

106
çeklere uymayan popülist yaklaşım-
lar yüzünden nasıl iş yapamaz hale
geldiğinin bir özeti mahiyetindeydi.
1993 yılında ise Türkiye’de 5,5 mil-
yon tonla bütün zamanların en yük-
sek gübre tüketimi kaydedilmiş ve
Toros Gübre %30’un üzerinde bir
pazar payı elde etmişti. Ancak bu
olumlu tabloya rağmen zorunlu har-
camalar dışında hiçbir yeni yatırıma
girilmeyerek yatırım faaliyetleri için
çok ihtiyatlı bir politika izlenmesi,
mevcut konjonktürün Toros yöne-
timine fazla umut vermediğinin bir
göstergesiydi.
1994 raporu ise, Toros’un bir yıl ön-
ceki çekingenliğinin haklılığını or-
taya koyuyordu. Bir kriz yılı olan
ERHAN ÖNER
Tekfen Grup Şirketler Başkanı
ESİN METE
Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı
E.Ö.: 1994 krizinde hemen hemen bitme noktasına geldi şirket. O dönemde 9 ay-
lık sübvansiyon alacağımız vardı TL bazında. Ve de hükümet akşamdan sabaha
%100’den fazla bir devalüasyon yaptı. Diyelim 80-90 milyon dolar alacağınız varsa,
ertesi gün 40 milyon dolara inmişti.
E.M.: Hatırlıyorum, bizim 44 milyon dolar zararımız olmuştu bir gecede.
E.Ö.: Benim saçımın ilk beyazlaması o akşamdır. Onu hiç unutamıyorum. Akşam-
dan sabaha saçımın neredeyse üçte biri bembeyaz oldu. Söylerlerdi de inanmazdım.
Allah’tan bir sene sonra kendimizi toparlayabildik.
E.M.: O zamanlar hakikaten bunu yalnızca ikimiz ve finansa bakan arkadaşımız bili-
yordu. Üçümüz toplanıp, dışarıya hiç belli etmemeye çalışarak, çözüm arıyorduk. Er-
han Bey bir görev dağılımı yaptı, “Sen ihracata bak, bankaları bana bırak!” dedi. O dö-
nemde elimizdeki hammaddeleri nakde çevirmek için ihracat bağlantıları yaptık. Ama
hammadde 100 ise biz 95’e sattık nakde dönebilmek için. Ondan sonra, Zirai Donatım
Kurumu’nda kalmış, çiftçiye intikal etmemiş mallarımızı torba torba topladık depolar-
dan, hiç değilse kendimiz satalım da borcumuz azalsın diye.
E.Ö.: Tarım Bakanı’na gidip duruyorduk. Diyorduk ki “Biz paradan falan vazgeçtik, en
azından hammadde getirip üretime devam edebilmemiz için bize alacağımız tutarın-
da akreditif kredisi verin devlet bankalarından.” Çok uğraşmalarına rağmen çözüm
bulunamadı. Sonunda para pul oldu, öyle alındı.
1994’te Türkiye ekonomisi büyük
bir kasırgaya yakalanmış, yıl başın-
da 15 bin lira civarında olan dolar
kuru kısa sürede 38 bin liraya yük-
selmiş, enflasyon rekor seviyelere
ulaşmış, ekonomi bir yıl içinde %6
küçülürken kredi kaynakları kesi-
len sanayi kuruluşları ciddi miktar-
larda işçi çıkarmak zorunda kalmış-
lardı.
15
Bu kötü gidişe paralel olarak
gübre kullanımı da bir önceki yıla
göre %27 azalmış ve gübre üretimi
%35 oranında düşmüştü. Sektörde-
ki üretim kapasitesi kullanım oranı
%76’dan %50’ye gerilerken, bir bakı-
ma sektör durmuştu.
Beş yıllık bu kısa özet, gübre sektö-
rünün ne kadar riskli ve dış etkilere
açık bir sektör olduğunu açıkça gös-
teriyordu. Şirketin üç patronunun
imzasını taşıyan 1993 faaliyet rapo-
runda, o ana kadar Tarımsal Sanayi
Grubu için 250 milyon dolar yatırım
yapıldığı ve tüm zorluklara rağmen
sektöre olan inancın devam etti-
ği vurgulansa da, pazara damgasını
vuran koşullar nedeniyle “daha faz-
la riske girmemek için” gübre itha-
latının durdurulacağı ve satışların,
tamamen kendi üretiminden karşı-
lanmak üzere azaltılacağı belirtili-
yordu.
Öte taraftan Erhan Öner, yine aynı
yıl içinde
Dünya
gazetesine verdi-
ği bir demeçte, Toros’un yatırımları-
nı çok büyük oranda tamamladığını
ve “gübrede mevcut alanları geniş-
letmekten başka yapılabilecek bir
şey olmadığını” belirtiyordu. Öner’e
göre Toros’un en önemli özellikle-
rinden biri de, kurulduğu ilk gün-
den beri doğurgan bir şirket olma-
sı ve kendine sürekli yeni iş alanla-
rı yaratmasıydı. Şirketin dev cirola-
rına karşın her yıl küçük sayılabile-
cek kârlar elde etmesi, Erhan Öner’e
göre bazı sektörel sorunların yanın-
da, Toros’un sürekli yatırımla büyü-
me anlayışının bir sonucuydu.
16
Gübre alanında ulaşılan büyüklük,
pazar koşulları, sektörel kısıtlamalar
ve yüksek risk, en azından mevcut
koşullarda, gübre sektöründe de-
nizin sonuna gelindiğini ortaya ko-
yuyordu. Şartlar, bu alanda yeni bir
yatırım yapmaya fazla uygun değil-
di. Öte taraftan Toros, artık bir mar-
ka olarak Türkiye çapında tanını-
yor, çiftçiye güven telkin ediyordu.
Toros’un yıllardan beri kalite anlayı-
şından hiç ödün vermeden üretim
yapması ve müşteri odaklı bir yakla-
şımla çiftçiyi gübre kullanımı konu-
sunda bilinçlendirmeye çalışan bir
Toros’un en önemli özelliklerinden biri de,
ilk günden beri doğurgan bir şirket olması ve
sürekli yeni iş alanları yaratmasıydı.