

34
yol ihracat bankası Banco Exterior
üzerinden bir kredi olanağı yaratıl-
mıştı. Ancak Banco Exterior, kre-
di karşılığında tüm ekipmanların
İspanya’dan temin edilmesini şart
koşuyordu. Bu nedenle daha önce
başka ülkelerdeki tedarikçi ve mü-
hendislik şirketleriyle kurulan iliş-
kiler İspanya’ya kaydırılacak, örne-
ğin projenin detay mühendisliği-
ni İngiltere’de Neil Dunford firması
yapacakken, bu hizmeti almak için
İspanya’da Foster Wheeler ile bir an-
laşma yapılacaktı.
Kullanılacak kredinin tutarı 6 mil-
yon dolardı. Bu miktar bugünün öl-
çeklerine göre oldukça küçük gibi
görünse de, o günün koşullarında
Toros Gübre’nin geleceği açısından
“tamam ya da devam” niteliğindey-
di. Ne var ki Banco Exterior, kredi-
yi serbest bırakmak için %15’ini pe-
şin ödeme olarak almak istiyordu.
Erhan Öner’e göre 6 milyon doların
%15’i olan 900 bin doları bulup yurt-
dışına göndermek bile ayrı bir prob-
lem olmuştu:
Bunun için Hazine’den izin al-
mamız lazımdı. O zaman yaban-
cı para kontrolleri çok sıkıydı. Bu-
günkü gibi döviz taşımanız müm-
kün değildi. Cebinizde 1 dolarla
yakalansanız hapse giriyordunuz.
Öyle bir dönem. Hazine’ye gittik,
“Bize 900 bin dolar lazım bu pro-
je için,” dedik. Onlar da dediler ki
“1 kuruş para yok. Gidin kendiniz
bulun.” Biz tekrar İspanya’ya git-
tik ve “Bize bu konuda da yardım-
cı olabilir misiniz?” dedik “Bura-
da yeni bir Arap-İspanyol bankası
açıldı. Çok faal bir banka. Onunla
görüşün,” dediler. Bankanın ismi
Aresbank, Banco Arabe Español.
Kalktık oraya gittik, “Böyle böy-
le, bize 900 bin dolar verebilir mi-
siniz?” dedik. Onlar da, “Veririz,
ama bizim Türkiye’de bir kardeş
bankamız var, Arap-Türk Banka-
sı. Oradan bir teminat mektubu
getirin,” dediler. Ben kalktım gel-
dim. Arap-Türk Bankası o zaman
Elmadağ’da bir apartman katın-
da. Toplam dört kişi. Libyalı bir
genel müdür, bir sekreter, bir ge-
nel sekreter ve bir de memur var.
Gittim, projeyi anlattım. Bir kitap-
çık sundum. Dedim ki, “İstiyorsa-
nız ortak olun, yahut da bize bir
teminat mektubu verin.” Onlar
ESİN METE
Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı
Finans açısından Türkiye’nin çok zor yıllarıydı. Hatırlıyorum, Ceyhan için 4-5 farklı fir-
madan teklif almıştık, hem prosesi, hem mühendisliğini yapsın diye. Bir tanesi diyelim
Almanya’dan, bir tanesi Fransa’dan, diğeri Norveç’ten. Ancak bunların hiçbiri ekipmanla-
rı satmak için dahi Türkiye’ye krediyi sigorta ettiremedi. Ettiremeyince bizim aldığımız her
şey hemen hemen sıfır oldu; bütün kaynaklarımız bir anda tükendi. Ona rağmen biz hep
çaba gösteriyoruz, oradan buradan bir imkân yaratabilir miyiz diye. Necati Bey’in Fransız
bir dostu vardı. Bir gün demiş ki, “Ben İspanya’yla çok iş yapıyorum. İspanya size kredi ve-
rebilecek durumda. Getireyim arkadaşımı, sizlerle tanıştırayım.” Ben o zaman düşündüm
ki “İspanya nere, bize kredi vermek nere! Olacak iş mi?” Ona rağmen Necati Bey, “Dos-
yayı, fizibilite raporlarını hazırlayın. Bugüne kadar ne yaptık, ne ettik hepsini hazırlayın,”
dedi. Sonunda İspanya’dan Jose Luis Castañeda diye bir arkadaş geldi. Ben hep içimden
düşünüyorum, “Bunlar hep Necati Bey’in hülyaları. O kadar hazırlandık, anlatacağız, hiç-
bir şey yapmadan çekip gidecekler, biz de bu kadar çalıştığımızla kalacağız,” diye. Çünkü
aklımın ucundan, kenarından geçmiyor ki İspanya bize kredi versin. Jose Luis bizi dinle-
di, dedi ki “Ben galiba bu işi yapabilirim.” İspanya’ya geri gitti. O sırada Türkiye’de hemen
her gün devalüasyon oluyor, fiyatlar artıyor. Kargaşa içinde bir dönem. Jose Luis gitti, gel-
di, dedi ki “Bu iş olacak. Ama önce ne kadar paraya ihtiyacınız var, gelip görüşmeniz la-
zım.” Biz İspanya’ya gittik, oturduk konuştuk. Gerçekten de 6 milyon doları İspanya’dan
temin edip yolumuza devam ettik.
da, “Biz ortak olmayalım. Daha
yeni kuruluyoruz. Burayı da pek
fazla tanımıyoruz. Ama size te-
minat veririz,” dediler. Biz böy-
lece 900 bin dolarlık teminatı al-
dık. Hazine’den de müsaademi-
zi aldık ve projeyi İspanya’da baş-
lattık. Arkadan maliyetlerde artış
olunca 1 milyon dolar daha gerek-
ti. Yine aynı iki kaynaktan, yani
%15’i Aresbank, bakiyesi Banco
Exterior’dan olmak üzere finans-
man temin edip projeye devam et-
tik.
20
Erhan
Öner’e
göre
Ceyhan
Fabrikası’na kredi bulmak için İs-
panyollarla kurulan temas daha son-
raki yıllarda derin bir güven ilişkisi-
ne dönüşecek ve Ceyhan fabrikası-
nın kapasite artırımı, Toros Termi-
nal inşası, Tüpraş Rafinerisi’nde ya-
pılan bazı işler, Ceyhan-Kırıkkale
Petrol Boru Hattı ve Samsun Gübre
Fabrikası’nın modernizasyonu gibi
yatırımların tamamı İspanyol kredi-
si ile gerçekleştirilecekti:
Biz bir proje bulduğumuz zaman
kalkıp gidiyorduk İspanya’ya. Ar-
tık bize itimatları o kadar artmış-
tı ki, getirdiğimiz projeye şöyle bir
bakıp finanse ediyorlardı. Ara-
mızda muazzam bir güven orta-
mı vardı.
İspanyol iş çevreleriyle kurulan bu
iyi ilişkiler, şirket işlerinin yanı sıra
iki ülke arasındaki ticari ve ekono-
mik işbirliği ortamının gelişmesi-
ne de önemli katkılar sağlayacak,
1989 yılında önce Necati Akçağlı-
lar, ardından 1990-98 yılları arasın-
da Erhan Öner, Dış Ekonomik İliş-
kiler Kurulu (DEİK) çatısı altında
faaliyet gösteren Türk-İspanyol İş
Konseyi’nin başkanı olarak iki ülke
arasındaki ticari ilişkilerin geliştiril-
mesine yönelik birçok önemli ça-
lışmaya öncülük edecekti. Erhan
Öner’in bu yöndeki çabaları, 2004
yılında İspanyol Kraliyet Nişanı ile
ödüllendirilmesine de vesile ola-
caktı.