269
de bölgelere ayrılarak, her bölgenin başı-
na deneyimli bir genel müdür yardımcısı
atandı. Dev ölçekli yabancı firmaların böl-
gesel yönetim modelini anımsatan bu ya-
pılanma, Tekfen’in de artık uluslararası öl-
çekte bir marka olduğunu ortaya koyuyor.
İşin en üzücü yanı ise, Erhan Öner’in artık
“iş bulmaktan” ümidini kestiğini söylediği
Türkiye’nin, ayrı bir bölge sorumlusuna
sahip olmaması:
Bugün şunu söyleyebilirim ki size, Tür-
kiye’deki işlerden sorumlu bir genel mü-
dür muavinimiz yok. Çünkü, Türkiye’de
iş kalmadı. Elimizde kalmış bir iki tane
otoyol işinin dışında başka bir iş yok.
Yüzde yüz bir Türk şirketiyiz, Türkiye’nin
bağrından çıktık, ama Türkiye’den so-
rumlu bir genel müdür muavinimiz yok.
Azerbaycan’dan var, Suudi Arabistan’dan
var, Kazakistan’dan var, ama Türkiye’den
maalesef yok.
Ben Türkiye’den artık büyük altyapı ya-
tırımları ya da büyük özel projeler bek-
lemiyorum. Olacak diğer projelere de,
bizden daha ucuz fiyat verebilecek başka
müteahhitler var. Biz artık sofistike, derin
mühendislik isteyen, ağır makine teçhizat
isteyen, yüksek iş tecrübesi isteyen işler-
de daha muvaffak olabiliriz. Örneğin bir
bina inşaatı ile bizim rekabet etmemiz
mümkün değil. Ya da binalardan müte-
şekkil bir fabrikanın inşaatında biz fazla
rekabetçi olamayız. Deniz terminalleri,
kara terminalleri, tank çiftlikleri, karma-
şık endüstriyel tesisler, işte bizim işimiz
bunlar. Bizim bu tip işleri yapmamız la-
zım.