Previous Page  25 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 25 / 44 Next Page
Page Background

25

g

EBRU BENGÜ TATARHAN (PERSONEL VE İDARİ İŞLER ŞEFİ)

“Tekfen’den vazgeçemiyorum”

1998 yılından beri Tekfen bünyesinde çeşitli görevlerde bulu-

nan Ebru Tatarhan, Antalya Film Stüdyoları’nda başlayan öykü-

sünü şöyle anlatıyor:

Mersin İşletmesi, benim Tekfen’de dördüncü işyerim. Önce

1998 yılında Antalya Film Stüdyoları’nda çalışmaya başladım.

Daha sonra Toros Tarım Batı Akdeniz Müdürlüğü’nde 6 yıl ka-

dar çalıştım. Hishtil-Toros Fidecilik’te 2 yıl çalıştım ve 3 yıldır da

Mersin İşletmesi’nde çalışıyorum. Tekfen benim için çok önemli.

Ben Tekfen’den vazgeçemiyorum, o da benden vazgeçmiyor. Her

zaman elimi tutan bir baba gibi görüyorum. Eşim de şu anda

Toros Tarım Akdeniz Bölge Müdürü olarak çalışıyor. Onun rotas-

yonu daha fazla olduğu için ben de onunla geziyorum. 10. yıl kı-

dem ödülümü almayı çok istiyordum. Geçen sene nihayet aldım.

Personel ve İdari İşler olarak bizim asıl görevimiz, işverenle

işçi arasında bir köprü oluşturmak. Dolayısıyla da her zaman, ne

konuda gelirlerse gelsinler, onları güler yüzle karşılamaya çalışı-

yoruz. Tekfen, güvenilir bir grup ve çalışanlar da bunun bilincin-

de, layık olmaya çalışan insanlar.

Biz 12 yıldır personelimize bir yemek organizasyonu düzen-

lememişiz. Geçen sene bir yemek organize ettik sonunda. Fab-

rikanın bahçesinde yaptık. Kocaman afişler bulduk, aşağıya

sarkıttık. Bütün birimler bir arada çalıştık. Aileleri de çağırdık.

Çocuklar için pamuk şekerler düşündük, palyaçolar getirdik,

oyunlar oynadılar, ekranda slayt gösterilerimiz oldu. Gündüz

başladık, akşam iftar yemeği yenildi. Çok emek harcadık ve bü-

tün müdürlüklerden destek aldık. Tam bir ekip işi çıktı ortaya.

O yüzden de çok güzel bir gün oldu. Ailelerin fabrikaya gelmele-

rinin de ayrı bir keyfi vardı. “30 yıldır eşim bu fabrikada çalışır,

ama ben ilk defa görüyorum,” diyenler oldu. Bu sene dışarıda bir

mekân tercih ettik. Ama sanki geçen seneki yemek gönüllerde

daha çok iz bıraktı. Seneye de aynı şekilde fabrika bahçesinde

yapmayı düşünüyoruz yemeği. Hem çocuklar bu ortamı tanısın,

hem de aileler bir araya gelsin diye.

Bereket Tanrıçası kostümüyle yarış

Bu arada bir de Dragon kürek yarışlarımız var. Bu sene Cey-

han İşletmesi’yle beraber katıldık. Yarışlar, Mersin Kongre ve

Sergi Sarayı’nın önünde yapılıyor. Biz Dragon Yarışları’na üç yıl-

dır katılıyoruz. İlk katıldığımızda en iyi kostüm ödülünü aldık.

Bu sene aynı ödülü Ceyhan İşletmesi’yle paylaşacaktık, ama en

çok alkışı onlar aldığı ve bizim de misafirlerimiz oldukları için

ödülün onlara verilmesini uygun gördük. Bizim kostümümüz,

Bereket Tanrıçası’nı simgeliyordu. Tasarımı tamamen bize aitti.

10 kişilik bir ekiptik. Bir sürü antrenman yaptık. Ekip çalışması

açısından çok güzel olduğunu düşünüyorum.

g

NESLİHAN ORTATEPE (MUHASEBE ŞEFİ)

“Kıdem yılları insana cesaret veriyor”

Henüz iki aylık Toroslu olan Neslihan Ortatepe, işi için

üç nesil ailesini de toplayarak Tarsus’a yerleşmiş. Yeni evi-

ne de, işine de kolay alıştığını söyleyen Ortatepe, Mersin

İşletmesi’nde Muhasebe Şefi olarak çalışıyor:

22 Temmuz 2013’te burada çalışmaya başladım. Bu-

rası daha ikinci işyerim. Ama ben zaten her zaman Toros

Tarım’da çalışmak istiyordum. Eşim, daha önce Ceyhan’da

Toros’un taşeronu olarak çalışmıştı. Oradan bir bilgim vardı.

2012 yılında Toros’un bir iş ilanını gördüm. Hemen başvur-

dum ve büyük bir beklenti içine girdim. 22 Mayıs’ta görüş-

meye çağırıldım ve Temmuz ayında işe kabul edildiğimi öğ-

renene kadar da sürekli telefonlarla Ebru (Tatarhan) Hanım’ı

rahatsız ettim, oldu mu, olmadı mı diye. Bu kadar çok is-

tiyordum, çünkü hem Toros sektöründe lider ve çok iyi bir

kuruluş, hem de arkasında Tekfen gibi köklü, her insanın

kariyer yolculuğunda olmak isteyeceği bir holding var. Ben

aslen Adanalıyım. Ama Toros’ta çalışmak için şehir değiş-

tirmek bile bana ürkütücü gelmedi. Burada olduğum için de

çok mutluyum.

Gelir gelmez, çok uzun yıllardır Toros’ta olan birçok kişiy-

le tanıştım. 10 yıl, 20 yıl, 30 yıla dayanan süreler… Bir ömür!

Bu, insana daha da büyük cesaret veriyor. Buraya geldikten

sonra açıkçası beklentilerimin üstüne çıkan bir ortamla kar-

şılaştım. Bilgi paylaşmaktan çekinmiyor kimse. Aksine her-

kesin destek olmaya çalıştığı çok pozitif bir ortam var. İlk

geldiğim gün Nedim (Dolunay) Bey bize iş sağlığı ve güven-

liğiyle ilgili bir eğitim verdi. Arkasından Erhan (Ercan) Bey’le

tanıştık. “Her konuda bize gelebilirsiniz. Adana’dan geliyor-

sunuz, buraya yabancısınız. Artık siz bir Tekfenlisiniz. Bu-

nun bilincinde olun. Hepimiz size desteğiz,” dedi.

“Toros, sosyal etkinlikleri destekliyor”

Ben Toros’a yerel bir firmadan geldim. Bir çalışan, te-

mel olarak sosyal haklarının yerine getirilmesini bekler.

Toros’un zaten böyle bir sıkıntısı yok. Bunun dışında diğer

çalışma arkadaşlarıyla dışarıda, farklı ortamlarda bir araya

gelmek isteyebilir. Bunun da burada desteklendiğini gör-

düm. Hatta arkadaşlar özellikle geçen sene gerçekleştirilen

bir organizasyondan bahsediyor devamlı. Herkes aileleriy-

le, çocuklarıyla katılmış. Ben de çocuklu organizasyonların

daha eğlenceli, aile ortamı oluşturan etkinlikler olduğunu

düşünüyorum. İnşallah ileride benzer organizasyonlar oldu-

ğunda ben de kızımla beraber katılabilirim.

g

SELÇUK ARSLANKÖYLÜ (MUHASEBE ŞEFİ)

“Arılar sayesinde Türkiye’nin her yerini gezdim”

2002 yılından beri Toros bünyesinde çalışan Selçuk Arslan-

köylü, bu sene 10. yıl kıdem ödülünü alacağı için çok heyecanlı

olduğunu söylüyor. Selçuk Bey’in soyadı da Toroslar’dan geli-

yor:

Adımdan da anlaşıldığı gibi Arslanköylüyüm. Arslanköy,

Toroslar’da, Mersin’in 56 kilometre kuzeyinde, 1.500 rakımlı bir

yayla. Yani ben buranın insanıyım. Liseye kadar burada oku-

dum. Üniversitede ise Adana’ya gittim ve Çukurova Üniversi-

tesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldum. Üniversiteyi bitirin-

ceye kadar babamla arıcılık yaptım. Bu sayede de Türkiye’nin

her yerini gezme şansım oldu. Arı nereye giderse, biz de peşin-

den gittik. Stres atmak için birebir bir uğraş. Üniversite bittik-

ten sonra askerlik, sonra kısa bir dönem bir şantiye deneyimi-

nin ardından kendimi Toros’ta buldum. Ben geldiğimde henüz

isim değişikliği gerçekleşmemişti. Yani fabrikanın adı henüz

Akgübre’ydi. Gene arının peşinde Aydın, Söke’ye gitmişken te-

lefon geldi ve görüşmeye çağırıldım. Böylece Toros hikâyemiz

başlamış oldu. O zamanlar Namık (Sınanmış) Bey vardı, şimdi

emekli oldu. Namık Bey bana çok yardımcı olmuştur. Zaten

oturmuş bir sisteme geldiğim için bir sorun yaşamadım.

İtiraf edeyim, dünyaya bir daha gelsem muhasebeci olmaz-

dım. Ama şu an işimi seviyorum. Bunun sebebi de herhalde

Toros olmalı diye düşünüyorum. İş dışında da devam eden bir

arkadaşlık ilişkisi var burada.

Benim aile kurmam biraz geç oldu. Henüz bir yıllık evliyim.

Eşim sağlık sektöründe çalışıyor, hemşire. Yakında bir kızımız

olacak. Bir türlü isme karar veremedik ama. Her gün isim de-

ğiştiriyoruz. Bu gidişle doğuma yetişemeyeceğiz.