

29
masada oturmaktan, aynı şarkıyı dinlemekten müthiş keyif aldılar.
O etkileşimi gözlerinde gördük.
Esra Tüzgiray:
Benim bursiyerlerle ilgili bir şey geldi aklıma. Bursi-
yerlerin seçimini ben yapıyorum. Ciddi bir iletişim kurmak durumun-
dayım. Başlarında tam bir başöğretmen halindeyim. Son derece ciddi
geçiyor bu görüşmeler. “Bizimle iletişimde olmazsan, evraklarını za-
manında yollamazsan şöyle keseriz, böyle yaparız,” diye anlatıyorum.
Yine bir bursiyere 15 dakika boyunca konuştum, anlattım. “Farkında
mısın?” dedim. “Evet, farkındayım,” dedi. Sonunda “Bana bir sorun
var mı?” diye sordum. Genelde ödemelerle ilgili veya şartlarla ilgili so-
rular geliyor. O da “Var,” dedi, “Evli misiniz?” Şaşırdım tabii.
Dori Kiss Kalafat:
2008 yılında Cumhurbaşkanı, Katar’a resmi zi-
yarete gidiyor. Bizim de orada 2-3 projemiz yürüyor. Büyükelçi Mit-
hat Rende dedi ki “Madem TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da var,
bakanlar, heyetler… Ne güzel olurdu orkestranız da gelse ve bir kon-
ser verse.” Ümit Bey, Erhan Bey ve Nihat Bey “Tabii yaparız,” dediler.
Biz de kalktık, orkestrayla Katar’a gidiyoruz. Şefimiz malum, pipo-
yu çok sever. Pof pof piposunu içiyor. Uçağa binmeye 20 dakika var.
Birden pof’lamayı kesti ve yüzü aldan mora doğru değişti. Sonra bize
döndü ve “Bütün notalar evde kaldı,” dedi. 50 küsur kişi bineceğiz, gi-
deceğiz. Zaten 20 dakika sonra havalanıyoruz. Bütün notlar da onda.
“Peki” dedik, bindik uçağa. O tabii binmedi, doğruca eve gitti. Bu ara-
da Ümit Bey’e, Nihat Bey’e söylesek mi, söylemesek mi diye düşünü-
yoruz. “Efendim, orkestra var, nota yok.” Biz Katar’a indik, dedik ki
“Şefimiz burada değil.” “Nasıl burada değil!” “Notaları almaya gitti.”
Ümit Bey, “Özel uçak mı kaldırsak? Rezil olacağız! Cumhurbaşkanı
da geliyor,” diye dört dönüyor. Neyse tarifeli başka bir seferle, Dubai
üzerinden şefimizi konsere yetiştirdik.
Özlem Gündoğdu:
Bende iki anı var. Birincisi kıdem ödül töreniyle
alakalı. Ben kıdem ödül törenlerinin sunucusuyum. Bundan iki, üç sene
önce Adana’ya gittik. Anons yaparken önce isimleri, arkasından da şir-
keti okuyorum. Sırf Toros Tarım değil, Hishtil var, Torba Fabrikası var,
Mersin İşletmesi var veya Tekfen İnşaat’tan Ceyhan Çelik var, Merkez
var falan. O sene Toros Tarım Torba Fabrikası’ndan çok fazla arkadaşı-
mız ödül aldı. Bütün yönetim de ayakta dizilmiş. Ahmet Mehmetoğlu...
Toros Tarım Torba Fabrikası... Ayşe Fatma... Toros Tarım Torba Fabri-
kası… Bu bir yerden sonra öyle bir hale geldi ki, ben anonsu yaparken,
“Tottottottorum,” gibi bir şey söyledim. Sonra da gülmeye başladım.
Sağolsun Esin Hanım’ın da çok hoşuna gitti. Herkes beni teşvik etsin
diye alkışlamaya başladı. İkinci bir anım daha var. 50. yıl törenleri fark-
lı coğrafyalarda gerçekleştirildiği için, o törenleri mevcut koşullar da
belli oranda etkiliyordu. Mesela Fas’ta iki tören yaptık. Bir tanesi Tan-
ca şantiyesinde. O zaman otoyol işimiz vardı. Tören günü bir yağmur
yağmaya başladı, ama yağmuru kelimelerle anlatamam. Gök yere indi.
Biz şantiye alanına gayet güzel, Fas usulü bir çadır kurarız diye düşü-
nüyorduk, yerel çalışanlarımızı da onore etmek için. Fas çadırları, yerde
halılar olacak, onların özel sanatçıları müzikler yapacak diye bir orga-
nizasyon hayal ettik. Ama yağmurla birlikte her yer çamur içinde kal-
dı. Bir rezillik ki kelimelerle anlatamam. Öyle böyle bir yağmur değil!
Oranın da sunucusu benim. Normal şartlarda gideceğim, otelime dö-
neceğim, üstümü değiştireceğim, geceye yakışır şık bir kıyafetle orada
yer alacağım diye planlıyordum. Yapamadım. Zaten ortamı zor kurduk.
Bizim bütün teknik ekip, mü-
hendislik devreye girdi nasıl çö-
zeriz diye. Zor bela o çadırı oraya
tutturduk. Ben de üzerimde kot
ceketle, önce durumu anlatıp
özür diledim, sonra da anonslara
başladım.
DidemAk:
Her organizasyonda
bir şeyler muhakkak oluyor. En
son hatırladığım, Kemer Şube
açılışından iki gün önce fırtına
patladı. Felaketti. Şube açılış-
larına bizim üst yönetim katı-
lıyor. Onlar da çok keyif alarak
katılıyor tabii böyle etkinlikle-
re. Burada hava bozmaya baş-
lamışken, sonbaharda Kemer’e
gitmek tabii keyifli bir şey. Ama
fırtına kopunca endişeler arttı,
birkaç kez “Kokteyl iptal mi, devam mı?” kararı sorgulandı. Zorunlu
olarak uçuş zamanlamalarıyla da oynamak durumunda kaldık. Ama
neticede açılışı yaptık ve sorunsuz geçti o gün. Kurumsal İletişim
Bölümü’nü temsilen Feyza kokteyle katıldı, ben daha şanslıydım.
DİDEM AK
Eurobank Tekfen Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı