Table of Contents Table of Contents
Previous Page  143 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 143 / 285 Next Page
Page Background

142

atış yaparken aynı zamanda

çiftçiye bir hizmet götürelim dedik,

bir laboratuvar kurduk. Çiftçiden

toprak numunesi alıyor ve ona

hangi gübreden ne kadar kullan-

ması gerektiğini söylüyorduk. Bu

çalışma yirmi küsur senedir devam

ediyor. Hâlâ ürününe göre, top-

rağına göre, yöresine göre çiftçiye

tavsiyelerde bulunuyoruz. Köylüyü

ikna etmek için, zaman zaman de-

neme üretimleri yapıyoruz. Tarlayı

tespit ediyoruz, köylüye “Yarısını

sen ekeceksin bildiğin gibi, yarısını

da benim dediğim gibi ekeceksin.

Eğer buradaki randıman senin ekti-

ğinden düşük olursa, sana parasını

vereceğim; fazlası varsa senindir”

diyoruz. Bizim dediğimiz şekilde

üretim yapıp farkı gördüğü zaman,

sonraki sene tarlanın tamamını öy-

le ekiyor. Ondan gören diğer köy-

lü de öyle yapıyor. Bu çalışmamız

hâlâ devam ediyor. Ama biraz hal-

kımızın, köylümüzün rahatlığından

yavaş gidiyor. Bazı yerde gidersiniz

köy kahvesine, “Gel şu tarlanı

göster de numune alalım” dersiniz,

adam yerinden kalkmaz, çayını

içer, “Şuradan git, şurayı dön, şu

köşede benim tarla var, oradan

sen alıver numuneyi” der. O ka-

dar da rahattır bazen köylümüz.

S

Erhan Öner

asla inanmıyordu. Ancak çiftçi, Toros uz-

manlarının kendisine önerdiği yöntemleri

deneyip bundan yarar sağladıkça, sorgula-

yıcı tavrı yavaş yavaş yerini derin bir güven

duygusuna bıraktı. Türkiye’deki tüm gübre

dağıtımının tek elden Zirai Donatım Kuru-

mu tarafından yapıldığı ve köylünün şu ya

da bu markayı tercih etme lüksüne sahip

olmadığı yıllarda bu güvenin belki fazla bir

anlamı yoktu. Ancak 1986 yılında gübre

sektörünün liberalleştirilip özel gübre üre-

ticilerinin kendi satış ve dağıtım örgütleri-

ni oluşturma hakkını kazanmasından son-

ra işte bu güven, Toros markasının hızla

yükselmesinde önemli bir rol oynayacaktı.

LİBERASYON VE GENİŞLEME

1986 yılı, Türkiye’deki gübre sektörü için

olduğu kadar, Toros açısından da önemli

bir dönüm noktasıydı. Bu yıla kadar tü-

müyle devletin elinde olan fiyat belirle-

me yetkisi ve dağıtım tekelinin 1 Temmuz

1986’da yürürlüğe giren bir kararname ile

kaldırılmasıyla, Toros büyük bir pazar-

lama ve dağıtım hamlesi gerçekleştirdi.

Esin Mete’ye göre bu karar, yıllardan beri

gübre sektörünün devlet kontrolü altında

büyüyemeyeceğini iddia eden Toros için

çok sürpriz sayılmazdı. Turgut Özal’ın

yönetiminde liberal ekonomi anlayışının

gün geçtikçe kök saldığı Türkiye’de, sıra-

nın günün birinde gübreye de geleceğini

bekleyen Toros yönetimi bu güne hazırlan-

maya çoktan başlamış, Türkiye’nin çeşitli

yerlerinde depo kurmaya elverişli araziler

için yer tespiti yaptırmıştı. Nitekim gübre

dağıtımının serbest bırakılmasından sonra

bu depolar hızla tamamlanacak, geniş bir

satış ve bayi ağı kurulacak, Toros marka-

sı ülkenin her noktasına ulaşacaktı. Erhan

Öner’e göre Toros’un atağa kalkıp diğer

gruplardan koptuğu yer burasıydı:

O tarihlerde Zirai Donatım Kurumu’nun

genel müdürü bizim görüşümüze hep

karşı çıkıyor, “Özel sektör öyle Kars’ın

Digor’unda, Edirne’nin Ayşekadın’ında

gübre satmaz, gider büyük şehirlerin et-

rafında satar” diyordu. Biz de özel sektör

olarak hep şunu söylüyorduk: “Siz yanlış

tanıyorsunuz özel sektörü, özel sektör sını-

rın ucuna kadar gider, gerekirse sınırı ge-

çer, öbür tarafta da bu malı satar.” Ama

kamu kuruluşları bir türlü ellerindeki bu

gücü bırakmak istemiyorlardı. Ve biz ser-

best pazarlamaya başladığımız zaman,

1986 yılının Temmuz ayında, gazetelere

bir dizi ilan verdik. Bunlardan bir tanesi,

biraz da o Zirai Donatım müdürünün id-

diasına cevaben, şöyle bir başlık taşıyor-

du: “Ayşekadın’dan Digor’a.” Altında da

bizim Türkiye çapındaki çalışmalarımız

anlatılıyordu. Ayşekadın bir istasyondur;

Zirai Donatım Kurumu, Doğu Bloku’ndan

ithal ettiği malı Ayşekadın’a getirirdi.

Digor ise Kars’ın en uç noktasıdır; aynı

zamanda Zirai Donatım Kurumu müdü-

rünün memleketidir. Onun için bizim ga-

zeteye verdiğimiz ilanlardan biri buydu.

1986 yılının ikinci yarısı, Toros Gübre için

büyük bir seferberlik halinde geçecekti.

Esin Mete’ye göre bugünkünden çok daha

küçük bir ekip, dolu dolu 24 saat çalışarak,

kısa zamanda büyük bir başarı elde ede-

Gidersiniz köy kahvesine, “Gel şu tarlanı göster de numune alalım”

dersiniz, adam yerinden kalkmaz, çayını içer, “Sen alıver numuneyi” der.