148
ersin’de, Akdeniz Gübre’nin
yan tarafında, Erbakan zamanında
temeli atılmış ama tamamlanmamış
bir gübre tesisini TAGAŞ olarak
canlandırdılar. Turgut Bey demiş
ki “Toros diye bir şirket var, çok
dinamik, çok iyi çalışıyor, teklif
edin onlara.” TÜGSAŞ’tan ara-
dılar, bizi de aralarında görmek
istediklerini söylediler. Hesabı-
na kitabına baktık, işe girmeye
karar verdik. Ama maalesef
sonra proje gerçekleşmedi.
M
Necati Akçağlılar
TAGAŞ GİRİŞİMİ
1983 seçimleriyle işbaşına geçerek eko-
nominin liberalleşmesi yönünde büyük
atılımlar yapan Başbakan Turgut Özal, ya-
bancı sermayenin Türkiye’ye girmesine sı-
cak bakıyor ve özellikle Ortadoğu’daki Arap
sermayesini çekmeye çalışıyordu. DPT
bu amaçla Mersin bölgesinde Dördüncü
Gübre Kompleksi kurulması yönünde bir
proje geliştirmişti. Zirai Donatım Kurumu,
Bakanlar Kurulu kararnamesiyle özel sta-
tü tanınan bu tesisin ürettiği tüm gübreyi
satın almayı taahhüt ediyor, üstelik alış fi-
yatının “üretim maliyeti artı yüzde 10”dan
ya da “benzer bir gübrenin Türkiye’ye ithal
maliyeti”nden aşağıda olmayacağı garan-
tisini veriyordu. Bu durumda fabrika hem
satış, hem de kâr yönünden garanti altına
alınmış oluyordu.
Son derece cazip olan bu şartlar Arap ser-
mayesini cezbetmiş ve Türk-Arap Gübre
A.Ş., yani kısaca Tagaş adıyla bir şirketin
kurulması için son aşamaya gelinmişti.
Şirketin hissedarları arasında ağırlıklı ola-
rak Kuveytliler, Suudi Arabistan’dan API-
CORP (Arab Petroleum Investments Cor-
poration), Birleşik Arap Emirlikleri’nden
AGICO (Arabian General Investment Cor-
poration), Tunuslular ve Türkiye’den de
Tügsaş bulunuyordu. Arap sermayesinin
başını, 1985-1987 yılları arasında Ulusla-
rarası Gübre Birliği’nin başkanlığını yapan
ve o dönemde Akdeniz Gübre’deki Kuveyt
sermayesini temsil eden Abdülbaki el-Nuri
çekiyordu. Şirket kuruluşunun tamamlan-
ması için Türkiye’deki özel sektöre ayrılmış
olan yüzde 10 oranındaki son hisselerin de
sahibini bulması bekleniyordu. Bu hisse
Toros’a teklif edilecek, hayli cazip görü-
nen bu teklif karşısında Toros yönetimi de
olumlu cevap verecekti.
Ne var ki Toros’un katılımıyla önünde hiç-
bir engel kalmayan ve tesislerin kurulması
için Akdeniz Gübre’nin bitişiğinde geniş
bir alan tahsis edilen Tagaş’ın fiilen işe
başlaması, 1986 yılında gübre sektörün-
deki devlet tekelini kaldıran kararname
nedeniyle askıya alındı. Çünkü bu gelişme,
Tagaş’a taahhüt edilen devlet korumasını
tümüyle ortadan kaldırıyordu. Yatırım-
cılar arasında çoğunluk hissesinin sahibi
olan Araplar, bu koşullar altında Tagaş’ın
hayata geçirilmesini kabul etmediler. Ken-
dilerine verilen sözün yerine getirilmemesi
Türkiye’nin Arap dünyasındaki güvenilir-
liğini zedelediği gibi, Erhan Öner’e göre
giderek uluslararası bir probleme dönüştü:
Ne zaman buradan bir heyet Kuveyt’e ya
da Arabistan’a gitse, karşı taraf günde-
min ilk maddesine bu meseleyi koyuyor-
du. Sonunda Dışişleri Bakanlığı bize rica
etti, “Siz bunun ortağısınız, özel sektörsü-
ecati Akçağlılar, Akdeniz
Gübre’nin satın alınmasıyla ilgili
kredi sözleşmesini imzalarken.
Ortadaki kişi, Toros Gübre’nin
de finanse edilmesinde önemli
rol oynayan AresBank’tan Salem
Zenaty’dir. Akdeniz Gübre’nin
1990 başlar›nda çoğunluk hissele-
rinin sat›n al›nmas› Toros’a büyük
bir s›çrama yapt›rm›ş ve Tekfen
Grubu’nun gübre pazarındaki
payı hemen hemen ikiye katla-
narak yüzde 30’lara ulaşmıştır.
N
Turgut Bey demiş ki “Toros diye bir şirket var, çok
dinamik, çok iyi çalışıyor, teklif edin onlara.”