

27
g
ALİ Hamzalıoğlu (KAMPLAR AMİRİ)
Fas’ta çalışmak büyük avantaj
Bir kampı eksiksiz ve konforlu tutmak hiç kolay değil. Bunu
sağlamanın ancak “görünmez kahramanlar” sayesinde müm-
kün olabildiğini söyleyen Ali Hamzalıoğlu, Fas’ı “gençliğinin
Türkiyesi”ne benzetiyor:
Bu projede üç kamp var. Bunlardan biri Khouribga. Şu an aşa-
ğı yukarı 427 personel var burada. Bunun 381’i Türk. Ancak bu
kadro hemen her gün değişiyor. Neden? Türkiye’den yeni gelen-
ler oluyor, başka yere gidenler oluyor. Devamlı bir sirkülasyon
var. Ayrı ayrı gazinolarımız var, işçilerimizin kullandığı dinlen-
me yerleri, mangal yerleri var. Evlerini aratmamaya çalışıyoruz.
Evlerinin sıcaklığını burada yaşatmak istiyoruz; o hizmeti götür-
mek istiyoruz. Bu bir ekip işi. Kamptaki arkadaşlar hakikaten gö-
rünmez kahramanlar. Çoğu Kazablanka’yı görmemiştir mesela.
Çünkü iş bitmiyor.
Kampımızın 24 saat açık bir kliniği var; nöbetçi doktorları var.
Bu doktorlar tatil günleri dahil hemşiresiyle, şoförüyle burada.
Ambulans her zaman hazır bekliyor. Çok şükür bugüne kadar
ciddi hiçbir şey olmadı. Tabii Tekfen kurumsallaşmış bir şirket.
Kuralları konulmuş. Dünya üzerindeki yelpazesi çok geniş. Çok
güzel bir şey bu.
Bence Fas’ta çalışmak çok büyük bir avantaj. Arabistan’da
çalıştıktan sonra burası bize nimet gibi. Çünkü orada çölün or-
tasındasınız ve toplumun sosyal yapısından dolayı hareket kabi-
liyetiniz sıfır. Ama burada öyle değil. Fas, insan ilişkilerinin çok
rahat, çok kolay olduğu bir yer. Bana gençliğimin Türkiye’sini
hatırlatan bir yer. İnsanlar uyumlu. Gittiğiniz yerde kendini-
zi tedirgin hissetmiyorsunuz. Burada bana en ilginç gelen şey
düğünler. Bizde düğün yedi-sekizde başlar, en geç on gibi biter.
Burada ise gece on birde başlıyor, üç-dörde kadar devam ediyor.
Şehir içinde, apartmanlarda kalanlar zaten düğün sezonu baş-
ladı mı hissederler. Yakınınızda düğün oluyorsa yandınız, o gece
size uyku yok!
g
EMİNE Hamzalıoğlu (ALİ HAMZALIOĞLU’NUN EŞİ)
Gidiş o gidiş
Emine Hanım, eşi Ali Hamzalıoğlu’nun yurtdışında çalış-
ma fikrine başta çok karşı çıkmış. Fakat sonunda ailenin diğer
üyelerinden de gelen baskılar karşısında pes edip kendini bu
hayatın içinde buluvermiş:
Karı koca biz emekliyiz. Ben emekli öğretmenim. Eşim
çok aktif bir insan. Emekli olduktan sonra da boş duramadı.
Tekfen’den böyle bir teklif gelince de kabul etti. Ben hiç unut-
muyorum, Tekfen’den ilk teklif geldiğinde yazlığımızdaydık.
Önceden müracaatını yapmış tabii. Denizden çıktık, kumda
oturuyoruz. Eşim telefonla görüşüyor. Suudi Arabistan! Şa-
şırdım. “Ne oldu?” dedim. “Suudi Arabistan’dan iş teklifi var,”
dedi. Şoke oldum tabii! Hiç düşünmediğim bir ülkeydi Suu-
di Arabistan. Yurtdışı diye bir konu da yoktu öncesinde. Ben
kumda etrafıma bakıyorum, herkes bize bakıyor. “Aliciğim,
ben burada konuşamıyorum. Lütfen kalk evimize gidelim, bir
ağız tadıyla kavga edelim,” dedim. Geldik eve ve dalaştık res-
men, “Nereye gidiyorsun sen diye! “Emine, bak olacak. Lütfen
bir gideyim göreyim. Tekfen çok güzel bir kurum. Güzel bir
teklif,” diyor. Tabii ben hop oturup hop kalkıyorum. Benden
bir taraf arıyorum ki gitmesin. Ali, oğlanı aramış, “Böyle böyle”
diye. Sonra oğlan beni aradı, “Anne, lütfen babama karşı çık-
ma,” diye. Aa! Oğlanın beynini mi yıkamış? İyi dedim, buyur-
sun gitsin. Ertesi gün İstanbul’a gittik. Rahmetli Haldun Bey’le
konuşmuş, Ümit Bey’le tanışmış. Bana telefon ediyor, “Emine,
beş ay sonra seni aldırtacakmışım,” diye. Gidiş o gidiş! Ben ta-
bii beş ay sonra Suudi Arabistan’a gidemedim. Ama buralara
geldik. Fas, güzel bir ülke. Sınırlama yok. Yani bayan da olsa-
nız, rahatça çıkıp dolaşabiliyorsunuz.