

98
yor. Bu arada bizim de üye oldu-
ğumuz beynelmilel bir gübre teşki-
latı var, IFA (International Fertili-
zer Industry Association - Ulusla-
rarası Gübre Sanayii Birliği) diye.
Ben orada toplantılarda tebliğ-
ler sunuyorum, Türkiye’deki sek-
törü anlatıyorum, aynı zaman-
da Türkiye’deki Gübre Üreticile-
ri Derneği’nin başkanlığını yapı-
yorum. Al-Nouri de aynı teşkilat-
ta, Ortadoğu’dan sorumlu baş-
kan yardımcısı. Ancak vakti do-
luyor, Budapeşte’de yerine birisini
önermesi lazım. O beni önermiş,
ama bunu bana son anda söyle-
di. Kongreye gittiğimde bunu bil-
miyordum. Otelde geldi, dedi ki
“Tebrik ederim!” “Ne oldu?” “Sen
Ortadoğu’dan sorumlu başkan
yardımcısı oldun.” Oturup sohbet
ediyoruz orada. Gene dert yandı,
Akdeniz Gübre’den. O kadar dert
yandı ki ben de ona esprili bir şe-
kilde, “Yahu sat kurtul şundan,”
dedim. “Kim alır ki?” dedi. Dedim,
“Biz alırız.” İnanamadı. Peçetenin
üstüne yardımcısının ismini yaz-
dı, “Bununla temasa geç,” dedi. Bu
olay 1989’un Mayıs ayında oldu,
yanılmıyorsam temmuz sonu,
ağustos başı ilk toplantımızı yap-
tık. Onu takip eden yılbaşında da
Akdeniz Gübre’yi aldık.
52
Toros’un PIC ve diğer küçük ortak-
larla hisse devri için yaptığı görüş-
meler gizlilik içinde yürütüldüğün-
den, bu durumun 24 Ocak 1990 ta-
rihinde Ankara’da yapılan genel ku-
rul toplantısında ortaya çıkması
tam anlamıyla bir sürpriz etkisi ya-
ratmıştı. Satış işlemleri henüz ger-
çekleşmediği için genel kurul top-
lantısına PIC de katılmış, ancak PIC
kendi hisselerinin Toros Gübre tara-
fından temsil edilmesini isteyince,
Toros’tan Erhan Öner, Esin Mete,
Cengiz Yaman; Şekerbank hisseleri-
ni temsilen de yine Toros’tan Hilmi
Güvenal yönetim kurulu üyelikleri-
ne getirilmişti.
53
Sonraki günlerde Toros Gübre ile
İGSAŞ arasında şirketin temsiline
ilişkin bir anlaşma yapılacak, buna
göre İGSAŞ Genel Müdürü Mehmet
Akdaş yönetim kurulu başkanlığı
görevinde kalırken, yönetim kuru-
lu başkan yardımcılığı ve murah-
has azalık görevini ise Toros Güb-
re Genel Müdürü Erhan Öner üstle-
necekti. Fabrikanın genel müdürlü-
ğüne ise daha önce Ceyhan’da gö-
rev yapan Mehmet Baykal getirile-
cekti.
54
Erhan Öner, bu gelişmelerin ardın-
dan basına verdiği bir demeçte,
Akdeniz Gübre’yi alma sebepleri-
nin “Toros Gübre’nin pazardaki ge-
nişlemesi nedeniyle giderek artan
ürün ihtiyacını karşılamak” oldu-
ğunu açıklıyor ve halen ithal edil-
mekte olan bazı ürünlerin bundan
böyle Akgübre’den temin edileceği-
ni söylüyordu.
55
Gerçekten de Akde-
niz Gübre, Toros’un ürün gamında
önemli bir açığı kapatan, tamamla-
yıcı bir özelliğe sahipti. Ceyhan’ın
ürettiği gübre “taban gübresi”ydi,
yani bitkiyi ekmeden önce toprağa
atılan gübreydi. Mersin’de üretilen
gübre ise “üst gübresi,” yani bitki
belirli bir büyüklüğe ulaştıktan son-
ra atılan gübreydi. Bu iki gübre çe-
şidi çiftçinin ihtiyacını büyük ölçü-
de karşıladığı gibi, satışların dönem-
selliği itibariyle de Toros’a bir sü-
reklilik kazandırıyordu. Ceyhan’ın
ürettiği gübre eylül-kasım arasında-
ki üç aylık dönemde talep görürken,
Mersin’in ürettiği gübre ocak-nisan