Table of Contents Table of Contents
Previous Page  131 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 131 / 285 Next Page
Page Background

130

artık harekete geçmek, tarımda neler ya-

pılabileceğini görmek istiyorlardı. Ama her

şeyden önce yeni girişime bir isim bulmak

lazımdı. O ismi de tüm Akdeniz’i doğudan

batıya kat eden, böylece de bir bakıma he-

deflenen coğrafi bölgeyi kucaklayan Toros

Dağları verecekti.

TOROS GÜBRE İÇİN ZORLU

BİR BAŞLANGIÇ

Nihat Gökyiğit’e göre Toros Gübre için

inşa edilecek fabrika, her şeyden önce ta-

ahhüt grubu için önemli bir inşaat işiydi,

çünkü bu çapta iş bulmak her zaman ko-

lay olmuyordu. Daha önce yaptığı benzer

işler gruba belli bir tecrübe kazandırmıştı.

Şimdi gece gündüz fabrikayla ilgili pro-

jeler hazırlanıyor, fizibilite raporları dü-

zenleniyor, prosesler belirleniyor, gerekli

makineleri getirmek için yurtdışındaki

firmalarla temas kuruluyordu. Fabrikanın

prensip projeleri İngiltere’nin ikinci büyük

gübre üreticisi Fisons Ltd. ile yapılan bir

know-how

ve genel mühendislik anlaşma-

sı yoluyla Avrupa’dan alınmış, bütün detay

projeleri ise bir ekip kurularak Tekfen’in

kendi bünyesinde gerçekleştirilmişti. Böy-

lece Türkiye’de, gübre alanında devlet dı-

şında özel sektör olarak ilk kez Toros’ta bir

mühendislik nüvesi yaratılmıştı. Şartların

zorluğuna rağmen yurtdışı anlaşmaları

ağır aksak tamamlanmıştı. Taşıma ve pa-

ketleme sistemleri Hollanda’dan, amonyak

depolama sistemleri Fransa’dan, üretim

ünitelerinin ve yardımcı tesislerin makine

donanımı ise İngiltere’den gelecekti. Bun-

ların temini için gereken kredi, tedarikçi

firmalar tarafından sağlanacaktı. Artık

krediler onaylanmış, süreç işlemeye başla-

mış, tünelin ucundaki ışık görünmüştü.

Ancak işlerin yoluna girdiğinin düşünül-

düğü bir anda, 1977 Haziran’ında yapılan

milletvekili genel seçimleri ile doruk nok-

tasına ulaşan siyasi ve ekonomik kaos,

tüm çabaların sonuçsuz kalmasına yol açtı.

Seçim sonunda hiçbir partinin iktidarı tek

başına elde edebilecek sandalyeye sahip

olamaması yüzünden bir süre hükümet ku-

rulamadı. Sonunda kurulan koalisyon hü-

kümeti ise parti içi huzursuzluklar ve hizip

çatışmaları nedeniyle beş ay sonra görevi

bırakmak zorunda kaldı. Bu siyasi istik-

rarsızlık, gün geçtikçe kötüleşen ekonomik

şartları da iyice içinden çıkılmaz hale ge-

tirdi. Hemen her türlü mal tezgâh altına

girerken 8 Eylül’de cumhuriyet tarihinin

en ağır zam paketi açıklandı; 1978 başında

da Türk lirası devalüe edildi. Dönemin baş-

bakanı Süleyman Demirel’in tarihe geçen

ünlü “70 sente muhtacız” sözü ise, ülkenin

döviz durumunu ortaya koyuyordu.

Esin Mete’ye göre, o yıllara kadar Tekfen

İnşaat “her zaman kasasında nakit bulu-

nan, fazla para sıkıntısı çekmeyen, hali

vakti yerinde” bir müteahhit olduğu halde,

döviz yokluğu nedeniyle o ana dek yapılmış

olan tüm yurtdışı anlaşmaları iptal olmuş

ve seneler boyunca “tuğla üzerine tuğla ko-

nularak” gelinen nokta birden sıfırlanmış-

tı. Durum moral bozucuydu. Kimse kredi

vermeye yanaşmıyordu. Buna rağmen

Necati Akçağlılar’ın bitmek bilmez enerji-

siyle yeni olasılıklar araştırılmaya devam