Table of Contents Table of Contents
Previous Page  218 / 285 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 218 / 285 Next Page
Page Background

217

Bankası’ndan gelen ilk müdahalenin ar-

dından 26 Ocak’ta Türk lirası yüzde 13,6

oranında devalüe edildi. Ancak yıllardan

beri popülist politikalarla yanlış idare edi-

len ekonomi tam anlamıyla kırılma nok-

tasına ulaşmıştı ve hükümet ekonomiyi

tekrar rayına oturtacak kararlılıktan uzak

bir siyaset izlemekte ısrar ediyordu. Bu

nedenle Merkez Bankası’nın çabalarına

rağmen dövize olan talep hızla yükselerek

karşılanamaz hale geldi. Sonunda hükü-

met 5 Nisan’da ekonomik istikrar paketini

açıklamak zorunda kaldı. Alınan önlemler

doğrultusunda kamu kesimi tarafından

üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarına or-

talama yüzde 50 oranında zam yapılırken,

faiz oranları yüzde 400’lere ulaştı. Yıl ba-

şından beri sürekli değer kaybeden Türk

lirası, 5 Nisan kararlarıyla birlikte bir kez

daha, yüzde 38,8 oranında devalüe edildi.

Peş peşe gelen devalüasyonlar sonucun-

da yıl başında 15 bin lira olan dolar kuru,

nisan ayının ilk haftasında 38 bin liraya

kadar yükseldi. Bu, Türkiye’nin yakın tari-

hinde yaşadığı en büyük mali krizdi.

3

Türkiye ekonomisinin yaşadığı bu derin

bunalımın en çok etkilediği sektörlerden

biri de bankacılıktı. İnsanlar bankalardaki

döviz mevduatlarını çekip yastık altında

emniyete almak üzere bankaların önünde

uzun kuyruklar oluşturdular. Kamu borç-

lanma kâğıtları piyasasının da çökmesi

nedeniyle bu talep banka sisteminin kar-

şılayamayacağı bir boyuta ulaştı. Banka-

ların güvenilirliği konusunda çıkan spekü-

lasyonlar durumu iyice çıkmaza sokmuş,

halkın toplu olarak bazı bankalara yönel-

mesine yol açmıştı. Krizle birlikte ödeme

güçlüğüne düşen üç banka kapatıldı. Ge-

riye kalan bankalara 24 Nisan’da devlet

güvencesi getirildi.

İspanyol ortağının yönetim krizine düş-

mesinin ardından yaşanan tüm bu geliş-

meler, kaçınılmaz olarak, Tekfen Yatırım

ve Finansman Bankası üzerinde son de-

rece olumsuz etkiler yarattıysa da, Tek-

fen Grubu’na bağlı şirketlerin söz konusu

dönemde destek sağlamak amacıyla nakit

fazlalarını bankaya aktarmaları sayesin-

de banka, Banesto’ya söz verilen kredi

geri ödemeleri de dahil olmak üzere, tüm

taahhüt ve yükümlülüklerini zamanında

yerine getirmeyi başardı. Mehmet Erten’e

göre bankanın bu zorlu sınavı aşmasında,

Tekfen adının ve kurum kültürünün büyük

katkısı olmuştu.

Böyle dönemlerde Tekfen isminin fayda-

sı çok büyüktür. Belki bankacılıkta Tek-

fen hiçbir zaman çok büyük olmadı, ama

Tekfen isminin elli yıllık geçmişi, piya-

salardaki itibarı, riske bakış profili veya

meselelerine sahip çıkış tarzı o kadar iyi

biliniyor ki, böyle dönemlerde bu bize

muazzam bir avantaj olarak döndü. Biz

bütün krizlerden –ki 94 krizi belki bu ma-

nada benim hatırladığım en zorlarından

biriydi– hep daha kuvvetlenerek, daha

büyüyerek çıktık.

Mehmet Erten’e göre, Tekfen Yatırım ve

Finansman Bankası’nın 1994 krizinin ar-

dından ekonominin 2000’li yılların ba-

şında girdiği ikinci büyük türbülanstan

da başarılı bir şekilde çıkabilmesinin sırrı,

her zaman bilançosunu bütün taahhütle-

anılmıyorsam 14 Ocak günüy-

dü, Merkez Bankası’nın kur belirle-

me saati geçti. İstanbul dışındaydım

ve bir haber geldi, “Merkez Banka-

sı kuru açıklamıyor” diye. “Eyvah,

bela geldi!” dedim kendi kendime.

İlk devalüasyon o gece yapıldı.

Kayak tatilindeydim ve yanımda o

zaman Finansbank’ın genel müdürü

Ömer Aras vardı. Ben bir yandan

hazine ile konuşuyorum, ne oluyor

ne bitiyor, bize etkisi nedir, ne ka-

dar zayiat vereceğiz, ne yapacağız

diye; Ömer de kendi bankasıyla ve

patronu Hüsnü Bey ile konuşuyor.

Ömer, konuşurken Hüsnü Bey’e

benim de yanında olduğumu söy-

lemiş. Onun üzerine Hüsnü Bey

demiş ki telefonda, “Siz ikiniz ora-

da kalın, kayak hocalığı yapın, bun-

dan sonra bankacılık yok zaten!”

Y

Mehmet Erten

Bir haber geldi, “Merkez Bankası kuru açıklamıyor” diye.

“Eyvah, bela geldi!” dedim kendi kendime.