

104
yatları aşağıya çekmesine karşın
Türkiye’nin bu gibi ürünlere karşı
damping yasasını işletmemesi, Güb-
re Üreticileri Derneği Başkanı Erhan
Öner’e göre sektör için büyük bir
tehdit oluşturuyordu. Bütün Avrupa
ülkelerinin kendi sanayicisini dam-
pingli mallara karşı koruduğunu
söyleyen Erhan Öner, “Türkiye’deki
gübre sektörü Avrupa’daki gübre
sektörü ile her konuda olmasa bile
rekabet edebilecek bir sektör, ama
dampingli fiyatlarla mücadele etme-
miz mümkün değil,” diyordu.
6
Tüm bu sorunlar, Güngör Uras’a
göre, gübre üreticilerinin niçin sü-
rekli dertli olduğunu açıklıyordu.
Güngör Uras, gübre sektöründe ser-
best rekabet ortamının dışında işle-
yen mekanizmaların ne kadar bık-
kınlık verici olduğunu, şu sözlerle
dile getiriyordu:
Bundan yıllar önce bir dostum,
“Gübre üretimi konusuna ilgi duy-
duğunu” bana söylediğinde, bir ik-
tisatçı olarak, “Sakın haa... Sakın
haa... Bu işe girmeyin,” şeklinde
uyarıda bulunup sakıncalarını sı-
ralamıştım:
•
Hammaddenin tamamına ya-
kını, dövize bağlı girdi fiyatları
kontrolünüz dışında oluşacak.
•
Satış fiyatını devlet belirleye-
cek. Fiyat, kontrolünüz dışında
oluşacak.
•
Gübrenin parasını devlet vere-
cek. Parayı imkân oldukça tah-
sil edebileceksiniz.
Böyle bir işte, özel sektör olarak
ne yapılabilir ki!
Türkiye’de tarım kesiminde tüm fi-
yat politikaları birlikte ele alınıp,
yapısal değişim sağlanmadıkça,
gübre sektöründeki özel sektör fir-
malarının dertten kurtulmaları
mümkün değildir.
Yaşasalar da, “Buna yaşamak mı
denir?”
7
1990’ların başında Toros
Tüm olumsuz koşullara rağmen To-
ros Gübre 1990 yılı başında Akdeniz
Gübre’nin de katılmasıyla pazardaki
konumunu iyice güçlendirmiş, satış-
larda da 1986’dan beri devameden li-
derliğini daha da pekiştirmişti. Güb-
re Üreticileri Derneği’nin rakamları-
na göre Toros Gübre, 1991’in ilk ya-
rısında gübre satışı yapan kuruluş-
lar arasında %25’lik bir pazar payı-
na sahipti. Onu %20 ile Türkiye Zi-
rai Donatım Kurumu, %14 ile TÜG-
SAŞ ve %9 ile Türkiye Şeker Fabri-
kaları izliyordu.
8
Şirket, 1990 yılın-
da İSO’nun 500 Büyük Sanayi Ku-
ruluşu listesinde 31. sırada yer ala-
rak gübre sektöründe lider konuma
yükselmişti.
9
Toros’un Türkiye’deki
toplam gübre üretimindeki payı da
1991 yılında %22,3 seviyesinde ger-
çekleşmişti.
1986’daki liberasyondan sonra bayi
ve dağıtım ağının kurulmasına bü-
yük önem veren Toros, 1990’la-
rın başında satışlarının yaklaşık
%90’ını 500’ü aşan bayisi yoluyla
çiftçiye, %10’unu ise ihaleler yoluy-
la kooperatiflere ve Türkiye Şeker
Fabrikaları’na yapıyordu.
10
Satışla-
rın çok kısa sürede büyük bir artış
göstermesinde güçlü bayi teşkilatı
kadar, 1987’de inşa edilen bölgesel
depolar da etkin rol oynamıştı. Sa-
tış dönemlerinden önce bu depola-
ra ürün sevkıyatı başlıyor ve bu sa-
yede satış döneminde her çeşit güb-
re arzu edildiği anda üreticilere tes-
lim edilebiliyordu. Çok ileri görüş-
lü bir vizyonla kurulan bu yapı, Esin
Mete’ye göre, Toros’a farklılık ka-
zandıran en önemli özelliklerden
biriydi:
Bizim çok yakın zamana kadar
başka hiçbir rakibimizin satış teş-
kilatı yoktu. Herkes ihaleye mal
verirdi. Yani Tarım Kredi ihale-
ye çıkacak, herkes de ona mal ve-
recek. Biz ise derdik ki, “Biz iha-
leye ancak bayimize dağıttıktan
sonra kalanı veririz.” Çünkü biz