101
mı henüz karanlıktaydı ve daha yüz binler-
ce hane elektrik bekliyordu.
Ancak bu durum, son on yılda yapılan yatı-
rımların artık meyve vermeye başlaması ve
enerjinin 1960 sonrasında en öncelikli kal-
kınma konuları arasında ele alınması ne-
deniyle hızlı bir değişim sürecine girmişti.
Beş yıllık plan kapsamında elektrik üreti-
mine 5 milyar lira ayrılmasına ve başta Ke-
ban Barajı olmak üzere büyüklü küçüklü
15 hidroelektrik santrali inşa edilmesine
karar verilmişti. Böylece jeneratörle besle-
nen 530 şehir ve kasaba yeni inşa edilecek
santrallere bağlanacak, 300 kasaba ve 800
köy elektriğe kavuşacaktı.
5
Daha fazla kente, daha fazla köye elektrik
ulaştıkça ampule olan talebin de artaca-
ğını beklemek doğaldı. Ampul üretimi bu
bakımdan cazip bir yatırım alanı olarak
görünüyordu. Ama diğer yandan bu sek-
törde teknoloji, rekabet, malzeme temini
ve fiyatlar üzerindeki devlet kontrolü gibi
konulardan kaynaklanan ciddi sorunlar da
yok değildi. Nitekim Türkiye’de ampul üre-
timini ilk başlatan Vehbi Koç, bu sektörde
hayatta kalmanın hiç de kolay olmadığını
bizzat yaşayarak görmüştü.
Vehbi Koç, bir söyleşisinde,
“Sanayi hayatım 1948’de am-
pul fabrikası ile başlar” der.
Koç, kendi ifadesine göre
“memleket kalkınmasının
artık ithalatla yapılama-
yacağı kanaati oluşunca”
ilk olarak ampulle sana-
yiye girmiş, diğer üretim
alanlarına yayılması daha
sonra olmuştu.
6
Koç’un
üretimde ilk tercihini
ampulden yana kul-
lanmasında, hiç şüphesiz gelecekte
Türkiye’nin daha bol elektriğe kavuşaca-
ğı öngörüsü önemli rol oynamıştı. Ama
o da, tıpkı Nihat Gökyiğit gibi, 1946’da
Amerika’ya yaptığı 52 günlük gezi sıra-
sında elektriğin aydınlığına vurulmuş,
bu ziyareti sırasında General Electric’i
Türkiye’de ortak ampul fabrikası kurmaya
ikna etmişti.
Vehbi Koç’un döndükten sonra Gene-
ekfen’in ampul üretimine
girmesinde etkili olan en önemli
isim hiç kuşkusuz Kâmuran Ser-
tel idi. Feyyaz Berker ve Nihat
Gökyiğit’in Robert Kolej’den ar-
kadaşı olan Sertel, 1960’lı yıllarda
Türkiye’de elektrik üretimine
verilen öncelik nedeniyle ampule
olan ihtiyacın artacağını görmüş ve
bunun yatırım yapılması gereken
cazip bir alan olduğuna inanmıştı.
T
ral Electric ve İş Bankası ortaklığı ile
İstanbul’da, Topkapı dışında kurduğu fab-
rika 1 Haziran 1951’de faaliyete geçmişti.
Fabrikanın ilk etapta yılda 1,5 milyon adet
ampul üretmesi planlanmıştı. Gerektiği
takdirde bu miktar 6 milyona kadar çıka-
rılabilecekti ki, bu da o dönemdeki yıllık
tüketime eşitti. Cam kavanozlar şimdilik
yurtdışından ithal edilecekti. Gelecekte
kavanozlarla birlikte, fabri-
kanın buzdolabı, ütü ve
radyo gibi elektrikli ev
aletleri üretimine girmesi
de öngörülmüştü:
Bu fabrika müstakbel
Türk elektrik sanayiinin
doğuşu yolunda atılan ilk
adımı teşkil etmektedir.
Gene bu fabrika Türk ve
Amerikan hususi serma-
yesi, tekniği ve işçiliğinin
Türkiye’de ilk defa olarak
işbirliği yaptığı bir müessese
olarak kabul edilmektedir. Fabrika binası
çok mükemmel olarak inşa edilmiş, temiz
giyinmiş Türk kızlarının dikkatle çalışa-
rak ampulleri doldurmakta oldukları gö-
rülmüştür. Şimdilik boş ampul şişelerinin
Amerika’dan gelmesi daha ekonomik gö-
rülmüştür. İleride şişeler de burada yapı-
lacaktır.
7
Ancak fabrikanın ilk 6 aydaki icraatı hiç de