18
Üniversitesi’nden doktorasını alan ve bilim
öğretmek için gelen Philip Ullyot ile Mü-
hendislik Fakültesi’ne atanan MIT mezu-
nu Robert Van Nice, bunlardan ikisiydi. Bu
iki isimden Ullyot sonraki yıllarda Boğaz’ın
hidrodinamiği konusunda öncü çalışmalar
yapacak, Van Nice ise Ayasofya’nın mima-
risi üzerine yaptığı araştırmaları ilerleterek
bu konuda mükemmel bir eser ortaya ko-
yacaktı.
Bu olumlu gelişmelere rağmen, aynı yıl
savaşın Balkanlar’ı da sarması ve Al-
man kuvvetlerinin Yunanistan’a girmesi,
okulda moralleri alt üst etti. Artık kimse,
Türkiye’nin savaşın dışında kalabileceği-
ne inanmıyor, yaşanan ümitsizlik mevcut
hocalar arasında önemli kopmalara yol
açıyordu. Örneğin Fizik, Elektrik ve Kimya
Bölümlerinin başkanları istifalarını vere-
rek ülkeden ayrıldılar. Matematik Bölümü
başkanı da orduya katılmak üzere ABD’ye
döndü. Okulda sadece iskelet bir kadro
kaldı. İstanbul’u terk etmeyenler, gidenle-
rin yerini doldurabilmek için insanüstü bir
çabayla işe sarıldılar.
Savaşın getirdiği zorluklardan biri de yok-
luklarla mücadeleydi. 1941 yılı Aralık ayın-
da kentte karartma tedbirleri uygulanmaya
başlamış, ayrıca sıkıyönetim ilan edilmişti.
Birçok madde piyasadan kalkmıştı. Benzin
ve gazyağı bulunmuyordu. Günlük tüketim
malzemelerinin çoğu karneye bağlanmıştı.
Kentte kömür bitmiş, havagazı dağıtımı
da belirli saatlerle sınırlandırılmıştı. Gaz
idaresi, dağıtımın tümüyle kesilebileceğini
duyurmuştu. Okul mutfağı gaz bulunmadı-
ğı için öğlenleri sıcak yemek vermeyi kes-
mişti. Ancak yönetim bu gelişmeleri tah-
min ettiği için önceden büyük miktarda yi-
yecek ve kömür stoku yapmış, hiç olmazsa
iaşenin ve ısınmanın devamını sağlamıştı.
Feyyaz Berker’in okulun yüksek bölümün-
de mühendislik öğrenimine başladığı 1942
yılında Robert Kolej, 985 öğrenciyle tari-
hinin en yüksek mevcudiyetine ulaşmıştı.
Öğretmen konusundaki büyük eksiklikler
ve ekonomik durumun günden güne daha
da kötüleşmesi yüzünden öğrenci ücret-
lerinde önemli artış yapılmasına rağmen
kayıtlarda bir azalma değil, tam tersine
artış olmuştu. Bu dönemde okula takviye
olarak gönderilen sekiz öğretmen arasında
üç tane de ABD ordusuna mensup yedek
istihkâm subayı vardı. Bu subaylar Mühen-
dislik Fakültesi’nde ders vereceklerdi. Yeni
gelen sivil öğretmenler arasında,
National
Geographic
dergisinin ünlü editör ve fo-
toğrafçısı Maynard Owen Williams’ın oğlu
George Wood Williams da bulunuyordu.
Kolejin mühendislik kısmında Feyyaz
Berker’in seçim yapabileceği üç bölüm al-
ternatifi vardı: Yol ve İnşaat Mühendisliği,
Elektrik Mühendisliği ve Makine Mühen-
disliği. O, bunlar arasından inşaat mühen-
eyyaz Berker’in ve Tekfen’in
diğer kurucularının lise çağlarında
olduğu II. Dünya Savaşı yılları,
ülkede zaten mevcut olan eko-
nomik sıkıntıların daha da arttığı
ve ağırlığını geniş halk kitleleri
üzerinde hissettirdiği yıllar olarak
hafızalarda yer etmiştir. Bu döne-
min öne çıkan iki simgesi, geceleri
şehirleri karalığa boğan karartma
tedbirleri ile ekmek karnesidir.
Askere alımlar nedeniyle tarımsal
üretimin büyük oranda düşmesi
üzerine 1942 yılında başlayan
karne uygulaması, buğday tüke-
timinin kontrol altına alınmasını
amaçlıyordu. Başlangıçta kişi
başına günde 375 gram ekmek
istihkakı yapılırken, bu miktar
sonraki aylarda 175 grama kadar
düşürülmüştü. Piyasada bulunma-
yan tek şey ekmek değildi. Bunun
yanı sıra pek çok gıda ve tüketim
maddesi de yoklara karışmıştı.
Kömür bulunamadığı için okul-
larda bile ısıtma sağlanamazken,
akaryakıt yokluğu yüzünden ula-
şım da yapılamaz hale gelmişti.
Savaş koşullarına uyum sağlamakta
zorlanan ülke yönetimi, savaş bo-
yunca üretim ve dağıtım sorunla-
rının yanı sıra karaborsa, istifçiilik,
yolsuzluk ve yüksek enflasyon gibi
sorunlarla da mücadele etmek
zorunda kalmış, ancak bu müca-
delede fazla başarılı olamamıştı.
Ekmek karnesi yılları
F