103
tağı, işte bu gerçekle Kâmuran Sertel’in
önlerine getirdiği projeden etkilenmişler
ve bir ampul fabrikası kurma fikrine sıcak
bakmışlardı. Şimdi sıra bu düşünceyi ha-
yata geçirmekteydi. Artık güneş batacak,
Tekfen doğacaktı.
Şirketin merkezi Ankara’da olduğu hal-
de, fabrikanın İstanbul’da yapılmasına
karar verildi. 4. Levent’te, yol kenarında,
bugün Tekfen Tower’ın bulunduğu 10 dö-
nümlük arazi satın alındı. Levent, o gün-
lerde kentin en hızlı gelişen yerlerinden
biriydi. 1950-1960 yılları arasında Emlak
Kredi Bankası’nın gerçekleştirdiği konut
projesi semte canlılık kazandırmış, Men-
deres döneminde girişilen imar faaliyet-
leri sırasında genişletilen Maslak yolu da
sanayinin bu bölgeye kaymasına neden
olmuştu. Fabrikanın kurulması için seçilen
yerin merkezi olması, inşa edilen binanın
tepesine yerleştirilen dev ampulle birlikte
Tekfen’in bütün İstanbullularca tanınma-
sında kuşkusuz önemli bir rol oynayacaktı.
Fabrikanın finansmanı, o dönemde sanayi
yatırımlarına ucuz faizli kredi yoluyla des-
tek veren Sınai Kalkınma Bankası yoluyla
sağlandı. İnşa edilen fabrika, ön kısımdaki
dört katlı bir ofis binası ile, arkadaki üre-
tim kısımlarından oluşuyordu. Ortakların
amacı, inşaat şirketini de bu fabrikayla
beraber daha geniş imkânların söz konusu
olduğu İstanbul’a getirmekti. İnşaat 1964
yılında tamamlanıp fabrika çalışmaya baş-
ladığında, Tekfen İnşaat da İstanbul’a ta-
şınmış, binanın içinde kendisine ayrılan
yere yerleşmişti.
Fabrikada üretim 1964 Temmuz’unun or-
talarına doğru başladı ve ilk ampuller 26
Temmuz günü piyasaya sürüldü. Kredi
bulmak, fabrikayı inşa etmek, makineleri
temin edip çalışır hale getirmek işin bi-
rinci aşamasıydı. Şimdi sıra işin daha zor
kısmına, tanıtım ve dağıtım sorunlarının
çözümüne gelmişti. Feyyaz Berker’e göre,
karşılarında dev dünya markaları vardı ve
o dönemde kazandıkları en büyük başarı,
parasal kazançtan çok, Tekfen’in bu mar-
kalara karşı verdiği büyük mücadele sonu-
cunda yerli bir markayı pazara sokmasıydı.
O zaman bizim gözümüzde, dünyada üç
tane büyük ampul firması vardı: Philips,
Osramve General Electric. Amerika’nın en
büyüğü General Electric Türkiye’de fabri-
kayı kurmuş, arkasından Philips kurmuş
ve biz kurmuşuz. Osram ise Almanya’dan
getiriyordu ampulleri. Biz, dünyanın üç
büyük ampul fabrikasına karşı mücadele
gücünü gösterdik. “Güneş Batar, Tekfen
Doğar” sloganını kazandık. Benim için en
değerli şey budur.
günlerde Philips Türkiye’de
ampul işine girmemiş, üretimini
General Electric’te yaptırıyordu;
çünkü muayyen bir üretim hacmi-
ne geçmeden yaparsanız hiçbir he-
sap yoktur bu işte; işi oraya yaptı-
rıyor ve piyasada yer tutuyorlardı.
Bizim geleceğimizi onlar da duydu-
lar ve görüşmek istediler. Birkaç
büyük departman vardı Philips’te.
Ampul departmanının başındaki
adam geldi; camı nasıl yapacağımızı
sordu. Hallettiğimizi söyledik, nasıl
hallettiğimizi sordu. Paşabahçe ya-
pacaktı bize kavanozu. Finansmanı
sordular, biz onu da bulmuştuk.
Nitekim Sınai Kalkınma Bankası
vardı o zaman, sanayiye büyük
destek, kredi veriyorlardı ucuz
faizle. Onlara gittik, araştırdılar. İlk
sordukları, bunun kavanozunun ne
olacağıydı. Paşabahçe’ye yaptıraca-
ğımızı söyleyince, Paşabahçe’den
bir yazı getirmemizi istediler.
Paşabahçe yazıyı verdi, işi yapacak-
larına dair. Banka hangi makinenin
nereden, ne zaman geleceği gibi
ayrıntıları istiyordu. Neticede
o krediyi aldık ve işe başladık.
O
Nihat Gökyiğit
Banka hangi makinenin nereden, ne zaman geleceği gibi
ayrıntıları istiyordu. Neticede o krediyi aldık ve işe başladık.
ekfen ampul fabrikası İs-
tanbul Levent’te satın alınan 10
dönümlük bir arazi üzerinde
kurulmuş, fabrikanın finansma-
nı ise Sınai Kalkınma Bankası
yoluyla sağlanmıştı. Fabrikada
kullanılan donanımların çoğu Batı
Almanya’dan getirtilmişti. Fabrika
1964 ortalarında faaliyete geç-
miş ve ilk ampuller 26 Temmuz
tarihinde piyasaya sürülmüştü.
T