

engellenir. Ayrıca, bitki tarafından demir yeterli miktarda alınsa bile bitki bünyesinde aktif halde demirin bulunması gerekir. Bu nedenle yaprak analizlerinde bitkideki toplam
demir miktarı yeterli veya fazla bulunmasına rağmen bitki demir noksanlığı belirtileri gösterebilir. Bu nedenle yapraklarda toplam demir analizinin yanında aktif demir miktarının
da belirlenmesi gerekebilir. Bağcılıkta tesis yapılmasından önce kirece karşı duyarlı anaçlar yerine kirece dayanıklı anaçlar üzerine aşılanmış çeşitleri tercih etmek daha
doğrudur.
Demir bitkide özellikle büyüme noktalarında ve genç yapraklarda noksanlığı görülür. Yapraklar normale oranla daha küçük ve ince yapılı olur. Noksanlık belirtileri önce damar
aralarında yeşil rengin azalması ve daha sonra sararması ile ortaya çıkar. Çok ileri safhada demir noksanlığında damarlar da sararır. Kalsiyum ve kükürt noksanlığı belirtilerine
benzer olmasına rağmen damarların önce yeşil kalması demir noksanlığının teşhisini kolaylaştırır.
Demir noksanlığı kireçli topraklarda özellikle yağışı bol olan yıllarda daha çok görülür. Bunun nedeni kirecin çözünerek ortama kalsiyum (Ca)++ ve bikarbonat (HCO3)-
anyonlarının çıkmasındandır. Resimlerde demir noksanlığı belirtileri gösterilmiştir.
ÇİNKO NOKSANLIĞI
Bitki bünyesinde demir ve manganeze oranla daha az bulunmasına rağmen ürün miktarını ve kalitesini en çok etkileyen mikro besin elementidir. Ülkemiz topraklarında bitki
tarafından alınabilir formda çinko miktarının genellikle yetersiz düzeyde bulunuşu ve toprakta fazla kireçten dolayı pH değerinin yüksek oluşu, topraklarda gereksiz yere fazla
miktarda fosforlu gübre kullanılması çinko noksanlığının hemen hemen tüm bitkilerde ve bağlarda ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Topraklarda fazla miktarda kalsiyum (Ca),
demir ve manganın bulunması ve yetersiz organik maddenin varlığı çinko noksanlığının çıkmasına diğer nedenlerdir. Çinko elementi bitki bünyesinde biyokimyasal olayların bir
kısmında katalizör görevi yaparken, karbonhidrat, protein ve yağ oluşumunda görev alır. Bitki bünyesinde demirde olduğu gibi klorofil oluşumunda ve nişasta sentezinde rol alır.
Noksanlık belirtileri sürgün ucundaki gözlerin (boğumların) birbirine yaklaşması ve yaprakların küçülerek rozet şeklinde görülmesine neden olur. Sürgün ucundaki genç
yaprakların damar aralarında nokta şeklinde renk açılması (sarımsı-yeşil sarımsı beyaz)görülür. Salkımlarda dane tutması azalır ve salkımda küçük daneler (boncuklaşma)
meydana gelir. Noksanlık belirtilerine ait resimler aşağıda verilmiştir.
BOR NOKSANLIĞI
Diğer mikro besin elementlerine oranla noksanlık ve fazlalık belirtilerinin yapraklarda görünümü birbirlerine çok benzemektedir. Özellikle bor fazlalığının giderilememesi nedeniyle
bu gibi yerlerde bağ tesisi yapılması önerilmemektedir. Toprakta bor miktarının 1 ppm’den fazla ( 1 kg toprakta 1 mg) olması durumunda bitkide bor fazlalığı görülebilir. Özellikle
denize yakın arazilerde, sıcak su kaynağı bulunan yörelerde ve kömür çıkarıldıktan sonra tarıma kazandırılan arazilerde bor miktarı yüksek çıkabilir. Sulama sularındaki bor
miktarının da yüksek (0.67 ppm’den fazla) olmaması gerekir. Bor yetersizliği ise düşük pH’lı topraklarda ve yağışı bol olan yörelerde daha çok görülür.
Bitkinin özellikle büyüme noktalarında hücre bölünmesinde (çoğalmasında), tepe tomurcuklarında meristem dokularının gelişmesinde ve bu kısımdaki hücrelerde oksin
üretiminde olumlu etki yapar. Noksanlığında, tüm meyve ağaçlarında olduğu gibi çiçek tozu oluşumunu etkilemesi nedeni ile meyve tutumunda azalma olur. Bor noksanlığında
sürgündeki boğum araları daralır, sürgün ucundaki yapraklarda yaprak kıyısından başlayarak iç kısımlara doğru renk açılmaları ve kurumalar görülür ve yapraklar küçülür. Aşırı
bor noksanlığında kuruyan yapraklar dökülür. Sürgünlerde kısa fakat sayısı fazla koltuk sürgünü meydana gelir. Yaprağı dökülen sürgünler çalı formunu alır. Çalılaşma ve