

Sığır gübresinin mikro element kapsamları mg/kg olarak (kuru maddede) Mangan : 217, Bor: 17, Bakır: 1o, Çinko: 82, Molibden: 0.7, Kobalt: 1.0 değerleri civarındadır.
2.2.6. Toprağın Katyon Değişim Kapasitesi (KDK)
Toprakta besin maddelerini tutma özelliğine sahip başlıca iki unsur bulunmaktadır. Birincisi topraktaki kil ve diğeri ise organik madde (hümüs) dir.Bunların yanında toprağın pH
değerine bağlı olarak demir hidroksit Fe(OH)3 ve alüminyum hidroksit Al(OH)3 te belirli düzeyde besin maddesi tutma niteliğindedir.Toprağın besin maddesi tutma kapasitesi
topraktaki % kil miktarının yanında kilin cinsine (tek tabakalı, iki ve üç tabakalı oluşuna) bağlıdır. Tek tabakalı kil minerallerinden Kaolen grubu kil minerallerinin KDK 10 me/100
gr kil, iki tabakalı kil minerallerinden İllit’in KDK sı 20-30 me/100 gr kil ve Montmorillonit kil mineralinin KDK sı ise 50-150 me/100 gr kil arsında değişmektedir.Toprakta hangi kil
minerali hakim durumda ise ve % kil miktarına göre toprağın KDK sı değişebilmektedir.Kil minerallerin farklı tabaka yapısına sahip olmaların besin elementlerinin farklı
konumlarda kil tarafından tutulduğunu ortaya koymaktadır.Kaolen grubu kil mineralleri sade ve dış yüzeyleri ile besin maddesi tutarken, iki ve üç tabakalı kil mineralleri tabakalar
arasında, kırılma noktalarında meydana gelen köşe içlerinde de besin maddesi tutabilirler.Besin maddelerinin tutulmaları kil minerallerinin sahip olduğu elektriksel yük(-)
sayesinde olmaktadır.
Toprakta bulunan organik madde (hümik asitler) kil minerallerine oranla toprakta daha fazla miktarlarda besin maddesi tutma özelliğine sahiptirler. Bir toprakta organik madde ne
kadar yüksek ise o toprağın besin maddesi tutma özelliği o kadar iyi demektir. Toprağa ilave edilen organik gübreler mikrobiyolojik faaliyet sonucu ayrışarak toprakta devamlı
olarak kalabilecek olan hümik asitleri meydana getirir.Kil minerallerinde olduğu gibi hümik asitlerin de elektriksel yüke sahip olmaları nedeni ile toprağa ilave edilen besin
maddeleri toprağın derinliklerine yıkanmadan hümüs maddeleri tarafından tutulurlar. Hümik asitlerin katyon değişim kapasiteleri 300-800 me/100g hümüs arasında
değişmektedir. Organik medenin ayrışması sonucu toprakta hümik asit miktarı fulvik aside oranla daha fazla ise toprağın besin maddesi tutma özelliği daha iyi demektir. Diğer bir
husus ise kil mineralinin tutmuş olduğu besin maddesinin kil tarafından tutulma gücü ile hümüs tarafından tutulma gücü arasında fark vardır. Hümüs maddeleri besin maddeleri
fazla miktarda tutmalarına rağmen daha zayıf bir elektriksel güçle tutmaları nedeni ile bitkilere daha kolay bu besinleri verirler. Diğer bir ifade ile bitkiler hümüs maddesi
tarafından tutulmuş bitki besinlerini daha kolay alırlar.
Toprağın KDK nın bilinmesi ile o toprağa verilebilecek maksimum gübre miktarı hakkında bilgi sahibi oluruz. Diğer bir ifade ile bir toprağın inorganik (kil) ve organik (hümüs)
katyon değişim kapasitelerinin yüksekliği toprağın verimliliği bakımından büyük önem taşımaktadır.
2.2.7. Bitki Besin Maddeleri ve Aralarındaki İlişkiler
Tüm bitkilerde olduğu gibi asmanın bünyesinde organik maddeyi meydana getiren karbon (C), hidrojen(H) ve oksijen (O) en çok bulunmaktadır. Fotosentez olayı sonucunda
meydana gelen organik bileşiklere bağlı olarak ve serbest iyon halinde azot (N), fosfor (P), kükürt (S) ve Mağnezyum (Mg) elementleri de bulunmaktadır. Bu elementlere ilave
olarak organik maddenin yapısına bağlı olmadan bulunan elementler ise Potasyum(K), kalsiyum (Ca), Sodyum (Na),Silisyum (Si), demir (Fe),mangan (Mn),çinko (Zn),bakır
(Cu),bor (B),molibden(Mo), kobalt(Co), klor (Cl), alüminyum (Al)
bulunmaktadır.Bugün için bitki bünyesinde tam olrak fonksiyonlarının ne olduğu bilinmeyen nikel (Ni), selenyum
(Se) gibi elementlerde bitki bünyesinde bulunmaktadır. Yapılan bitki analizlerinde bitki bünyesinde 64 kadar elementin varlığı tespit edilebilmiştir.
Bitki besin elementlerinden özellikle azot ,fosfor ve potasyumun ürün miktarı ve kalitesi üzerine en büyük etkileri bulunmaktadır.Bunların yanında kalsiyum, kükürt ve
mikroelementlerin de ürün miktarı ve kaliteyi etkileri vardır. Bitkilerin bünyesinde bulunan ve işlevleri tam olarak belirlenmiş elementlerin toprakta bulunuş form ve miktarları
bitkilerin beslenmesi bakımından büyük önem
taşımaktadır.Buelementlerin bitki kökleri tarafından alınması üzerine buraya kadar verilen toprak verimliliği ile ilgili özelliklerin
yanında bu elementler ve element çiftleri arasında da ilişkiler (olumlu=sinergitik, olumsuz=antagonistik) bitki beslenmesi bakımından dikkate alınarak gübre tavsiyelerinde
bulunmak gerekir.Özellikle verim ve kalite bakımından toprakta bulunan besin elementlerinin zıt ilişkileri verim ve kaliteyi önemli derecede
etkilemektedir.Builişkilere katyonlar
arasında olabildiği gibi anyonlar arasında da zıt ilişkiler bulunmaktadır.Aynı zamanda özellikle mikroelementler ile anyon halinde alınan fosfor arasındaki ilişkiler bitki beslenmesi
bakımından
önemlidir.Buzıt ilişkiler sadece topraktan alınım miktarları üzerine olmayıp bitki tarafından alındıktan sonra da bitki bünyesinde de zıt ilişkiler etkisi görülmektedir. Bu
ilişkilere örnek olarak, fosfor ile demir, fosfor ile çinko, fosfor ile kalsiyum, potasyum ile magnezyum, potasyum ile kalsiyum, potasyum ile sodyum , kalsiyum ile çinko, kalsiyum
ile demir ve bazı durumlarda da Ca +Mg ile K arasında zıt ilişkiler önem taşımaktadır.
Bağcılıkta toprakta fazla miktarda kirecin bulunması toprağın pH değerini yükseltmekle kalmayıp toprakta fazla miktarda kalsiyum ve bikarbonat (HCO3) bulunmasına neden olur
ve bunun sonucu olarak özellikle fosforun ve demirin alınmasında büyük problem yaşanarak çoğu bağlarda gördüğümüz demir kloroz(genç yaprakların sararması) ortaya çıkar.
Bu durum özellikle yağışı fazla olan yıllarda daha belirgin olarak görülür.Besin elementleri arasındaki zıt ilişkiler nedeni ile bitkilerin yapraklarında besin elementi noksanlık
belirtileri görülebilmektedir.Toprak analizleri sonucunda sadece bitki besin elementi miktarının tayini yeterli gelmeyip, özellikle toprak alkali elementleri dediğimiz K,Na,Ca ve Mg