87
ATO, başından beri esas
olarak bir askeri ittifak olmakla
birlikte, 1950’lerin ikinci yarısında
ekonomik işbirliğinin önemli bir
soğuk savaş unsuru olduğunun
anlaşılmasından sonra aynı zaman-
da bu yönde bir özellik kazanmış
ve müttefikler arasındaki ekono-
mik işbirliğini destekleyen bir yapı
haline gelmişti. Böylece NATO
üyeleri kendi aralarında müşte-
rek menfaat alanları oluşturmaya
başlamışlar, hatta 1957 yılında
ittifakın ortak çıkarlarıyla ilgili
ekonomik konuları incelemek ve
raporlar hazırlamakla görevli bir
komite kurmuşlardı. Bu paralelde
NATO’nun iki fakir ülkesi, Yuna-
nistan ve Türkiye’nin uzun vadeli
kalkınma gayretlerini hızlandırma
yönünde bir görüş belirmiş ve bu
iki ülkeye askeri yatırımlar dışın-
da uzun vadeli kredi yoluyla dış
yardım sağlama kararı verilmişti.
Plana göre söz konusu yardım,
NATO’nun yüksek refaha ulaşmış
üyelerinden, Dünya Bankası’ndan,
Milletlerarası Para Fonu’ndan
ve OECD gibi uluslararası ikti-
sadi teşekküllerden gelecekti.
Türkiye, en geri kalmış NATO
üyesidir. Hiç şüphe yok ki NATO,
güneydoğu kanadı Türkiye’den vaz-
geçmek niyetinde değildir. Dolayısıyla
Türkiye’yi kuvvetli görmek istemek-
tedir. Bir memleketin de yalnızca
toplar, uçaklar, tanklar ve roketler
yığmak suretiyle kuvvetlendirileme-
yeceği hiç kimsenin meçhulü değildir.
Türkiye’nin NATO’nun arzuladığı
mükemmeliyette bir savunma seviye-
sine ulaşması, sıhhatli bir ekonomik
esas yaratılmadan mümkün olamaz.
İşte Türkiye’ye akıtılacak NATO
iktisadi yardımının felsefesi budur.
9
1960’lı yıllarda NATO
yardımları ve Türkiye
N
üzere, Menderes hükümetinin son icraat-
larından biri olarak 28 Şubat 1960 tarihin-
de çıkartılan özel bir yasayla kurulmuştu.
Sermayesinin yüzde 49’u devlete, yüzde
51’i özel şahıslara ait olan fabrikanın teme-
li 1961 Haziran’ında atılmış, 15 Mayıs 1965
tarihinde de tesis fiilen işletmeye alınmış-
tı. Yapımında büyük miktarda Amerikan
kredisinin kullanıldığı ve Amerikalı da-
nışmanların görev aldığı Erdemir, toplu-
mun moralini yükselten değerlerden biri
olmuştu.
10
Tekfen’in bu dev tesisin inşası sırasında
üstlendiği ilk işler, 1962 yılında, tesis saha-
sı içinde saha drenajı, yol ve park sahaları
inşaatı ve beton otopark sahaları gibi fazla
uzmanlık gerektirmeyen, düz inşaat işle-
riydi. Ardından 1963’te Foster Wheeler’ın
taşeronu olarak 36 ev, 28 yatakhane, 3
yemekhane, 1 okul, 1 misafirhane, 1 ofis ve
ambar, 2 atölye, 2 baraka, 44.168 m
2
asfalt
yol inşaatı ve 59.973 m
2
çevre düzenleme-
sinden oluşan daha geniş bir proje gerçek-
leştirildi. Söz konusu proje kapsamında,
aynı zamanda 750 metre uzunluğunda ve
50 metre genişliğinde bir uçak pistinin
temel, tesviye, sıkıştırma, asfalt kaplama,
beton apron ve işaretleme işleri de bulunu-
yordu. İşte bu pist, o yıllarda yurdun dört
bir tarafına dağılmış olan şantiyeleri daha
rahat dolaşabilmek için ilk uçaklarını sa-
tın alan Tekfencilerin talihsiz bir kazasına
sahne olacak, ancak uçakta bulunan Fey-
yaz Berker ve Nihat Gökyiğit bu kazadan
yara almadan kurtulacaktı.
Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları için bu dö-
nemde yapılan son iş, fabrikanın soğutma
ve kullanma suyu ihtiyacını temin etmek
üzere Gülüç Irmağı üzerine beton ağırlıklı
bir baraj yapılmasıydı. 1963 yılında yapı-
mına başlanan ve 1966 yılında tamamla-
nan baraj 175 metre uzunluğundaydı. 13,5
metre yüksekliğindeki gövdesi 52 bin ton
beton kullanılarak inşa edilmişti ve 6,2