131
mbargo, döviz sıkıntısı derken
bizim kaç senede tuğla üzerine
tuğla koyarak geldiğimiz nokta
birden sıfırlandı; hiç kimse kre-
di vermez oldu ve proje birden
durdu. Burada Necati Bey’in bir
yönünü çok takdir etmek lazım; o
hiç yılmadan çabalarını sürdürme-
ye devam etti. Devamlı birilerini
bulmaya çalışıyordu. Bu projeyi
buralara kadar getirmişiz, bir fi-
nansman kaynağı bulsak da tamam-
lasak... Necati Bey’in Juda Azuelos
adında bir arkadaşı vardı, “Ben
size İspanya’dan kredi bulurum”
demiş. Biz o zaman gelene gidene
dosya hazırlıyoruz, fizibilitelerini
veriyoruz... Bu bizim için bayağı bir
iş yükü oluşturuyordu. İspanya’dan
birisi gelecek, bize kredi verecek!
“Yine bizim patronun hülyaların-
dan biri” diye düşündüm. Oturup
dosya hazırlayacağız, ama İspanya
kim, Türkiye’ye kredi vermek kim!
O kadar küçümsedim ki o zaman-
lar İspanya’yı. Neticede Jose Luis
Casteñada diye bir adam geldi ve
“Biz size kredi verebiliriz” dedi.
Benim inanasım gelmiyordu, ama
Necati Bey onu ağırlayıp işleri bağ-
ladı. Biz de dosyaları hazırladık ve
hakikaten rüyalarımız gerçek oldu.
A
Esin Mete
edildi. Bu çabalar sonunda semeresini
verdi ve İspanya’dan yeni bir kredi temin
edildi. Ancak krediyi veren Banco Exteri-
or, kredi karşılığında tüm ekipmanların
İspanya’dan temin edilmesini şart koşu-
yordu. Bu nedenle tüm süreç sil baştan
edilerek yeni firmalarla temasa geçildi. Son
duruma göre malzeme taşıma ve paketle-
me sistemleri Hollanda’dan, makine dona-
nımı ile amonyak tesisleri ise İspanya’dan
temin edilecekti. Ne var ki alınan kredi,
bu malzemelerin getirtilip fabrikanın ça-
lışır hale konması için gereken paranın
tamamını karşılamaya yetmiyordu. Ayrıca
Erhan Öner’e göre, kredinin harekete geç-
mesini sağlamak için gereken yüzde 15’lik
peşinatı bulup bir araya getirmek de pek
kolay olmayacaktı:
900 bin dolarlık bir imkânsızlıktan bah-
sediyoruz. İspanya’daki 6 milyon dolarlık
krediyi güç bela bulduk, fakat kredinin
yürürlüğe girmesi için yüzde 15’inin, yani
900 bin doların peşinat olarak ödenmesi
gerekiyordu. O zamanki Hazine’ye gittik,
“Kusura bakmayın, memlekette para yok,
siz gidip 900 bin doları da bulun” dedi-
ler. Biz tekrar İspanya’ya döndük, başka
bir çözüm olup olmadığını sorduk. Arap
İspanyol Bankası’na (AresBank) başvur-
mamızı önerdiler. Kalkıp oraya gittik,
Türkiye’de Arap Türk Bankası teminat
verirse bize bu parayı vereceklerini söy-
lediler. O zaman Arap Türk Bankası yeni
kurulmuştu. Olayı anlattık, kendimizi ta-
oros Gübre fabrikası için yer
seçiminde öncelikle Silifke yakınla-
rındaki bir arazi değerlendirilmiş,
ancak buradaki zemin uygun olma-
dığı için Ceyhan’daki mevcut arazi-
de karar kılınmıştı. Yanda, Haldun
Erktin (ortada) fabrikanın yapılaca-
ğı araziyi inceliyor.
Üstte, Toros Gübre’nin kurulması
için gereken kredinin temininde
önemli rol oynayan Jose Luis Cas-
teñada, Erhan Öner’le birlikte.
T
İspanya’dan birisi gelecek, bize kredi verecek! “Yine bizim
patronun hülyalarından biri” diye düşündüm.