

34
g
MUSTAFA ERÇİN (Boru Hattı Şantiye Şefi)
Zorlu coğrafyalar, unutulmaz anılar
Tekfen’deki görevine 1989 yılında Suudi Arabistan’da Taif
projesiyle başlayan Mustafa Erçin, o gündür bugündür Tekfen’in
hemen tüm yurtdışı şantiyelerinde çalışmış; ama hiç Türkiye’de
görev almamış. Bazı projelerin çok zor olduğunu ve hafızasın-
da derin izler bıraktığını söyleyen Erçin, bunlardan birinin de
Kazakistan’da yapılan Saztube-Yelemez-Aporni Ham Petrol
Boru Hattı olduğunu söylüyor:
Seyhun Bey’le beraber uçağa bindik İstanbul’dan. Zaten iki-
miz kardeş gibiydik. Daha binerken gittiğimize pişman olduk,
çünkü uçak çok eskiydi. “Bu uçar mı?” dedik kendi kendimize.
İçine bir girdik, ikili koltuklar, yarıya kadar balya dolu (o zaman-
lar bavul ticareti çok yaygındı). Neyse, sonunda uçak kalktı ama
ikimiz beraber dua ede ede gidiyoruz. Üstelik hava da çok kö-
tüydü. Önce Atyrau’ya indik, sonra Aktobe’ye geçtik. Aktobe’den
daha 14 saatlik bir yolculuk vardı Aporni’ye.
Aporni, 5 bin nüfusuyla, köyle kasaba arası küçük bir yer.
Bizim gelmemiz, bu kadar küçük bir yerde doğal olarak yadır-
gandı. Bir gün, önümüzü kestiler, “Ne işiniz var burada?” diye.
“Biz boru hattı yapmaya geldik,” diye açıkladık. “Kaç kişi çalı-
şacaksınız?” diye sordular. Söyledim, şu kadar. “En az o kadar
da bizden çalıştırmanızı istiyoruz,” dediler. Orası mahrumiyet
bölgesi olduğu için 15 gün çalışma 15 gün izin sistemi vardı. Bu
sayede yerel halktan iki katı adam aldık. Zaman içinde alıştık
birbirimize. Okullarına yardım ettik, hastanelerine Samara’dan
gelen eski buzdolaplarını verdik, yatak verdik. Ondan sonra bizi
iyice benimsediler. Hatta beni fahri hemşeri yaptılar.
Fransızca haberler
Bizim çok sevdiğimiz, Saadettin Ataselim diye bir ağabeyimiz
vardı. Kıdemli bir formen ağabeyimiz. Arabistan’da o zaman
Fransızca yayın da yapılıyordu. Bir gün gazinodayız. Fransızca
haberler var televizyonda. “Susun!” diye bağırdı bize, “Haberleri
dinleyeceğum.” Hepimiz sustuk. Ama Saadettin Dayı Türkçeden
başka dil bilmiyor. Pür dikkat televizyona bakıyor, haberleri din-
liyor. 10 dakika falan seyretti haberleri. Haberler bitince sorduk,
“Yahu Saadettin Dayı, hiçbirimiz Fransızca bilmiyoruz. Ne anla-
tıyor?” Dedi ki “Saddam demuş, ‘Hamınızı elduraceğum.
g
SEMİH ARAS (İNŞAAT FORMENİ)
İklimlere alışılıyor
Semih Aras, farklı ülkelere uyum göstermenin çok zor ol-
madığını, bunun için biraz çaba göstermenin yeterli olduğu-
nu söylüyor:
Ben 2006’dan beri Tekfen’deyim. Kazakistan’la başladım.
İlk yılımızda bazı zorluklar yaşadık, ama 5-6 yıllık bir proje
olduğu için herkes ısındı sonra oraya. Türk personel olarak,
işçilerimiz olsun, formenlerimiz olsun, mühendislerimiz ol-
sun, herkesi eşit gördüğümüz için Kazaklarla aylar geçtikçe
aramızda çok iyi bir ilişki oluştu. Benim Arapçam olduğu için
Fas olsun, Arabistan olsun, yabancılık çekmiyorum. İklimle-
re de alışılıyor. Burada Faslılar verdiğimiz işi hemen kavrı-
yor. Kültür düzeyi diğer ülkelere göre daha yüksek.
Ben kampta kalıyorum. Kampımız gayet iyi. Hiçbir sıkın-
tımız yok. Yemeklerimiz iyi, gezme şansımız da var burada.
Akşamları pinpon, futbol oynuyoruz. Spor tesislerimizde, bir
şantiyede olması gereken her şey var.
DOSYA