Previous Page  87 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 87 / 162 Next Page
Page Background

87

NURETTİN HOROZ

Horoz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı

İşe yeni başladığımız dönemlerdeydi. İthal mal getirecekler, haritayı açmışlar,

“Trakya’ya malı nereye indirebiliriz?” diye bakmışlar. Bilgi de almışlar limanlardan.

Mal ortalama 30 bin tonluk gemilerle gelecek. Bakmışlar ki Trakya’da Tekirdağ Limanı

var, belediyenin. Ama bin tonluktan büyük gemi yanaşamıyor. Peki, Trakya’ya en ya-

kın nereye yanaşır? Haydarpaşa’ya yanaşır. Bize dediler ki “Gemi Haydarpaşa’ya ge-

lecek.” Şaşırdım. “Niçin Haydarpaşa?” dedim. Dediler ki “Trakya’nın malını oradan ve-

receğiz.” “Niye Haydarpaşa’dan vereceğiz?” “Başka liman yok ki,” dediler. “Sıkıntıyı

anladım,” dedim. “Haydarpaşa’ya evet, yanaşabiliriz. Ancak orada nakliyat koopera-

tifleri var. Bir işi 1 kuruşa yapacağımıza orada 3 kuruştan aşağıya yaptıramayız. İkin-

cisi, Trakya’ya uzak. Üçüncüsü, orası devlet limanı, istediğimiz sürati alamayız.” “Peki

ne yapacağız?” dediler. Ben dedim ki “Siz bu 30 bin tonluk gemiyi getirin. Tekirdağ

açıklarında tutalım. Biz malı oradan mavnalarla indirir, çok cüzi bir paraya mal ederiz.

Buradan da alır malı götürürüz. Bu bize belki onda bir fiyata mal olur.” “Olur mu? Na-

sıl olur?” dediler. “Bırakın nasıl olacağını, ben mesuliyeti alıyorum üzerime,” dedim.

“Bütün günahı benim boynuma.” Nitekim yaptık işi o şekilde.

Torba fabrikası satın alınıyor

Gübreleri paketlemekte kullanılan

polipropilen torbaların şirketin iç

imkânlarıyla üretilmesi ilk günden

beri gündemdeki bir konuydu. An-

cak yapılan fizibiliteler yeni bir te-

sis kurmanın ölçek itibariyle ekono-

mik olmadığını, torbaları piyasadan

temin etmenin daha hesaplı olduğu-

nu gösteriyordu. Ancak 1986 yılın-

da çıkan bir fırsat, Toros Gübre’nin

kendi torba fabrikasına sahip olma-

sını sağlayacaktı. Erhan Öner, “hız-

lı karar verme ve fırsatları değerlen-

dirme” anlayışının örneklerinden

biri olan bu süreci şöyle aktarıyor:

Romanya’dan ithalat yaparken

bir arkadaşımız vardı Fuat adın-

da, onların Türkiye temsilcisi, be-

nim de üniversiteden dönem ar-

kadaşım. Bir gün telefon etti,

“Adana’da pırıl pırıl bir torba fab-

rikası kurulmuş. İstiyorsan seni

götüreyim, gezdireyim,” dedi. Git-

tim, gördüm, hakikaten beğen-

dim. Mustafa Bey adında bir ye-

rel müteahhit, çok muhterem bir

zat. Esasen ilk başta boru fabrika-

sı kurmak üzere işe başlamış, son-

radan torba işine dönmüş. Kur-

muş fabrikayı, çalıştırıyor. Çok da

hoşuma gitti. Aradan 7-8 ay geç-

ti, gene Fuat bir gün telefon etti.

“Erhan,” dedi, “Senin gezdiğin fab-

rika satılık. İstiyorsan bir konuş,”

dedi. “Aa! Daha 7-8 ay oldu başla-

yalı, niye satılık?” Mustafa Bey’e

telefon ettim. Torba fabrikasının

hemen yanında bir çiftlik evi var,

orada yaşıyor. Beni de çok seviyor,

babam yaşımda bir adam. Gittim

Mustafa Bey’e, “Ne oldu? Niye sa-

tıyorsunuz?” “Sorma!” dedi, “Ben

dürüst bir adamım. Burada para

kazanamıyorum. Arkadaşlara so-

ruyorum, diyorlar ki ‘Biraz hurda

katacaksın içine, biraz gramajın-

dan çalacaksın.’ Ben bunca sene

dürüst çalıştım, böyle şeyleri ya-

pamam. Bir de borç filan sevmi-

yorum,” dedi. Bugünün parasıyla

1,2 milyon lira civarında bir bor-

Toros Gübre’nin sektöre

getirdiği yeniliklerden

biri de seyyar torbalama

makineleriydi. Bu makineler

şirkete dilediği dökme ürünü

dilediği limana getirme ve

orada torbalayarak dağıtım

yapma olanağı sağlıyordu

(solda).

1986 yılında Adana’da

polipropilen torba üreten

bir tesisin satın alınmasıyla

Toros Tarım kendi torba

ihtiyacını kendi bünyesinde

karşılamaya başladı

(sağda).