

35
İş yaparak dost kazanmak
Tekfen Grubu ile İspanyol finans çevreleri arasındaki ilişkile-
rin baş mimarı, hiç şüphesiz, İspanyol Sermaye Yatırım Malla-
rı Üreticileri Derneği’nin (Sercobe) eski yöneticilerinden Jose
Luis Castañeda idi. İspanyol şirketlerine yurtdışına yatırım malı
veya hizmet satmak üzere yeni iş fırsatları yaratmayı amaç-
layan bu dernek, Ceyhan fabrikasının inşası sırasında Tekfen
Grubu ile İspanyol iş çevreleri arasında önemli bir köprü ol-
muş, derneğin yöneticisi olan Jose Luis Castañeda ise bu köp-
rünün kurulmasında çok çaba harcamıştı.
Kredinin temin edilmesinde kilit rol oynayan ve Esin
Mete’nin, “Eğer o olmasaydı, Toros olmazdı” dediği Jose
Luis Castañeda, Sercobe ile Toros arasında 1977 yılında
başlayan tanışıklığı başlangıçta birçok soru işareti ve be-
lirsizlik içeren, ancak zaman içinde karşılıklı güven ve saygı
çerçevesinde şekillenerek candan bir dostluğa dönüşen bir
ilişki olarak tanımlıyordu:
1970’lerin son yıllarında Türkiye’nin içinde bulunduğu ekono-
mik ve sosyal zorluklar, Batı Avrupa’daki tedarikçi ve kredi
kuruluşlarının Türkiye’ye yeni krediler vermesinde ciddi zor-
luklara neden oluyordu. Tam o sıralarda İspanya, genç sana-
yisi ve turizm endüstrisinden sağlanan döviz fazlasına daya-
nan son derece aktif bir finans politikasıyla uluslararası pa-
zarlara girmeye başlamıştı.
O günkü şartlar altında, müzakerelerin başladığı sırada kar-
şılıklı bilgi eksikliğinden kaynaklanan şüpheciliğin üstesinden
gelebilmek için, iki tarafın yöneticileri de ciddi bir çaba gös-
termek zorundaydı. Çünkü bir tarafta Toros ve Türkiye’nin fi-
nansal güvenilirliğine, diğer tarafta ise bir dernek statüsünde
olan Sercobe aracılığıyla iletişim kurulan İspanyol sanayisinin
yeterliliğine dair şüpheler bulunuyordu.
Castañeda’ya göre bu şüphe, tarafların birbirini daha iyi ta-
nımasıyla giderek ortadan kalkmıştı. İstanbul ve Madrid’de
yapılan toplantılar, 3-4 hafta sonunda her iki tarafın da so-
rularına kesin yanıtlar almasını sağlamıştı. Castañeda’ya
göre bu süre içinde Sercobe, Toros’un son derece iyi plan-
lanmış bir projeye ve bu projeyi yapabilecek birikim ve kay-
naklara sahip olduğunu, ama daha önemlisi bu işi tamam-
lamaya kesinlikle kararlı olduğunu görmüştü. Bu kararlılık,
sorunların teker teker çözümlenmesinde açık ve net bir şe-
kilde ortaya çıkmıştı:
Ne çok sayıda ve ne büyük zorluklarla karşılaştığımızı tah-
min bile edemezsiniz. Bütün bu süreç bir sorunlar silsilesiy-
di aslında. Bir sorun çıkar, bir çözüm bulunur; bir başka sorun
çıkar, bir başka çözüm bulunur; bir başka sorun çıkar... Sa-
mimiyetle söylüyorum, iki tarafın bunca sorunun üstesinden
gelmek için gösterdiği çabadan sonra, benim bu işin iyi gide-
ceği yönünde hiçbir tereddütüm kalmamıştı.
Diğer taraftan o tarihlerde İspanya’nın bir sanayi ülkesi ola-
rak bilinmemesi, Toros tarafında da ihtiyaç duyduğu çö-
zümleri İspanya’da bulup bulamayacağı konusunda şüphe-
lere yol açmıştı. Ancak karşılıklı görüşmeler, bu konudaki
tereddütleri de ortadan kaldırmıştı.
Castañeda’ya göre karşılıklı güvenin oluşmasıyla elde edi-
len sağlam zemin, sözleşme maddelerinin tespit edilmesi,
kredilerin temini ve mühendislik firmalarıyla tedarikçilerin
bulunması gibi somut konularda ilerleme sağlandıkça daha
da güçlenmişti. Bu süreçte gerek Toros’un Türkiye’de ga-
rantör bankalarla müzakereleri, gerekse Sercobe’nin ihra-
cat kredi sigortasını onaylatması hiç kolay olmamıştı. Ancak
her iki taraf da üzerine düşen görevi eksiksiz yapınca, 1979
başında sözleşme aşamasına gelinmişti.
1981 yılında Ceyhan fabrikasının devreye girmesi,
Castañeda’ya göre –biraz da şansın yardım ettiği bu süreç-
te– her iki tarafın birbirine güvenmekle ne kadar doğru yap-
tığının kanıtıydı. Castañeda, bu deneyimin kendisi için öne-
mini ise şöyle özetliyordu:
Ben, kendi adıma, Toros’la olan münasebetimde yaşamımın
en büyük gayelerinden birinin en önemli deneyimini yaşadığı-
mı söyleyebilirim: “İş yaparak dost kazanmak.”
21