229
hükümetleri arasında yapılan anlaşmaya
göre Sovyet askerleri peyderpey geri çeki-
lecek, Alman hükümeti de bu askerlerin
barınmaları için Rusya’nın çeşitli yerlerin-
de uydukent projeleri gerçekleştirecekti.
Bu amaçla 44 adet askeri konut projesi ha-
zırlanmıştı. Söz konusu projelerden biri de
1993-1995 yılları arasında, HMB ve Tekfen
İnşaat ortaklığıyla Moskova’nın 1000 km
doğusunda, Ural bölgesindeki sanayi ken-
ti Samara’da gerçekleştirilecekti. Toplam
179,5 milyon dolar tutarındaki projede gö-
rev alan Aziz Çelik’e göre, üstlenilen işin ne
kadar zor olduğu, zaman geçtikçe daha iyi
anlaşılacaktı:
Görünüşte Çernoreçe Konut Projesi’nin
Tekfen’in diğer konut projelerinden bir
farkı yok gibiydi. Fakat fark daha sonra
ortaya çıktı. Yerel malzeme teminindeki
zorluklar, Rus taşeronların eski sistem-
den kalan alışkanlıklarla iş yapmaları ve
ağır Rus bürokrasisi, Tekfen’in projenin
başında yakalamak istediği hızlı tempoyu
engelledi.
8
Sözleşmesi 10 Şubat 1993 tarihinde im-
zalanan projenin 16 ay içerisinde tamam-
vrupa içindeki müteahhit-
lere baktığınız zaman, büyük
Alman firmaları Almanya’da para
kazanmıyor; üçüncü ülkelerde
kazanıyor, Almanya’daki operas-
yonunu finanse ediyor. Dolayısıyla
Almanya’da, daha doğrusu Batı
Avrupa’da bize pek pazar yok.
Çünkü ne kadar serbesti olduğu
söylenirse söylensin, oraya işçi
götürmek, orada işçi çalıştırmak
zor. Üçüncü memleketlerde ba-
şarılı olmamızın sebebi şartların
zor olması. Çünkü Türk işçiler zor
şartlara çok alışkın. Ayrıca Batı’ya
gittiğiniz zaman kalifiye eleman çok
pahalı; yenisinin gelmesini de bir
şekilde engelliyorlar. Yani bazen
bütün kapılar Türkiye’ye kapanı-
yor. Avrupa’da Türk firmalarının
müteahhitlik yapması çok zor.
A
Erhan Öner
lanması gerekiyordu. Bu nedenle Temmuz
1993’te proje kadrosu genişletildi ve inşaat
çalışmaları inanılmaz bir tempoya ulaştı.
Artık üç vardiya halinde çalışılıyor, vinç-
ler projektörlerle tepeden aydınlatma gö-
revi yapıyor, kum-çakıl-mıcır kamyonları
ve 150 km uzaktan çimento taşıyan silo-
buslar şantiye stok sahası önünde uzun
uzun kuyruklar oluşturuyor, yemekha-
nemiz gece çalışanlar için durmaksızın
yemek yapıyor, kumanya hazırlıyordu.
Artık insanlar 3 saat uyuyor, dinlendikten
sonra hemen işinin başına koşuyor, cu-
martesi pazar günleri bile çalışıp birçok-
ları 40 km yakınımızdaki Samara şehrine
ancak 3-4 ayda bir gidebiliyordu.
Bu tempo, 1993 yazı boyunca işlerin iyi bir
seviyeye getirilmesini sağladıysa da, eylül
ayıyla birlikte başlayan yağmurlar şanti-
yeyi bir çamur deryasına dönüştürmüştü.
İş makineleri sürekli çamura batıyor, mo-
bil vinçler bunları kurtarmaya çalışıyor-
du. Yağmurların hemen ardından müthiş
bir kış bastırmış ve yağmur suyunu iyice
emmiş olan toprak donmaya başlamıştı.
Artık kazı yapılacağı zaman kazma kürek
Bazen bütün kapılar Türkiye’ye kapanıyor. Avrupa’da
Türklerin müteahhitlik yapması çok zor.
ya da ekskavatör kullanılamıyor, toprağın
donmuş olan 1,5-2 metrelik üst tabakası
özel testereli iş makineleriyle kesiliyordu.
Dökülen betonun priz almasını sağlamak
için kalıplar brandalarla örtülüyor ve içine
sıcak hava üflenerek ortam sıcaklığının 0
dereceye kadar ısıtılmasına çalışılıyordu.
Derken havalar iyice soğumuş ve hava
sıcaklığı -41 dereceye kadar düşmüştü.
Termometreler donuyor, özel kıyafetler
olmadan dışarı adım dahi atılamıyordu.
İş makineleri durdurulduğu takdirde yeni-
den çalıştırılamadığı için motorları sabaha
kadar durmaksızın çalıştırılıyordu. Koşul-
lar, o güne kadar hiçbir soğuk iklim tecrü-
besi olmayan Tekfen çalışanları için şaşır-
tıcı ve aşırı derecede zorlayıcıydı. Ancak
HMB’nin uzun yıllar benzer coğrafyalarda
çalışmış olması, onların tecrübelerinden
geniş şekilde yararlanılmasını sağlamıştı:
Burada birçok tecrübeler kazandık, ya-
şamla mücadelenin en acımasız doğa
koşullarında nasıl yapıldığını öğrendik.
Ama öğrendiğimiz en önemli şey, kişinin
kapasitesini zorladığında neler yapabile-
ceğini görmemizdi.