Table of Contents Table of Contents
Previous Page  129 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 129 / 285 Next Page
Page Background

128

yalılarla bir konsorsiyum kurmuştuk. Bu

ihale 2-3 kez iptal oldu, biz alamadık. Bu

tabii büyük bir üzüntü yarattı şirketin

içinde; çok emek harcadık, çok şey öğren-

dik o teklifleri hazırlarken.

Tekfen’in gübre tesisleri konusunda edin-

diği bilgi ve tecrübeler, Gemlik’te yaşanan

hayal kırıklığının Necati Akçağlılar’da yol

açtığı kararlılıkla da birleşince, Tekfen

grubu 1970’lerin başında gübre alanına

girmeye karar vermiş ve uygun yatırım ko-

şullarını beklemeye başlamıştı.

Türkiye bu yıllarda tarımda modern girdi

kullanımının çığ gibi büyüdüğü bir dönemi

yaşıyordu. Verimi artırmaya yönelik kim-

yasal gübre, sulama, tarımsal ilaç ve ıslah

edilmiş tohum gibi girdilerin kullanımı,

1960’ların başında yok denecek kadar azdı.

Bu yıllara kadar tarımsal üretimdeki artış,

verimi yükseltmekten çok, atıl toprakların

tarıma kazandırılması yoluyla sağlanmıştı.

Ancak bu olanaklar tükenmeye başladık-

tan sonra gübre ve sulama önem kazanmış,

makineleşmenin de teşvik edilmesiyle mo-

dern tarımın gerekleri yerine getirilmeye

başlamıştı.

Kimyasal gübre üretimi de bu eğilime uy-

gun bir tablo çizmişti. İlk kez kamu sek-

törü tarafından 1953 yılında Azot Sanayii

T.A.Ş.’nin kurulmasıyla başlayan gübre

üretimi daha sonra tümüyle Tügsaş bünye-

sine alınırken, 1960’ların ikinci yarısından

itibaren bu sektör özel sermaye yatırımla-

rına da sahne olmuştu. Bu gelişmeler doğ-

rultusunda Türkiye’deki suni gübre kulla-

nımı 1950 yılındaki 42 bin tondan 1960’ta

107 bin tona yükselmiş, 1970 yılında ise 20

katından fazla bir büyüme göstererek 2,2

milyon tona ulaşmıştı. Bu artış, bu den-

li radikal olmasa bile 70’li yıllar boyunca

sürecek ve 1980’lerin başında 7,4 milyon

tona yükselecekti.

1

Tekfen’in yatırım yapmaya karar verdiği

yıllarda kimyasal gübre üretimi, devletin

teşvik uyguladığı alanlardan biriydi. Dev-

let Planlama Teşkilatı, biri Ege’de, diğeri

Akdeniz bölgesinde olmak üzere iki yeni

gübre fabrikasına ihtiyaç olduğunu belir-

lemişti. Tekfen bu bölge seçenekleri ara-

sında öncelikle Ege’ye yönelmişti. Girişimi

yerel işadamlarının katılımıyla bir ortaklık

halinde gerçekleştirmek üzere bazı temas-

lara başlanmış ve 1973 yılında Ege Gübre

Sanayii A.Ş. kurulmuştu. Ancak Erhan

Öner’e göre ilerleyen aylarda, bu girişimin

sonuç vermeyecek bir hata olduğu anlaşı-

lacaktı:

Biz Ege Bölgesi’nde faaliyete geçtik ve Ege

Gübre’yi kurduk. Bu bölgedeki diğer kuru-

luşları da yanımıza ortak almayı düşün-

dük. Yaşar Grubu o bölgede çok güçlüydü;

yüzde 25 hissemizi onlara, yüzde 25 his-

semizi de beşer puanlık parçalar halinde

İzmir’in önde gelen işadamlarına sattık.

Ege Gübre’yi kurup canlandıracak, mü-

teahhitliğini de biz yapacaktık. Fakat bir

hata yaptığımızı anladık. Biz Tekfen ola-

rak o zamana kadar projeleri hep tek ba-

şımıza alıp götürmüştük; fakat bu kadar

çok ortak olunca projeyi düşündüğümüz

gibi gerçekleştiremeyeceğimizi gördük.

Böylece buradan çıkıp fabrikayı başka

bir yerde kurma düşüncesi gündeme gel-

di. Daha fizibilite safhasında, yani inşaat

başlamamışken hisselerimizi sattık. Ama

bütün proses seçimlerini biz yapmış, pro-

jenin ilk adımlarını biz atmış, ilk görüş-

meleri biz yapmıştık.

Gelinen bu nokta, Tekfen’i doğal olarak

güneye yönlendirdi. Fabrikanın kurulacağı

yer için önce Silifke civarındaki bir arazi

değerlendirildi, ancak buradaki zemin uy-

gun bulunmadığı için hemen vazgeçildi.

Yapılan fizibilite çalışmaları, adres ola-

rak Ceyhan’ı gösteriyordu. Zaten kendisi

önemli bir tarım merkezi olan Çukurova,

bu yıllarda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni

tarıma açmak üzere yapılan büyük sulama

yatırımları nedeniyle daha da önem kazan-

mıştı.

Nihat Gökyiğit’e göre Güneydoğu Anado-

lu Projesi (GAP) nedeniyle Çukurova’da

karar kılmak fazla güç olmamıştı. Şirket

ortakları uzun zamandır gübre konusunu

kendi aralarında konuşuyorlardı. Şimdi

üneydoğu Anadolu Bölgesi’nin

kalkındırılması ve sosyal hayat

seviyesinin yükseltilmesi amac›yla

başlatılan GAP projesi, öncelikle

bölgedeki su kaynaklarının ıslah

edilerek geniş tarım alanlarının

kullanıma açılmasını hedefliyordu.

Bu dev proje çeşitli alanlardaki

yatırımcıların dikkatini bölgeye

çektiği gibi, Toros Gübre fabri-

kasının da Ceyhan’da kurulması

kararında etkili olmuştu. Tekfen,

sonraki yıllarda bölgede yatırım

yapmak üzere bir grup işadamı

tarafından oluşturulan GAP Hol-

ding girişiminde de yer alacaktı.

G