265
angaçal’da BP’ye yaptığımız iş
hakikaten bizim açımızdan çok büyük
bir tecrübeydi. Bu projede teknik
emniyet çok önemliydi. Nitekim tek-
nik emniyet konusunda Tekfen dünya
rekoru bir adam-saate ulaştı. Bunun
için de belli bir dönemde çok ilgi çek-
tik. Bir bakıma teknik emniyet kavra-
mının “kâbesi” gibi olduk. Haftada iki-
üç tane heyet gelmeden olmuyordu.
Bir gün dediler ki, “BP’nin en tepesin-
deki kişinin sağ kolu şantiyemizi gez-
meye geliyor. Aman hazırlıklı olun!”
Hemen alarm verildi sahaya, ilk önce
temizlik olsun; pırıl pırıl saha. Tamam!
Herkesin kafasında bareti, gözünde
gözlüğü, elinde eldiveni olsun; bunlar
zaten artık yerleşik şeyler. BP’nin 8
altın kuralı var, bunları ezberleyin;
herkes harıl harıl ezberledi ki, hafıza-
lar yenilensin. Bunlar basit kurallar
aslında. Mesela bir çukura mutlaka
merdivenle inilecek, etrafı bariyerle
çevrelenecek. Bunların hepsini biliyo-
ruz. Ara sıra kaçmıyor mu? Tabii ki
kaçıyor. Çünkü 3-4 bin kişiye ulaşmış
bir şantiyede, herkese polis koymanız
mümkün değil.
Sonunda adamlar geldi. Bizler sahaya
çıkmıyoruz yöneticiler olarak, çünkü
saha günlük rutinde nasıl çalışıyorsa
öyle çalışsın istiyorlar. Kapıdan baktım
çıkıyorlar. Saha anonsu yaptım telsiz-
le, “Gözlerinizi dört açın” diye. Bunlar
gezmişler, dolaşmışlar, sonunda dön-
düler. Ama bir gariplik var. Ne oldu?
Bizim çocuklar, “Ağabey, bildiğin gibi
değil, fena yakalandık!” “Niye yakalan-
dınız?” Sahadaki kontrol binasının
yanına bir elektrik direği konulacak,
direk için temel kazılmış. Temelin
yüksekliği 1,5 metre. Yani oraya mer-
divenle inilmesi lazım. O yüzden bıra-
kıyorlar ki, misafir gittikten sonra
içine girip klasik şantiye yöntemiyle
düzeltsinler. Bahsettiğimiz saha devasa
bir büyüklükte. Bir yerden başladın
mı, öbür tarafa gelmesi epey vakit
alıyor. Misafir böyle gezerken, bizim
işçilerden biri, bir an önce işi bitire-
yim diye tam çukura atlamışken bir
bakıyor, heyet geliyor. Çöküyor çuku-
run içine. Heyet geliyor, etrafı tarar-
ken orada çukuru görüyorlar. Diyor-
lar ki, “Bu çukur ne?” “Elektrik direği-
nin çukuru ama çalışma yok, kazdık,
öyle duruyor.” Etrafı da bantlanmış.
Tam o sırada bizim işçi, heyet oraya
bakarken, bunlar gitmiştir artık diye
çukurun içinden kafayı uzatıveriyor.
Orada çok fena yakalanmıştık. Tabii,
ondan sonra bütün eğitimler tekrar-
landı, insanlar tazeleme eğitimlerine
tabi tutuldu. Yapılan çok küçük bir
hata yol, su, elektrik olarak geri dönü-
yor. Onun için hatayı yapmamak en
iyisi.
S
Levent Kafkaslı
Belli bir dönemde çok ilgi çektik. Bir bakıma teknik
emniyet kavramının “kâbesi” gibi olduk.
azakistan’ın Kaşagan petrol
sahasındaki terminal inşaatında,
petrolün içindeki kükürtün ayrıştı-
rılmasında kullanılan dev rafineri
ünitesi vinçlerle yerine yerleştiril-
mek üzere hazırlanıyor (solda
üstte).
Tekfen’in Azerbaycan’daki operas-
yonlarında görev alan Gürbüz Alp
Kireç (sağda).
K
Hazar bölgesinde gerçekleştirilen projele-
rin parasal getirilerinin yanında Tekfen’e
kazandırdığı en önemli fayda, hiç kuşkusuz
çevre ve emniyet standartları bakımından
dünyanın önde gelen firmalarından biri ha-
line gelmesi ve bu alanda kazandığı başarı-
larla literatüre adını yazdırmasıydı. Tekfen
bu kazancını büyük oranda, bölgedeki en
önemli işvereni olan BP’nin özellikle em-
niyet konusundaki yüksek standartlarına
borçluydu. BP, 1997 yılında İngiltere’de-
ki bazı meslek birliklerinin öncülüğünde
oluşturulan ve dünya çapında petrol-gaz
sektöründe faaliyet gösteren İngiliz şirket-
lerindeki iş kazalarını yüzde 50 oranında
azaltmayı hedefleyen “Step Change in Sa-
fety” adlı bir girişimin üyesiydi. Bu hedefe
ulaşmak için oluşturulmuş olan standart-
lar, bir projenin başından sonunda kadar
izlenmesi gereken tüm emniyet kurallarını
içeriyor, ayrıca bu kuralların proje süre-
since harfi harfine uygulanmasını da sıkı
bir denetim yükümlülüğüne bağlıyordu.