

115
ESİN METE
Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı
IFA’da Erhan Bey’in yaptığı Ortadoğu bölgesinden sorumlu başkan yardımcılığı göre-
vini ben ondan devralmadım, ama ben de aynı görevi yaptım. Tabii Ortadoğu deyin-
ce Suudi Arabistanlılar ve diğer tüm Araplar var. Ben bu göreve seçildikten sonra yü-
rüyoruz. Birisi dedi ki “Bak, bizim başkan yardımcımız bu.” “Ne! Kadın mı? Biz bu işe
nasıl bir kadını seçtik?” diye başladı adam söylenmeye. Seçerken bilmiyordu herhal-
de adayın bir kadın olduğunu. Sanırım Erhan Bey gibi olacağımı düşünmüştü.
SULAMA SİSTEMLERİ
11-13 Nisan 1997 tarihleri arasın-
da İzmir’de yapılan 8. Bereket
Bayi Toplantısı’na katılanlar, Toros
Gübre’nin yeni girdiği bir alanla il-
gili bilgileri birinci ağızdan dinleme
fırsatı buldular. Toros yönetimi, söz
konusu toplantıda, yağmurlama ve
damla sulama konusunda dünyaca
bilinen Naan Irrigation Systems ile
işbirliği anlaşması yapıldığını açık-
ladı.
İsrail’de kurulu Naan, bir “kibbutz”
işletmesiydi.
31
Gelişmiş sulama sis-
temleri alanında, Netafim ile bir-
likte, İsrail’in iki büyük kuruluşun-
dan biriydi. Esin Mete’ye göre Ne-
tafim firması ile işbirliği imkânları
oluşmadığı için sektörün ikinci bü-
yük ismi olan Naan ile, ürünlerinin
Türkiye’de satış ve dağıtımına yöne-
lik bir anlaşma yapılmıştı. Ardından
ürünlerin ithalatına başlanmış, satı-
şa yönelik bir teşkilat kurulmuştu.
Ancak Naan’ın başlangıçta bir kib-
butz iken ilerleyen günlerde tica-
ri şirkete dönüştürülmesi, geçiş dö-
neminde Türkiye’ye yeterli destek,
hizmet ve ekipmanı sağlayamaması-
na yol açtı. Öte yandan teşvik kap-
samında Türkiye’de tarımsal sulama
sistemlerinin üretimine başlanması
rekabeti artırdı. Sonuç olarak Toros,
bu işbirliğinden beklediği perfor-
mansı elde edemediği için bu alan-
dan çekilme kararı aldı.
FİDECİLİK
Toros Grubu’nun gübrenin yanında
diğer tarımsal girdilere yönelik ola-
rak başlattığı genişleme hamlesinin
bir sonraki adımı, tohumculuk faa-
liyeti ile oldukça ilintili, ancak ge-
rektirdiği bilgi, donanım ve tecrü-
be bakımından çok farklı bir iş ala-
nı olan fidecilikti. 1990’larda fideci-
lik, Türkiye’de mevcut olan, ancak
standartlar itibariyle dünyadaki uy-
gulamaların çok gerisindeki bir sek-
tör görünümündeydi. Bahçe, tar-
la ya da sera tarımında, geleneksel
olarak çiftçinin tohum alıp kendi fi-
desini kendisinin yetiştirdiği bir dü-
zen hâkimdi. Ancak bu durum, bir-
kaç yönden sakınca oluşturuyordu.
Öncelikle ortaya çıkan fideler ho-
mojen olmuyor, kayıplar nedeniy-
le gerekli fide adedi genellikle elde
edilemiyordu. Gerekli hijyen orta-
mı sağlanamadığı için üretimin ile-
ri aşamalarında hasat kayıpları yaşa-
nıyordu. Üstelik tohumdan fide ye-
tiştirmek epeyce zaman ve emek is-
tiyordu.
Uluslararası Gübre Sanayii
Birliği - IFA’da etkin bir rol
oynayan Erhan Öner, örgütün
1988 yılında Pakistan’da
düzenlediği bir toplantıda
sunum yaparken (solda).
Toros’un gübre dışında girdiği
yeni alanlardan biri olan
fidecilik, Türkiye’de daha
önce de mevcut olan, ancak
uluslararası standartların
çok gerisindeki bir sektör
görünümündeydi.