

45
konteyneri kurtarmaya çalışırken,
konteynerin dalgalarla gelip gövde-
sine çarpmasıyla batmıştı.
Oysa kurulacak olan torbalama tesi-
si o dönemde en çok ümit bağlanan
yatırımlardan biriydi. Türkiye’de
gübrenin tek alıcısı konumunda
olan Zirai Donatım Kurumu gübre-
yi paketlenmiş şekilde istediğinden,
genellikle dökme olarak alınan güb-
reler yurtdışında paketleniyordu.
Toros Gübre, üretim kapasitesinin
çok üstünde bir torbalama tesisi ya-
tırımı yaparak, Türkiye’de olmayan
bu hizmeti üçüncü şahıslara da pa-
zarlamayı hedefliyordu. Nihat Gök-
yiğit, bu hedefe yönelik çalışmaları
o dönemde
Dünya
gazetesine ver-
diği bir demeçte şöyle açıklıyordu:
Ziraat Bankası’nın yüzde 25 iştira-
kinin bulunduğu tesisimiz modern
teknoloji ile kuruldu. Fabrikanın
torbalama tesislerinde, Türkiye Zi-
rai Donatım Kurumu’nun ithal et-
tiği gübre torbalanarak yurda dö-
viz kazandırılacak. 630 bin ton
gübre torbalama kapasitesine sa-
hip ünitelerimizde, normal gübre
imalatımız dışında, yabancı gübre
ihracatçılarının Ortadoğu’ya gön-
dereceği dökme gübrelerini de tor-
balamayı planlıyoruz. Ayrıca Ak-
deniz kıyı şeridinde kurulan fabri-
kamızın ürünlerini yüklemede ko-
laylık getirmek amacıyla bir de is-
kele inşa etmekteyiz. Bu iskeleden,
kendi ürünlerimizden başka mal-
ların da ihracatını gerçekleştirme
yolunda çalışmalarımız var.
38
Torbalama tesisinin batması, Erhan
Öner’e göre iki bakımdan işe dar-
be vurmuştu. Bu gelişme, öncelikle
fabrikanın açılış tarihininin zorunlu
olarak ertelenmesini gerektirecek
ve finansal olarak şirkete öngörül-
memiş bir ek yük getirecekti. İkin-
ci olarak, torbalama tesisinin fabri-
kadan bağımsız şekilde fason üreti-
me başlaması mümkün iken, Toros
bu fırsattan mahrum kalmış olacak-
tı. Nitekim tam geminin battığı gün,
TOROS PROJESİ SIRASINDA BİRÇOK ŞANSSIZLIK
YAŞANDI. ANCAK İYİ NİYET, DÜRÜSTLÜK VE İŞİNİ
İYİ YAPMA AŞKI HER ZAMAN ÜSTÜN GELDİ.