Table of Contents Table of Contents
Previous Page  26 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 26 / 285 Next Page
Page Background

25

rosunda iş buldu. Berker, burada mühen-

dis olarak çalıştığı bir yıllık sürenin, kendi-

sine en az önceki işi kadar yarar sağladığını

ve büyük tecrübe kazandırdığını söylüyor:

Bugün bunu tavsiye ediyorum Ame-

rika’da okuyan gençlere. Diyorum ki

“Amerika’da kalın, bir sene çalışın. Bu

sizin için hayat boyu değerlendireceğiniz

bir tecrübe olacak.”

Feyyaz Berker 1949’da Türkiye’ye, aile-

sinin yaşadığı Ankara’ya döndü. Onun

Amerika’da olduğu süre içinde, Türki-

ye hem siyasi, hem ekonomik anlamda

birçok önemli gelişmeye sahne olmuştu.

Savaştan sonra baş gösteren Doğu-Batı

bloklaşması çerçevesinde Sovyetler Bir-

liği, Avrupa’nın orta, doğu ve güneydoğu

bölgesindeki birçok ülkeyi kendi şemsiyesi

altına almış, Sovyetler’in etki alanını da-

ha da genişletmesinden çekinen ABD ise

1947’de ünlü Truman Doktrini’ni açıklaya-

rak Sovyet baskısı altında bulunan Türkiye

ve Yunanistan’a büyük bir askeri yardım

yapacağını duyurmuştu.

Marshall Planı’nın uygulamaya konul-

duğu 1948-1952 yılları arasında Türkiye

ABD’den büyük miktarda yardım ve kre-

di aldı. Alınan yardımların bir kısmı araç

gereç ve silah olarak askeri amaçlarla kul-

lanılırken, önemli bir kısmı da yeni yatı-

rımların finansmanına ayrıldı. Böylece,

uzun yıllardır para bulunamadığı için bek-

letilen birçok altyapı yatırımının hayata

geçirilebilmesi mümkün hale geldi. Bu du-

rum, 1950’de yapılan seçimlerde ezici bir

üstünlükle iktidarı ele geçiren Demokrat

Parti’nin ve Başbakan Adnan Menderes’in

kalkınmış, her köşesi fabrikalarla, baraj-

larla, limanlarla, havaalanlarıyla donatıl-

mış Türkiye hayali için de büyük bir fırsat

oluşturacak, 1950’den sonra ülke büyük bir

şantiye görünümüne bürünecekti.

Bu ortam, elbette ki o yıllarda sayıları pek

de fazla olmayan mühendislere iş fırsatı,

müteahhitlere de büyük bir pazar yarata-

caktı. Türkiye’nin artan dış münasebetleri

nedeniyle dil bilen ve hele ki öğrenimi-

ni yurtdışında yapmış kadrolar özellikle

önem kazanacak ve büyük projelerin başı-

na getirilecekti.

Feyyaz Berker, 1949-1950 yılları arasında

Ankara’da yedek subay olarak askerliği-

ni tamamladıktan sonra Esenboğa Hava

Meydanı’nın inşaatında şantiye şefi olarak

çalışmaya başladı. O sıralarda hükümet,

1945 yılında Chicago’da imzalanan Sivil

Havacılık Anlaşması uyarınca İstanbul’da-

ki Yeşilköy Hava Meydanı’nı uluslararası

standartlara kavuşturmaya ve Ankara’ya

da sivil havaalanı olarak kullanılan Eti-

mesgut yerine yine uluslararası standartla-

ra uygun yeni bir hava meydanı yapmaya

karar vermişti. İnşaat 1954 yılında tamam-

lanacak ve Esenboğa Hava Meydanı 1956

yılında trafiğe açılacaktı.

Esenboğa Hava Meydanı’nın şantiye şefli-

ğini yaptım birkaç sene. İnşaatı Türk fir-

ması değil de bir yabancı firma yapıyordu.

Bir yabancı kontrol mühendisi vardı; işçi-

ye, makine mühendislerine yön veren kaba

saba bir adamdı ve çalışanlar çok içerlerdi

ona. Biz tabii İngilizce bildiğimizden ko-

nuşup yumuşatıyorduk, “Yahu, böyle şey

yapma. O işçi senin bildiğin işçilerden de-

ğil. Yarın sana kötülük yapar, fazla zorla-

ma” diye. Şunu çok iyi hatırlıyorum: Hava

meydanına gidiş geliş kar yağdığı zaman

mümkün olmazdı, yol kapanırdı. Ben bi-

zim kurduğumuz şirketten evvel 2-3 sene

orada çalıştım. O zamanki hangarları, çe-

lik konstrüksiyonları çok iyi hatırlıyorum.

Birkaç müteahhit çalışmıştı bu iş için; han-

gar müteahhidi, elektrik müteahhidi, pisti

yapan müteahhit ayrıydı.

Feyyaz Berker, Esenboğa’daki işler ta-

mamlanıp şantiye kapatıldıktan sonra

merkezde laboratuvar ve araştırma bö-

lümü başkanı olarak görevlendirildi. Söz

konusu laboratuvar, Bayındırlık Bakanlığı

bünyesinde yürütülen inşaat projeleri için

malzeme test ve analizleri yapmanın dışın-

da, müteahhitlere dağıtılan işlerin kalite

kontrolünü de gerçekleştiriyordu. Feyyaz

Berker’in o dönemde, bu alanda uzmanlaş-

mış belki de tek yer olan bu laboratuvarda

yapacağı çalışmalar ona önemli bir birikim

ve deneyim kazandıracak, ayrıca 1956 yı-

lında, çok benzer bir alanda çalışacak Fey-

yaz-Nihat Müşavir Danışmanlık (FN) şir-

ketini kurma konusunda da ilham kaynağı

olacaktı.