

g
ALİ FATİH IŞILDAR (PROJE MÜDÜR YARDIMCISI)
Projenin dinozoru
Ali Fatih Işıldar, 1980 yılında başladığı Tekfen macerasına
emekliliğinden sonra biraz ara vermiş; fakat daha sonra ısrarla-
ra dayanamayıp geri dönmüş.
Etrafımda daha evvel çalıştığımız arkadaşların bulunması
hoşuma gidiyor. Daha evvel Türkiye içinde de, yurtdışında da
epey şantiyede görev aldım. Kazakistan’da, uzunca bir süre de
Arabistan Yarımadası’nda bulundum. Son olarak da Afrika kıta-
sına gidelim, biraz da buraları görelim dedik. Buradaki görevim
2011’in Ocak ayında başladı. Proje imzalandıktan bir ay sonra
geldim buraya. Dolayısıyla “projenin dinozoru” diyebilirsiniz
bana.
Fas deyince akla ilk gelen Kazablanka, Marakeş. Bunlar hep
mistik isimler gibi geliyordu bizlere. Ben bu yönden epey büyük
bir hayal kırıklığına uğradıysam da, çalışmak için en uygun bul-
duğum ülkelerden birisi Fas. En büyük sorun ise lisan. Bizim ku-
lağımızın biraz Arapçaya aşina olmasına rağmen, burada konu-
şulan lisanı dinlerken çok yabancı geliyor. Fransızcayla karışmış
bir Arapça bu. Mesela, arkadaşımız Faysal Bey, Suud kökenli bir
Türk vatandaşı. Tabii ki Arapçayı ana lisanı gibi biliyor. Kendisi
dün bizim şoförümüzle çaycımızın arasında geçen bir konuş-
mayı dinledi, “Tek kelime anladıysam Arap olayım!” dedi. İkinci
lisan olarak Fransızca oldukça yaygın. Fakat bizim de Fransız-
camız yok. Neyse ki her yerde olduğu gibi burada da iş lisanı
İngilizce. O sayede paçayı sıyırıyoruz. Ama adapte olmaya çalışı-
yoruz. Birkaç kelime öğreniyoruz.
Zorunlu tatil
Buradaki kanunlar pazar günleri çalışmaya izin vermiyor.
En fazla haftada 6 gün, 10 saat çalışma şansımız var. Ancak bir
projenin ulusal yarar sağlayacağı tespit edilirse, bu kural bozu-
labiliyor. Yaptığımız proje Fas için çok önemli. En önemli döviz
kaynağı olan fosfat ihracatını üç misline çıkarabilecek bir proje.
Ona rağmen pazar günü veya 10 saatten fazla çalışma isteğine
olumlu yanıt alamadık.
Börekte uzmanlaşmak
Biz de pazar günleri kendimize değişik eğlenceler arıyoruz.
Burada değişik bir yufka bulduk. Onunla çeşitli börekler deni-
28
DOSYA
yoruz. Mustafa Kopuz arkadaşımız, proje müdürü, benden de
meraklı yemek yapmaya. Elimizde donmuş yufka vardı. Bir gün,
“Hadi Fatih, açalım bunu,” dedi. Biraz beklettik, mikrodalgaya
koyduk. Ne yapacağız? Ben dedim ki “Sigara böreği yapalım. Çok
özledim.” Bir dokunduk, yufkalar kırılmaya başladı. Olacak gibi
değil. “Börek deneyelim o zaman” dedim. Nasıl yapacağız? He-
men eşimi aradım. “Alo, Nursal Hanım? Biz yufka bulduk. Nasıl
yapacağız.” “Çok kolay,” dedi, “Yoğurt, sıvı yağ, birazcık da soda.
Arasına ne koyarsınız olur.”
Biz bu tarife göre yaptık böreği. Bir kat ondan, bir kat bundan.
Sürecek fırça da yok, elimizle yapıyoruz. Araya birazcık peynir-
le maydanoz koyduk. Kapattık üstünü, fırına verdik. Dehşan
Ağabey’le Kenan Şekeryapan’ı da çağırdık. Bir kabardı ki börek!
Böyle başarılı olunca, şimdi her pazar sabahı börek yapıyoruz.
Kıymalı, patatesli, pırasalı… Soda bunu kabartıyor ya, her sefe-
rinde sodayı birazcık daha artırmaya başladık. Fırından çıkınca
puf diye sönüyor ama olsun. Pazar günlerimiz böyle geçiyor.