238
miş, bir sürü zahmet çekmiştik. Bunu söy-
lediğimizde, “Bakkalcılığın ehli mi olur?”
cevabını aldık. “Bu iş için siz Fransızlara
şu kadar bedel ödüyorsunuz, bakkal iş-
letmek için para mı ödenir? Bu resmen
kapitülasyondur” dendi. Sonuç itibariyle
hisselerimizi, belediyeye defter değeri üze-
rinden devrettik. Bunun ardından Belpri
ismi de “belediye-pazarlama” manasında
Belpa olarak değiştirildi.
Ahmet İpekçi’ye göre bu değişiklikler,
Fransızların kısa bir süre sonra ortaklıktan
çıkmak istemesine neden olacak ve Prisu-
nic hisselerinin tamamı 1991 yılı sonlarına
doğru Tekfen tarafından devralınacaktı.
Bundan iki sene sonra da İstanbul Büyük-
şehir Belediyesi, zarar ettiği gerekçesiyle
Belpa’nın kalan hisselerini 23,4 milyar
liraya Tekfen’in bir yan kuruluşu olan
TST’ye satacaktı.
1993 yılı, Tekfen’in perakendecilik alanın-
daki faaliyetleri bakımından kritik bir yıldı.
Bir yanda Akmerkez’le birlikte ilk Makro
şubesi faaliyete geçmiş, diğer yanda Belp-
ri, isim değiştirmiş ve hayli kan kaybetmiş
olarak gruba geri dönmüştü. Firmanın ku-
ruluşunda büyük emeği geçen ve yıllarca
yönetim kurulu başkanlığını yapmış olan
Ahmet İpekçi’ye göre tüm bu çalkantılar,
Belpri’nin Türkiye çapında bir hipermar-
ket olma şansına set çekmişti:
Belpri eğer kalsaydı, bugün Türkiye ça-
pında bir hipermarket olurdu şüphesiz;
çünkü o yıllarda Türkiye’de büyük ma-
ğaza kavramı yoktu ve Türkiye’yi hiper-
market konseptiyle ilk tanıştıran Belpri
olmuştu.
1990-93 yılları arasında Türkiye’deki pera-
kendecilik sektörü büyük bir gelişme gös-
termiş ve Belpa yarışın çok gerisinde kal-
mıştı. Az sayıdaki mağazası ile Türkiye’de
hayli eski bir geçmişi olan Migros 1990-
1991 yıllarında yeni MM ve MMM konsep-
tiyle Koç Grubu altında hızlı bir gelişme
sürecine girmiş, 1992’de FİBA Grubu ta-
rafından satın alınan Gima atağa kalkmış,
Fransız Carrefour firması da 1993 yılında
İçerenköy’deki ilk mağazasını açmıştı. Bu
rekabet karşısında Belpa, Tekfen’in bu
alandaki tecrübe eksikliği ve Fransızların
da dönmek istememesi nedeniyle çaresiz
kalmıştı.
Ahmet İpekçi’ye göre tam bu sıralarda
HMB şirketinin satın alınması nedeniyle
sık sık Almanya’ya gidip gelmeleri, Tekfen
için yeni bir açılım fırsatı doğuracaktı:
Murat Gigin’le beraber Almanya’ya git-
tiğimizde orada alışveriş merkezlerinin
içinde büyük mağazalar şeklinde yer alan
Bauhaus ve Praktiker gibi yapı marketler-
le sık sık karşılaşınca, Türkiye’de de böyle
bir yapı market ihtiyacı olduğunu düşün-
dük. Daha sonra Türkiye’ye döndük. O
sırada Belpa’yı yeniden faal duruma geti-
rebilmek için yaptığımız bütün çalışmalar
sonuçsuz kalmıştı; Fransızlar çağrımızı
kabul etmiyor, biz de işi bilmiyorduk. Ar-
tık Belpa’yı kapatma kararı aldığımız bir
sırada Götzen adlı firmadan, Belpa’nın