132
spanya’da siparişleri vere-
ceğiz; ben, Erhan Bey ve Necati
Bey, üçümüz beraberiz. Biz Erhan
Bey’le sabahtan akşama kadar
Foster Wheeler’ın bir odasında
oturuyoruz, akşama kadar orada
çalışıyoruz. İngilizce bilmeyen bir
sürü İspanyol, elevatör imalatçısı,
konveyör imalatçısı, elektrikçisi…
Bunlarla cebelleşiyoruz. Akşam
otele gidiyoruz, otelde de hiç
mübalağa etmiyorum, üç valiz var
evrak dolu. Akşam Erhan Bey’le
çalışıyoruz, ertesi sabaha hazır-
lık yapıyoruz. O salı günü tatildi
İspanya’da. Necati Bey dedi ki
“Sabah 7:30’da aşağıda toplanalım,
şu işleri bir konuşalım.” Biz de
“Peki” dedik, indik aşağıya. Daha
çok erken olduğu için kahvaltı
dahi etmemiştik. Patron da o gün
pek keyifli bir gününde değildi. Biz
Erhan Bey’le diyoruz ki “Teşvik
belgesi yine değişti, döviz yeni-
lendi, Türk lirası değer kaybetti.
Sermayeyi artırmak lazım teşvik
belgesinin geçerliliğini korumak
için. Bunları bunları sipariş ede-
ceğiz, ama kredi yetmiyor.” Tabii
para istedikçe patronun yüzü de-
ğişiyor. Sonunda, “Biz leblebi mi
sayıyoruz burada?” dedi, kapattı
defterleri, kızıp gitti. Ama bizim bir
suçumuz yoktu; o zaman hakika-
ten çok kötü zamanlardı Türkiye
için. O “leblebi mi sayıyorsunuz”
sözü bizim dilimize dolandı sonra.
Ne zaman bir sermaye artışı ihti-
yacı olsa, derdik ki gideceğiz şimdi
Necati Bey’e, “Kardeşim leblebi
mi sayıyoruz biz burada!” diyecek.
‹
Esin Mete
nıttık. Parayı verdiler ve kredi çalışmaya
başladı. Bu arada fiyat artışları yüzünden
1 milyon dolara daha ihtiyaç oldu, gene
İspanya’da export kredisini veren bir ku-
ruluştan 850 bin dolarını, Arap İspanyol
Bankası’ndan 150 bin dolarını temin ede-
rek işe devam ettik.
Kredinin bulunması fabrikanın inşasının
başlamasını sağladıysa da, problemler
bununla sona ermedi. Yüksek enflasyon
yatırım ihtiyacının sürekli büyümesine
yol açıyordu. 1970’li yılların ikinci yarısın-
da büyük artış gösteren enflasyon, politik
istikrarsızlığın da etkisiyle 1977-1978 yıl-
larında tavana vurmuştu. 8 Eylül 1977’de
Başbakan Demirel tarafından açıklanan
“ekonomik istikrar önlemleri paketi” ile,
fabrikanın inşasını doğrudan ilgilendiren
demir, çimento, elektrik ve akaryakıt gibi
ürünlere büyük zam yapılmıştı.
5 Ocak 1978’de göreve başlayan Ecevit
hükümeti döneminde de benzer sıkıntılar
devam etmiş, görülmemiş bir hayat paha-
lılığının yaşandığı 1978 yılında motorlu
araç, inşaat malzemesi ve petrol fiyatların-
da önemli artışlar meydana gelmişti. Mali-
yet artışı öyle bir düzeye ulaşmıştı ki, her
üç ayda bir yapılan hesaplamalarda, inşaat
hızla ilerlediği halde projenin bitmesi için
gereken para hep aynı çıkıyordu. Ayrıca
fizibiliteler devamlı değişiyor, her devalü-
asyonda teşvik belgesini yenilemek ve ser-
mayeyi artırmak gerekiyordu. Bu koşullar,
yatırımcılar için artık bıktırıcı bir hal alma-
ya başlamıştı.
Tüm kredi olanaklarının tıkandığı ve yeni
çözüm arayışlarının başladığı 1977 Hazi-
ran’ından, Toros Gübre’nin deneme üreti-
mine geçtiği 15 Ocak 1981 tarihine kadar 12
kez devalüe edilen Türk lirası, bu dönem-
de Amerikan doları karşısında 20 liradan
91 liraya gerilemiş, böylece yaklaşık 4,6
kat değer kaybetmişti. Aynı dönemde pa-
halılık olağanüstü ölçüde artmıştı. Necati
Akçağlılar’ın belirttiğine göre fabrikanın
Biz para istedikçe patronun yüzü değişiyor. Sonunda, “Biz leblebi
mi sayıyoruz burada?” dedi, kapattı defterleri, kızıp gitti.