
göre en uygun gübrenin cins ve miktarını
tespit etmek üzere bir “toprak ve bitki ana-
liz laboratuvarı” oluşturulmasıydı.
Toros Gübre’nin çiftçiyi gübre konusunda
eğitmeye ve sahip olduğu toprağın cinsine
ve yetiştirdiği ürüne göre ona gübre kulla-
nımı konusunda rehberlik etmeye yönelik
hizmetleri, Türkiye’de daha önce örneği
olmayan bir uygulamaydı. Her konuya bi-
limsel yöntemlerle yaklaşmayı ve yaptığı
işin gereklerini tam olarak yerine getir-
meyi düstur edinmiş olan Tekfen’in gübre
sektöründeki çalışmaları da, başından beri
izim gemiler o zamanlar
bugünkü kadar gelişmiş değildi.
Gemiyi bağlarsınız, yükleme için
izin alırsınız, fabrika ona göre
hammadde bekler, ama adam
İgsaş’tan üreyi yükledikten sonra
gider 500 metre açığa demir atar,
“Param kalmadı, mazot alamı-
yorum” der. Halbuki anlaşmanız
vardır, malı taşıyacak, boşalttık-
tan sonra parasını alacaktır. Her
seferinde bir problem çıkar; ya
mazot alacaktır parası yoktur, ya
adamlara maaş verecektir parası
yoktur; yani malı boşaltmadan ne
yapar ne eder, sizden parayı alır.
Tabii bu durum zaman zaman ak-
samalara da sebebiyet veriyordu
fabrikada. O senelerde hükümet
gemicilik sektörünü teşvik etmeye
başlamıştı. Herkes gemi yatırımı
yapıyordu. Biz de sadece İgsaş’la
Toros arasında gidip gelecek bir
gemi almayı düşündük. Hesap
kitap yaptık, 7.500-8.000 tonluk
bir gemi bizim ihtiyacımızı gö-
rüyordu. O zaman hep ikinci el
gemiler alınıyordu. Biz de böyle bir
gemi almaya karar verdik. Toros
Nakliyat adında bir şirket kurduk,
bilgileri toparladık, Japonya’da bir
gemi bulduk. Toprağı bol olsun,
Şark Ekspres’in Niko Palavides
diye bir ortağı vardı, benim de
iyi arkadaşım, onunla beraber
Japonya’ya gidip gemiyi aldık.
B
Erhan Öner
bu doğrultuda ilerlemişti. Henüz bu sek-
törde çok yeni olmasına karşın Toros yö-
netiminin edindiği tecrübeler göstermişti
ki tarım, eğitimsiz Türk köylüsünün elle-
rinde babadan kalma usullerle, bilinçsiz
bir şekilde gerçekleştiriliyordu. Çiftçi, güb-
reyi doğru bir şekilde kullanmayı bilmiyor
ve çoğu zaman fayda beklediği gübre tam
tersine toprağa ve ürüne zarar veriyordu.
Bu nedenle gübre üreticisinin uzun vadeli
çıkarları çiftçiye mümkün olduğunca fazla
gübre satmakta değil, çiftçinin doğru güb-
reyi, doğru miktarda kullanmasını sağla-
makta yatıyordu.
Esin Mete’ye göre çiftçinin bildiği yöntem-
leri bırakıp yenilikleri benimsemesi meto-
dik ve ısrarlı bir çaba gerektiriyordu; çünkü
çiftçi her türlü yeniliğe şüpheyle yaklaşıyor
ve kendisine vaat edilen yararlara bizzat
kendisi deneyip gözleriyle görmedikçe
Herkes gemi yatırımı yapıyordu. Biz de bir gemi almayı düşündük. Hesap
kitap yaptık, 7500-8000 tonluk bir gemi bizim ihtiyacımızı görüyordu.
Hürriyet, 18 Eylül 1988