38
karar verdi. Öncelikle aklında ailesi, nişan-
lısı ve askerliği vardı. Ve elbette ki sonra ne
yapacağı. Dönüş için yine New York’a gel-
di. Bu kez Türk Denizcilik İşletmesi’nin bir
vapurunu buldu. Bu, eski şilepten bozma
bir yolcu gemisiydi. Ama gemiye bineceği
tarihte bir aksilik çıkıp sefer ertelendi. Ce-
binde hiç parası kalmamıştı ve birkaç gün
daha New York’ta geçinebilmek için acilen
iş bulması gerekiyordu. Hemen bir gazete
alıp ilanlara baktı. Gözüne bir ilan çarptı:
“Dondurma satıcısı aranıyor.” Beyaz bir
üniforma, bozuk paraları koymak için bir
kemer, elinde satış yapacağı bölgeyi göste-
ren bir plan ve önünde dondurma sandığı
olan üç tekerlekli bir bisiklet... Sandığın
içinde de kutu halinde dondurmalar ve ilk
kez Amerika’da gördüğü, sıkıştırılmış gaz-
dan yapılmış kuru buzlar. Gemi hazır olup
yola çıkıncaya kadar, Yüksek İnşaat Mü-
hendisi Nihat Gökyiğit, bisikletinin zilini
çala çala, sokak sokak dondurma sattı.
11
Türkiye’ye döndükten sonra beklemeden
hemen askerliğe başvurdu. İnşaat mühen-
disi olduğu için onu istihkâm sınıfına aldı-
lar ve altı aylık eğitimin ardından, askeri
yardım nedeniyle Türkiye’ye gönderilen
Amerikalı subaylara tercümanlık yapmakla
görevlendirdiler. O sıralarda Kore’ye asker
gönderme konusu gündeme gelmiş, De-
mokrat Parti hükümeti 22 Mayıs 1950’de
işbaşına geçtikten hemen sonra, NATO’ya
girişi kolaylaştıracağı düşüncesiyle Kore’de
Birleşmiş Milletler emrine asker vereceğini
açıklamıştı. Türkiye’den ilk Kore birliği 28
Eylül’de yola çıkmıştı. Birlik tümüyle Ame-
rikan silah ve teçhizatıyla donatılmış, söz
konusu birliğin istihkâm bölüğüne eğitim
sırasında tercümanlık yapma görevi de Ni-
hat Gökyiğit’e verilmişti. Kore’de bu bölük
en ön safta savaşa katılacak ve üç teğmen
ile yüzbaşı komutanını şehit verecekti.
Nihat Gökyiğit, askerlik hizmetinin bitme-
sine yakın bir süre istihkâm okulunda in-
şaat malzemeleri konusunda eğitmen ola-
rak da görev yaptı. Bu sırada, bir yandan
da askerlik sonrası için iş başvurularında
bulunuyor ve çeşitli firmalarla yazışıyordu.
Yazıştığı firmalar arasında Metcalfe-Ha-
milton & Grove adlı bir Amerikan konsor-
siyumu onunla yakından ilgilenmişti. Söz
konusu oluşum, yine Amerikan askeri yar-
dımı kapsamında Türkiye’de inşa edilecek
yedi havaalanından sorumluydu ve şanti-
yelerde görevlendirilecek Türk mühendis-
ler arıyordu. Böylece Nihat Gökyiğit, terhi-
sinin hemen ertesi günü kum, çakıl, asfalt,
karışım dizaynları yapmak üzere toprak
ve zemin mühendisi olarak bu firmada işe
başladı.
Firma önce Nihat Gökyiğit’i Ankara’da-
ki eğitim merkezinde bir kursa tabi tuttu.
Burası aynı zamanda toprak, asfalt, kum,
çakıl testlerinin yapıldığı bir laboratuvar-
dı. Kursun tamamlanmasından sonra onu
geçici olarak Balıkesir şantiyesine gönder-
diler. Firma taşeron kullanmıyor, inşaatı
doğrudan kendisi yapıyordu. Şantiye şefi,
“sanki inşaatta sert olunması gerekiyor-
muş gibi, duygusal olduğunu hiç belli et-
memeye çalışan” bir Amerikalıydı. Aslında
Nihat Gökyiğit doğrudan kontrol teşkilatı-