Table of Contents Table of Contents
Previous Page  144 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 144 / 285 Next Page
Page Background

143

6 senesi 1 Temmuz itibariyle

dediler ki “Liberal ekonomiye

geçiyoruz, artık istediğini alacaksın,

istediğini satacaksın.” Daha evvel

çalışıyordunuz, ürettiğiniz gübrenin

fiyatı sekiz ay sonra belli oluyordu;

yani kâr mı ettiniz, zarar mı ettiniz

belli değildi. “İhraç edeceğim” de-

diğiniz zaman, “Yok, Türkiye’nin

gübreye ihtiyacı var, sen bize

üreteceksin!” deniyordu. Böyle

birtakım kısıtlayıcı durumlar vardı.

Biz liberasyon olmadan önce

hazırlığımızı yapmıştık. Erhan

Bey’in hakikaten çok büyük bir

öngörüsüyle, hiç kimsenin aklına

gelmezken, biz Türkiye’nin çeşitli

yerlerinde araziler belirlemiş, 86-

87 yılları arasında bir sürü depolar

kurmuştuk. O zaman için büyük

bir paraydı; depolara 10-15 milyon

dolar para yatırmıştık. Terminali

de tevsi etmiştik. Yani toplamda

50 milyon dolara yakın para harca-

mıştık. Diğer bütün üreticiler bize

güldü, “Siz dağa taşa para harca-

yıp aptalca bir iş yaptınız” dedi.

Oysa bunlar bizim sonradan lider

olmamızın adımlarıydı. Biz malımızı

üretip depolara koyduktan sonra

çok daha fazla satma imkânımız

oluştu. İkincisi, tüm sene üretim

yapmamıza imkân verdi. Çünkü

sonuçta gübre senede sadece iki

ay satılan bir ürün; ya sonbahar-

da ya da ilkbaharda. Yani bütün

sene üreteceksiniz, ama sadece

iki-iki buçuk ay içinde satacaksı-

nız. İşte ürettiğimiz malı stokla-

mamızı sağlayan o depolar, bizim

lider olmamızın ilk adımlarıydı.

8

Esin Mete

cekti. Liberasyonun hemen ardından To-

ros Gübre’nin diğer iki ortağı Ziraat Ban-

kası ve Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez

Birliği’nin katılımıyla kurulan Toros Gübre

ve Zirai İlaç Pazarlama A.Ş. bünyesinde

bir yıldan kısa bir süre içinde 8 bölgede

275 bin tonluk depo kapasitesi yaratıla-

cak, 1987’de Trakya, Ege, Batı Akdeniz ve

Çukurova bölgelerinde 6 seyyar torbalama

tesisi kurulacak, ayrıca 380 bayiden oluşan

dev bir dağıtım ve satış örgütü oluşturula-

caktı.

10

Köylünün ihtiyaç duyduğu, ancak

Toros’un üretmediği tüm gübre türleri

yurtdışından ithal edilerek ürün yelpazesi

zenginleştirilecek, ayrıca daha önce dev-

letin “ihtiyaç listesi”nde yer almadığı için

üretilemeyen bazı alternatif gübre çeşit-

lerinin üretimine başlanarak köylünün

memnuniyeti sağlanacaktı.

Tüm bu çabalar sonuç vermekte gecikme-

yecek, Toros’un 1985 yılında 350 bin ton

dolayında olan gübre satışı 1986 yılında

yaklaşık bir misli artışla 685 bin tona, 1987

yılında ise 1,5 milyon tona ulaşacaktı. Böy-

lece Toros, üretime başladığı zaman yüzde

5’ler düzeyinde olan pazar payını, 6 yıl gibi

kısa bir süre içinde, yüzde 35’lere yükselt-

meyi başaracaktı.

11

Bu performans artışında elbette, izlenen

başarılı pazarlama ve satış politikası ka-

dar, yine 1986 yılı içinde tamamlanan ka-

pasite artırımının da hayati bir rolü vardı.

Çünkü kuruluş kapasitesi 460 bin ton olan

fabrikanın, daha büyük üretim miktarla-

rına ulaşmadan bu çapta bir pazar payı-

nı elde etmesi pratik olarak da mümkün

değildi. Fabrikanın üretime geçtiği 1981

yılından itibaren her sene başarılı bilan-

çolar ortaya koyması, şirket yatırımcılarını

memnun etmişti. Ancak şirket yönetimi,

firmanın gelecekteki başarısının, hayli kı-

sıtlı imkânlarla yapılmış olan tesislerin o

haliyle bırakılmamasına bağlı olduğunun

farkındaydı. Bu nedenle 1984 yılında, Er-

han Öner’in Toros tarihindeki ilk önemli

sıçrama olarak gördüğü 1. Tevsi çalışmala-

rı başlatılacaktı:

Önce gübre şirketini kurduk, üretimimizi

yaptık. İş gayet güzel ve kârlı bir şekilde

devam edince ortaklarımıza, “Bizden te-

mettü istemeyin, şu kârlarla biz bir fab-

Biz liberasyondan önce hazırlığımızı yapmıştık. Hiç kimsenin

aklına gelmezken biz araziler belirlemiş, depolar kurmuştuk.

Hürriyet, Ağustos-Ekim 1988