Previous Page  43 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 43 / 162 Next Page
Page Background

43

da sel nedeniyle kapanınca, Mer-

sin üzerinden Ceyhan’a ulaşmak

20 saatlik bir işkenceye dönüşmüş-

tü.

34

Adana ile Ceyhan arası da “Mu-

rat 124’lerle” yaklaşık iki saatlik bir

yolculuk gerektiriyordu. Yol enge-

beli ve bozuktu. Ceyhan’dan şanti-

yeye BOTAŞ’ın içinden geçen daha

kestirme ve düzgün bir yol olmakla

birlikte, bu yolu kullanabilmek için

özel izin almak gerekiyordu.

Çalışanların çoğu Ceyhan’da ikamet

ediyor, şantiyeye servisle gelip gidi-

yordu. O günlerde şantiyede çalışan

Yusuf Bağdat’a göre ekibin “Tahtaka-

le” adını verdiği servis otobüsü unu-

tulmazlar arasındaydı:

O yıllar yokluk yılları idi. Ekip-

manlarımızın kısıtlı olmasına

rağmen herkes bir şekilde zoru ba-

şarmanın gayreti içindeydi. Hele

Tahtakale isimli bir servis aracı-

mız vardı, 1956 model, sivri bu-

runlu, kamyondan bozma bir sarı

kanarya. O tahtalar, bozuk yol-

larda kanaryadan bile daha gü-

zel öterdi. Şoförü Allahverdi’nin

yüzünün her tarafı sakallı, gözle-

rinin içinin hep kanlı olduğuna

bakmayın, onu Tekfen’de çalışıp

da tanımayan, sevmeyen bir kişi

çıkmaz. Dünya tatlısı bir insan.

35

Fakat bu zorluklar, Ülkü Tatlıdil’e

göre işin tuzu biberiydi. Zorluk de-

recesinin artması asla bıktırıcı bir

etki yaratmıyor, tam tersine ekibin

motivasyonunu biraz daha yükselti-

yordu. Tatlıdil’e göre bu “challenge”

ruhunu veren kişi ise bizzat Necati

Akçağlılar’ın kendisiydi:

Bütün zorluklara rağmen, her so-

runun üstesinden bıkmadan ge-

lebilmek büyük bir irade işi. Ve

Necati Bey bunu layıkıyla başar-

dı. Onun gerçekleştirmeyi hedef-

lediği bir şeyin hayata geçmeme-

si gibi bir opsiyon olamazdı. O he-

def konduysa, öyle ya da böyle, ne

pahasına olursa olsun gerçekleşti-

rilirdi.

36

RAŞİT İNCEER

Ceyhan Üretim Tesisi Torbalama Şefi

Biz buraya geldiğimiz zaman hanım ikinci oğlana hamileydi. Sancıları tuttu, fabri-

kayı aradık, dedik ki, “Bize bir araba bulun, doğum yapacak.” Yarım saat sonra kapı

çalındı, açtım, “Arabayı getirdik,” dediler. “Nerede?” “Karşıda duruyor.” Eskiden BMC

bir kamyon vardı, onu getirmişler. Ama onunla gitmedik tabii, bir arkadaşın arabası-

nı aldık gittik. O günlerde Ceyhan’ın ötesinden buraya ulaşmak çok zordu. Bir buçuk

saatte zor geliyorduk bazen Ceyhan’dan buraya. Vardiyalı çalışıyorduk. Gece yağmur

yağınca köprüler kapanırdı selden, orada öyle beklerdik. Lojman da yoktu 1986’ya

kadar. Mecburen Ceyhan’da oturuyorduk. Yollar çok bozuk olduğundan bazen oto-

büslerin camları kırılırdı yolda.

Toros şantiyesindeki olanaklar bugünle

karşılaştırılamayacak kadar mütavazı

idi. Donanım sınırlı, çalışma koşulları

zor, haberleşme ve ulaşım olanakları

ise son derece kısıtlıydı. Buna rağmen

motivasyon en üst düzeydeydi.